Moskova katliamında liste kabarıyor: Üç kişi daha gözaltında
Hamas ateşkesi kabul etse de İsrail Gazze'nin güneyindeki Refah'a tanklarla girdi. İsrail ordusu Refah sınırının Gazze tarafında kontrolü ele aldığını duyururken BM "Siyasi felaket, insani kabus olur" diyerek İsrail yönetimini son kez uyardı.
Hamas, İsrail’in ateşkes teklifini önceki gün kabul etti. Bu anlaşmaya göre 33 rehine karşılığında çok sayıda Filistinli mahkum serbest bırakılacak ve altı haftalık ateşkes ilan edilecek. Hamas’ın bugüne kadar teklifi reddetmekte diretmesinin sebebi kalıcı ateşkes istemesiydi, halbuki İsrail ilk günden beri ateşkesin geçici olacağı konusunda netti. Ancak Hamas’ın teklifi kabul etmesine rağmen bu kez Netanyahu hükümeti Hamas’ın kabul ettiği anlaşmanın detaylarını beğenmedi. İsrail ordusu 1.3 milyon Filistinlinin sığındığı Refah’a bir operasyon başlattı. İsrail Hamas’ın kabul ettiği teklifte istediklerinin kendi taleplerine uymadığını söylemesinin ardından asker ve tanklarını Refah kentine sokmaya başladı. Refah şimdiye kadar İsrail askerlerinin girmediği tek büyük yerleşim yeriydi. Ancak bu operasyonun bütün şehri kapsayıp kapsamayacağı şimdilik bilinmiyor, İsrail’in 1 milyondan fazla insanın sığındığı bu kentin tamamını işgale yeltenmesinden korkuluyor.
İsrail ordusu Hamas’ın “son kalesi” olarak nitelediği Refah’ın doğusunda “hedefli saldırılar” düzenlediğini söyledi. Mısırlı yetkililere göre operasyonun kapsamı sınırlı görünüyor. El Aksa, İsrailli yetkililerin Mısırlı yetkilileri operasyonun tamamlanmasının ardından askerlerin geri çekileceği konusunda bilgilendirdiğini söyledi. İsrail ordusundan yapılan açıklamada sınır kapısının yakınlarındaki bölgede üç tünel açıklığı bulunduğu ve operasyon sırasında 20 savaşçının öldürüldüğü belirtildi. İsrail Refah’ta öldürülenlerin “militan” olduğunu söylese de Filistin haber ajansı Wafa öldürülenler arasında kadın ve çocuklar da olduğunu söyledi. İsrail Gazze’nin Mısır ile olan sınırının içeriye silah kaçırmak için kullanılan ana yollardan biri olduğunu söylüyordu.
Filistinli ve Mısırlı yetkililer İsrail tanklarının Mısır ile Refah Sınır Kapısı’nın 200 metre yakınına geldiğini söyledi. Mısır’ın El Kahire kanalının Mısır tarafından yayınladığı sınır kapısı görüntülerinde silah ve patlama sesleri duyuluyordu.
Footage from the Egyptian side of the Rafah crossing where gunfire can be clearly heard in the background. pic.twitter.com/RsvPJO4vSj
— Joe Truzman (@JoeTruzman) May 6, 2024
Times of Israel’in ordu muhabiri Emanuel Fabian, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda Mısır-Gazze sınırında İsrail bayraklarının tankla dolaştırıldığı bir video paylaştı.
Israeli military vehicles drive along the Egypt-Gaza border with obnoxiously large flags. pic.twitter.com/5VArNIp7o1
— Emanuel (Mannie) Fabian (@manniefabian) May 7, 2024
Kerem Şalom, pazar gecesi Hamas tarafından İsrail askerlerine yapılan saldırının ardından kapatılmıştı. Bugün Refah’ın da İsrail’in eline geçmesi Gazze’ye yardım akışları için yalnızca kuzeydeki Erez Sınır Kapısı’nın kaldığını gösteriyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin Sözcüsü Jens Laerke, Cenevre’de basına verdiği demeçte İsrail’in iki ana arteri kapatmasının Gazze’yi boğduğunu söyledi. Laerke “Eğer bir an önce önce yardımlar bölgeye ulaştırılmazsa insani operasyonu mezarına koymaktan daha etkili başka bir şeyin olmayacağını” söyledi.
Hamas da yayınladığı bir bildiride İsrail’i Refah ve Kerem Şalom sınır kapılarını kapattığı için kınadı. “İsrail sınır kapılarını kapatmaya karar vererek bölgeyi bir faciaya sürüklüyor ve Filistinlileri açlığa terk etme ve zulmetme politikalarına devam ediyor” diye söze başlayan Hamas, “Uluslararası müdahale gerekli. Biden yönetimi ve savaşın devam etmesinde tüm sorumluluk uluslararası toplumda” dedi.
Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada Hamas’ın son teklifi, “İsrail’in temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak” olduğu için savaş kabinesinin oybirliğiyle “Hamas’ın üzerinde askeri baskı oluşturarak rehineleri serbest bırakmaya zorlamak için” Refah’a operasyon başlatma kararı aldıkları söylendi. Öte yandan rehinelerin aileleri ve hükümet muhalifleri pazartesi gecesi Tel Aviv ve Kudüs’te sokaklara dökülerek ateşkesin kabul edilmesi için eylem düzenledi. Arabaların önünü kesen rehine aileleri, “Anlaşmayı kabul etme vakti geldi. Bu geceki fırsatı kaçırmalarına izin vermeyeceğiz” dedi.
El Cezire’nin haberine göre Hamas’ın kabul ettiği ateşkes anlaşmasında serbest bırakılacak 33 İsrailli rehine ölü ya da diri kadın (sivil ve asker), çocuk (19 yaşın altında olup asker olmayan), 50 yaşın üstündekiler ve hastalar olacak. Ayrıca Hamas’ın “yaşayan tüm İsrailli kadın askerleri” Filistinli mahkumlar karşılığında serbest bırakacağı belirtiliyor. İsrail’in bu anlaşma metninde beğenmediği şey muhtemelen 33 rehinenin içinde ölülerin de olması. Çünkü İsrail’in vurguladığı şeylerden biri 33 rehinenin tamamının da canlı olmasıydı. Hatta bu nedenle talebini 40 rehineden 33’e düşürmüştü.
İsrailli orta düzey yetkililerden oluşan bir ekip, Hamas’ı kararından döndürüp döndüremeyeceklerini öğrenmek için Kahire’ye gidiyor. Yetkililer ortaya güvenilir bir anlaşmaya çıkarsa esas delegelerin Kahire’ye gönderileceğini söyledi. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich bugün Kahire’ye müzakere ekibi göndermenin bir hata olduğunu söyledi ve, “Hamas’ın Katar ve Mısır ile birlikte kurduğu tuzağa düşüyoruz. Şimdi mahvolana kadar Yahya Sinvar ve Hamas’ın ümüğüne çökme vakti. Uluslararası baskıya boyun eğmemeliyiz, zafer kazanana ve düşmana boyun eğdirene kadar baskı uygulamamız gerekiyor. Bu bizim bağımsızlık savaşımız ve kazanmalıyız” dedi.
Hamas 7 Ekim’de 252 kişiyi rehin almıştı, bunlardan bir kısmı serbest bırakılsa da geriye 128 kişi kaldı. Örgüt son olarak 70 yaşındaki İsrailli bir rehinenin hayatını kaybettiğini duyurdu. Kararı duyuran Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, rehinenin İsrail bombardımanı nedeniyle hayatını kaybettiğini açıkladı.
Daha sonra İsrail basını 61 yaşındaki bir başka İsrailli rehine Lior Rudaeff’in de Gazze’de yaşamının yitirdiğini yazdı. Rudaeff’in ölümünü Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu da doğruladı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu X hesabından paylaştığı görüntülü mesajda Refah’a kara saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başında olduğu savaş kabinesinin dün akşam Refah’a saldırı emri verdiğini hatırlatan İsrailli politikacı “Refah’a girmek savaşın iki ana hedefine hizmet ediyor; rehinelerimizin dönmesi ve Hamas’ı yok etmek” dedi.
İsrailli bir heyetin esir takası müzakerelerini görüşmek üzere Kahire’ye gittiğini hatırlatan Netanyahu, Hamas’ın kabul ettiği önerinin İsrail’in taleplerinin “çok gerisinde olduğunu” vurguladı ve örgütün dün ateşkes önerisini kabul etmekle İsrail güçlerinin Refah’a saldırısını engellemeyi amaçladığını savundu.
Hamas’ın Gazze’nin yeniden yönetimine gelmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Netanyahu, İsrail’in “güvenliğini tehlikeye atacak bir öneriyi” kabul etmeyeceklerini ifade etti ve sınır kapılarını ele geçirmeyi “önemli bir adım” olarak nitelendirdi.
התחלנו לפעול ברפיח. החלפנו את דגלי החמאס בדגלי ישראל. נמשיך עד לניצחון המוחלט. pic.twitter.com/vQUBYTOM3t
— Benjamin Netanyahu – בנימין נתניהו (@netanyahu) May 7, 2024
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz da Refah operasyonuna X hesabından yaptığı paylaşımla değinerek Hamas’ın rehineleri “bir koz olarak kullandığını” savundu.
“Gazze’deki (Yahya) Sinvar ve Hamas, İsrail’i yok etme hayali kuran sadist bir cinayet çetesidir” diyen Katz paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Eğer serbest bırakılmaları için büyük bir yükümlülük altına girdiğimiz ve eve dönmeleri için her şeyi yapacağımız, kalplerimiz için çok değerli olan rehineler olmasaydı, Hamas çoktan ezilmiş ve tarihin çöplüğüne atılmış olurdu. Elindeki tek silah bu ve hayatta kalmaya çalışmak için bunu sadistçe kullanıyor. IDF’nin Refah’a girmesi savaşın iki ana hedefi ilerletmektedir. Rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas’ın yenilgiye uğratılması. Siyasi cephede ikna çalışmaları giderek daha da zorlaşıyor. Ancak ben bu görevi yerine getirmek ve kahraman askerlerimizin işi tamamlamasını sağlamak için her şeyi yapacağım.”
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli X hesabından yaptığı paylaşımda Gazze’deki son gelişmelere ilişkin açıklama yaptı. Keçeli “Gazze’de ateşkesin sağlanması ve rehine ile tutukluların karşılıklı serbest bırakılması konusunda yapılan son önerinin Filistin tarafınca kabul edilmesini memnuniyetle karşıladık” dedi.
Gazze’deki yıkım ve katliamın sona erdirilmesi yönünde olumlu bir gelişme yaşanmışken İsrail’in Refah’a yönelik saldırılarını artırmasının “Netanyahu Hükümetinin iyi niyetle hareket etmediğini bir kez daha gösterdiğini” savunan Keçeli “Refah’a yapılacak bir harekat sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı etkileyecektir. İsrail’in işgal ettiği Refah sınır kapısının Gazze kısmından derhal çekilmesi şarttır. Refah’ta ve sınır kapısında statükoya süratle geri dönülmelidir” diye yazdı.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de konuya ilişkin basına yaptığı açıklamada Gazze’de barış için haftalardır sürdürülen diplomatik faaliyetlerin sonuç vermemesinin trajik olacağını belirterek, iki tarafa da anlaşma sağlanması için çabalarını artırma çağrısı yaptı.
Guterres İsrail, Filistin ve tüm bölge halkının kaderini belirleyecek bir noktada olunduğuna dikkati çekti. Guterres, İsrail ve Hamas arasında bir anlaşma sağlanmasının, Gazze’deki Filistin halkının ve esirlerin yakınlarının acısını dindirmek için şart olduğunu ifade etti. Genel Sekreter “Tarafların fırsatı yakalama ve anlaşma sağlama zamanı geldi” diye ekledi.
Refah ve Kerem Şalom sınır kapılarının kapanmasının, insani durumu daha da kötüleştireceğine dikkati çeken Guterres, sınır kapılarının acilen açılmasını talep etti.
Anlaşmanın ateşkes, esirlerin serbest bırakılması ve patlamanın eşiğinde olan bir bölgede istikrar sağlanması için gerekli olduğunun altını çizen Guterres, “Bu bölge ve tüm dünya için kaçırılmaması gereken bir fırsat.” dedi. Kıdemli diplomat buna rağmen gelişmelerin “ters yönde” ilerlediğini vurgulayarak “İsrail’in Refah’a yönelik artan askeri faaliyetlerinden rahatsızlık duyuyorum. ifadelerini kullandı.
Guterres, Refah’a yönelik kara saldırısının stratejik bir hata olacağını belirterek, İsrail hükümetine gerginliği durdurma ve diplomatik müzakerelere dahil olma çağrısı yaptı. “Artık yetmedi mi? Yeterince sivil, ölüm ve yıkımdan acı çekmedi mi?” sorularını yönelten Guterres, Refah’a yönelik kapsamlı saldırının insani faciaya yol açacağını, Gazze’de gidecek güvenli hiçbir yerin olmadığını vurguladı.
İsrail’in “dostlarının” bile açık bir şekilde Refah’a kara saldırısına karşı uyardığının altını çizen Guterres bunun “siyasi bir felaket ve insani kabus” olacağını kaydetti.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, İsrail’in Refah’a yönelik kapsamlı bir kara saldırısı düzenlemesini desteklemediklerini ve ABD Başkanı Joe Biden’ın, böyle bir saldırıya ilişkin endişelerini İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya “açık bir şekilde” ilettiğini söyledi. Gazze Şeridi’ne insani yardımların girebilmesi için Refah ve Kerem Şalom sınır kapılarının açık kalması gerektiğini ifade eden Kirby, bu konuları da İsrailli muhataplarına aktardıklarını ifade etti.
İsrail ordusunun, kendilerine, Refah’a düzenledikleri saldırının “sınırlı bir operasyon” olduğunu ilettiğini söyleyen Kirby, İsrail’in bu adımı “Hamas’ın Gazze’ye silah aktarmasını engellemek amacıyla” attığını savundu. “Refah konusundaki görüşlerimiz aynı, defalarca ve istikrarlı bir şekilde bu kadar yoğun nüfusu barındıran Refah’a yönelik kapsamlı bir kara operasyonunu desteklemediğimizi söyledik” diyen Kirby, bu tür bir kara saldırısının bölgedeki 1.5 milyon Filistinli sivilin hayatını ciddi şekilde riske atacağını vurguladı.
Benzer şekilde Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller da Kirby gibi ABD’nin Filistinli sivillerin korunacağına dair inandırıcı bir plan görmediklerini söyledi ve “Refah’ta şu anda öngörüldüğü şekliyle bir operasyonu destekleyemeyiz” dedi.
Ayrıca ABD Başkanı Joe Biden, Netanyahu ile telefon görüşmesi yaptı ve Netanyahu’ya İsrail’in Refah’a kara saldırısı hazırlığıyla ilgili olarak “net tutumunu bir kez daha dile getirdi.”
Öte yandan Wall Street Journal’da ABD’nin savaşın başından bu yana ilk kez silahları İsrail’e göndermeden beklettiğini yazdı. Haberin detaylarını aşağıdaki haberimizden okuyabilirsiniz.
Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi’nin, Suudi Arabistanlı mevkidaşı Faysal bin Ferhan’la telefon görüşmesi yaptığı belirtildi.
Görüşmede Gazze’de ateşkes için sarf edilen çabaların ele alındığı bildirilen açıklamada “Safedi ve Bin Ferhan, Gazze Şeridi’ndeki İsrail saldırılarından kaçan yaklaşık 1.5 milyon Filistinli kardeşimizin sığındığı Refah kentine yönelik herhangi bir askeri saldırının engellenmesi gerektiğini teyit etti” dendi.
Görüşmede İsrail ordusunun Gazze-Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’nı işgal ederek insani yardımların geçişine kapatmasının oluşturduğu tehlikeye dikkat çekildiğine vurgu yapılan açıklamada, Ürdün ve Suudi Arabistanlı bakanların uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirerek İsrail’in ihlallerini durdurması çağrısı yaptığına işaret edildi.
Bu arada Refah’ta gerginliğin başlaması pazar gecesine dayanıyor. Refah Sınır Kapısı yakınlarındaki Hamas savaşçıları İsrail’in güneyindeki Kerem Şalom Sınır Kapısı’nda bekleyen İsrailli askerlerden dördünün ölümüne, 10’unun da yaralanmasına neden oldu. Askerlerin Refah’a girerken kullanılacak tankları beklediği öğrenilmişti. Hamas da saldırıyı üstlenmişti. Bunun üzerine Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir “Hamas’a bir şey yapmadık, karşılığında 7 Ekim’i aldık. Şimdi Gazze’ye saldırma zamanı” diye İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapmaya başladı.
Bunun üzerine İsrail Refah’ın doğusundaki mahallelerin boşaltılması için anonslar yapmaya, havadan bildiriler atmaya başladı. Ordudan yapılan açıklamaya göre doğudaki mahallelerden ilk etapta 100 bin kişinin tahliye edilmesi planlanıyordu. İsrail zaten Refah’ı sürekli bombalıyordu ancak uluslararası toplumun baskısı, şehre girmesinin önüne geçiyordu. ABD’li yetkililer Washington’un Refah’taki saldırıların büyük bir askeri operasyon olduğuna inanmadığını ama yine de endişe verici olduğunu söyledi. Ne var ki İsrail’in Gazze Merkez ve Han Yunus gibi büyük kentlere düzenlediği operasyonlar da sınırlı başlamış, sonrasında kentin tamamı İsrail ordusunun kontrolü altına alınmıştı.