Ateşkes çabaları nafile: Gazze’de savaş sürecek
İsrail tarihinin en aşırı sağcı ve dindar hükümetinin yüksek mahkemenin yetki alanını epey kısıtlayacak yargı reformuna karşı yüksek mahkemenin yanıtının ne olacağı merak ediliyordu. Yanıt gecikmedi: Hükümetle görüşülecek tarihe kadar yasayı engelleme kararı alınmayacak.
İsrail, yüksek mahkemenin yetkilerini kısıtlayarak hükümetin kontrolünü artıracak yargı reformuna karşı halkın yedi aydır gösterdiği direnişe rağmen, söz konusu karar pazartesi günü 64’e 0’lık bir oylamayla meclisten geçti. Olayın ardından gözlem grupları kararın temyize gitmesi için dilekçe yazacaklarını belirtmişti. Dolayısıyla yüksek mahkemenin yetkilerinin kısıtlanmasına nasıl bir tepki vereceği merak ediliyordu.
Yüksek mahkeme çarşamba günü yaptığı açıklamada, hükümetle yasayı eylül ayında yapacakları görüşmede tartışacaklarını belirterek, o zamana kadar yasayı engellemek için tedbir kararı çıkarılmayacağını bildirdi. Mahkeme hükümetten ön duruşmadan en az 10 gün önce bir yanıt sunmalarını istese de görüşmelerin ne zaman yapılacağına dair kesin bir tarih belirtilmedi.
İsrail Barolar Birliği, ‘Kaliteli Yönetim Hareketi’ isimli sivil toplum kuruluşu, muhalefet partileri, eski milletvekilleri ve ordu yetkililerinin hazırladığı 7 ayrı dilekçeyle Yüksek Mahkeme’ye yargı reformunun iptali için başvurulmuştu. Mahkeme, söz konusu grupların itirazlarını dinleyeceğini söyledi. Kaliteli Yönetim Hareketi Başkanı Eliad Shraga yaptığı açıklamada, “Biz hazırız. İsrail demokrasisini savunmak için Yüksek Mahkeme’ye çıkacağız ve darbeyi durdurmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız” dedi.
İsrail’in yazılı bir anayasası yok, ülke bunun yerine Temel Yasalar ve mahkeme kararları ile yönetiliyor. Bu yasalar başlangıçta bizzat Knesset tarafından, gelecekte resmi bir anayasa oluşturma düşüncesiyle çıkarılmıştı ancak 1948’den bu yana böyle bir girişimde bulunulmadı.
Ülkede parlamentonun üst kanadı olmasa da yüksek mahkemenin, hükümet üzerinde büyük bir kontrol gücü var. Öyle ki yüksek mahkeme, Knesset’in çıkardığı kararları ‘makuliyet’ yetkisi kapsamında bozma hakkına sahip olabiliyor. Hükümet, yüksek mahkemenin yetki sınırlarının bu kadar geniş olmasının demokrasiye aykırı bir durum olduğunu söylüyordu.
Dolayısıyla mahkemenin hükümetin eleştirdiği gibi bir durumun olmadığını göstermek için kararı veto etmeyebileceği de ihtimaller arasında yer alıyordu. Şimdi mahkemenin yasayı gözden geçirme kararı, hükümet ile yargı arasındaki gerilimi yeni bir boyuta taşıyabilir. Hebrew Üniversitesi’nde hukuk profesörü olan Yuval Shany Wall Street Journal’a verdiği demeçte, “Mahkeme bu dilekçeleri gerçekten ele alır ve yasayı iptal ederse gerçek bir kriz çıkar” diyor.
İsrailli yazar Yuval Noah Harari yargı reformunun geçmesine tepkisini, “İsrail demokrasisinin son günü olabilir. Ülkede Yahudilere ayrıcalık tanıyan bir diktatörlüğün yükselişine tanıklık edebiliriz ki bu sadece İsrailliler için değil Filistinliler, Yahudi gelenekleri ve muhtemelen tüm Orta Doğu için korkunç bir şey olur” diyerek gösterdi.
Sendikaların genel grev çağrıları bir yana, ülkenin önde gelen askeri birliklerinde bulunan yedek askerlerin rest çekmesi, ordunun istikrarı ve kapasitesiyle ilgili sorunları beraberinde getirdi. Ayrıca bazı şirketlerin daha istikrarlı ekonomilere taşınmayı düşünmesi de sosyal ve ekonomik kaos da yarattı.
İsrail’in para birimi şekel bu hafta dolar karşısında yüzde 1,7 düşerek 3,70 seviyesine geriledi. Bloomberg’e göre bu hafta bir dizi büyük para birimi arasında şekel en kötü performansı sergileyen para birimi oldu. Yargı reformundan İsrail borsası da etkilendi. Ülkenin borsasını izleyen endeks, salı günü yüzde 2,2, çarşamba ise 1,95 geriledi. Yargı reformuna karşı olduklarını ifade etmek için greve giden 150 büyük şirketten biri olan Tel Aviv’deki IBI Investment House yöneticisi Elah Alkalay, “Alacakaranlık kuşağına giriyoruz. Oyunun kuralları net olmalıdır ama artık siyasilerin insafına kalacak” dedi.
Yargı reformu, Filistinliler arasında da İsrailli yerleşimcilerin işgal altındaki Batı Şeria’ya daha cüretkâr bir şekilde yerleşmesinden ve İsrail’deki Arap azınlığa daha fazla kısıtlama getirilmesi korkularını artırdı. Netanyahu’nun biyografi yazarı Anshel Pfeffer, yargı reformunun ‘Pirus zaferi’ olacağını belirterek, “Netanyahu’nun kendi kurduğu hükümet de dahil olmak üzere İsrail’deki müesses nizamın tüm temelleri bu yaşananlar sebebiyle zayıfladı” diyor.