Peru’daki ‘uçan uzaylılar’ meğerse jetpack’li altın avcılarıymış
Peru'nun sabıkalı cumhurbaşkanı Alberto Fujimori cezaevinden çıktıktan dokuz ay sonra, 86 yaşında öldü. Fujimori'nin kızı babasının uzun zamandır kanserle mücadele ettiğini açıkladı.
İlk göreve geldiğinde ülkesi Peru’yu yüksek enflasyondan kurtaran bir “kahraman” gibi görülmüştü. Sahip olduğu güç onu en sonunda “sabıkalı cumhurbaşkanına” çevirecekti. Bu “kahraman” zorla kısırlaştırma dahil büyük insan hakları ihlallerinden sorumlu olacaktı. Tüm bunların faili, eski Peru Cumhurbaşkanı Alberto Fujimori’den bahsediyoruz. Fujimori bugün 86 yaşında öldü ve yeniden manşetlerde yerini aldı. Fujimori iktidarda olduğu 1990-2000 arasında sivil katliamlarındaki rolü gerekçe gösterilerek 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. 14 yıl yattığı hapishaneden dokuz ay önce tahliye edilmişti.
Fujimori Güney Amerika’da demokratik yollardan seçilip daha sonra insan hakları ihlalleri nedeniyle suçlu bulunan ilk lider olarak da kendinden bahsettirmişti.
Japonya göçmeni bir anne babanın çocuğu olarak Peru’dan doğan Fujimori iktidara geldikten sonra kendisine muhalefet eden solculara karşı sert tavrıyla da biliniyordu. Bu tavır halkın büyük bir kesiminden tepki görmesine de neden oldu. 10 yıllık cumhurbaşkanlığında “aile planlaması” adı verilen programla çoğu yoksul 300 bin kadını zorla kısırlaştırmakla suçlandı. 2014’teki soruşturmada bu suçlamalardan “aklandı.” Adının karıştığı bir yolsuzluk skandalının ardından yönetiminin devrilmesiyleù Japonya’ya kaçmıştı. 2000 yılında Japonya’dan Şili’ye geçmiş, sonra da bu ülkede tutuklanarak Peru’ya iade edilmişti.
Fujimori’nin ölüm haberini sosyal medyadan kızı Keiko duyurdu, babasının uzun süredir kanserle savaştığını belirtti. Keiko babasının destekçilerinden onun için dua istediğini söyleyerek Alberto Fujimomori’ye iyi bir baba olduğu için de teşekkür etti.
Bir sonraki paylaşımında Keiko babasının cenazesinin cumartesi günü kaldırılacağını, naaşının o zamana kadar destekçilerinin ziyaretine açık olacağını kaydetti.
Peru’nun Japon asıllı eski Devlet Başkanı Alberto Fujimori dokuz ay önce tüm tartışmalara rağmen tutulduğu cezaevinden serbest bırakılmıştı. Fujimori 1990’lı yıllarda iktidardayken 25 kişiyi öldürmek, askeri ölüm mangası kurmak, yerli kadınları zorla kısırlaştırmak gibi insan hakları ihlallerinin yanı sıra yolsuzlukla da suçlanmış, mahkum edilmişti. Her ne kadar 25 kişinin ölümünden sorumlu tutulsa da, insan hakları örgütlerine göre Fujimori iktidarında sol örgütlerle meydana gelen şiddet olaylarında 70 bin kişi öldü veya kayboldu. İşte bu nedenle Fujimori’nin serbest bırakılması Peru’da büyük tepki toplamıştı.
Aslında serbest bırakılması için ilk karar 2017 yılında çıkmıştı. Ancak büyük tepki çeken af kararında eski liderin sağlık raporunun “sahte” olduğu iddia edilmişti. Serbest bırakılmasına tepkilerin yanı sıra onu destekleyenler de vardı ve Fujimori tezahüratlar eşliğinde arabaya binerek cezaevinden uzaklaşmıştı.
Fujimori Peru’da son derece ayrıştırıcı bir figür olarak var oldu ve ölümünün ardından da böyle anılacak. 1990’lardaki otokratik dönemi ülkede kalıcı ve travmatik bir miras bıraktı. Destekçileri onu Maoist Aydınlık Yol hareketini bitirdiği ve hiperenflasyonun ardından ekonomiyi yeniden rayına oturttuğu için övüyor. Geri kalanı ise onu Maoist Aydınlık Yol hareketine uyguladığı şiddet eylemleri, insanlık suçları ve yolsuzluğun damga vurduğu on yıllık iktidarında demir yumruklu bir diktatör olduğu için eleştiriyordu.
Kardeşi Fujimori’nin ölüm timince öldürüldüğünde henüz üniversite öğrencisi olan Gisela Ortiz “Kurban yakınları olarak… acı, öfke ve ikinci sınıf vatandaş olma duygusunu yaşıyoruz” diye yakınmıştı. Ortiz onun serbest bırakılmasının ardından “Suçlunun hak edilmemiş özgürlüğü haklarımıza tercih edildi” demişti.
Fujimori ordunun ölüm mangası Grupo Colina’nın yaptığı iki katliamın emrini vermekten suçlu bulunmuştu. Bu iki katliamdan ilki 1991 yılında başkentin yoksul Barrios Altos mahallesinde meydana gelmiş, kar maskeli askerler aralarında sekiz yaşında bir çocuğun da olduğu 15 mahalle sakinini öldürmüştü. 1992 yılında aynı gizli askeri birlik Enrique Guzmán ve Valle Üniversitesi’nden aralarında Ortiz’in kardeşi Luis Enrique’nin de olduğu dokuz öğrenci ve bir profesörü kaçırarak öldürmüştü. Kaçırılanların yanmış cesetleri boş bir arazide bulunmuş ve adli tıp uzmanları hepsinin işkence görüp enselerinden vurulduğunu açıklamıştı.
Fujimori’ye karşı açılan davanın mahkemeye taşınması yıllar aldı. Eski lider 2000 yılında üçüncü dönemine başlarken istihbarat şefi Vladimiro Montesinos’un milletvekillerine yığınla nakit rüşvet verdiğini gösteren videoların sızmasının ardından kaçtığı Japonya’dan faks çekerek istifa etti. Japonya’daki beş yılın ardından Şili’ye gitti, 2006 seçimlerinde Peru’dan adaylığını koymayı planladı, kazanacağına dair ümidi de vardı, ancak evdeki hesap çarşıya uymadı: 2007 yılında tutuklandı ve Peru’ya iade edildi. Yargılanması insan hakları aktivistleri tarafından adalet ve cezasızlığa karşı mücadelede dönüm noktası olarak görüldü, destekçileri ise bunu “rezalet” olarak değerlendirdi.
Peru’da o kadar çok eski başkan suçlu bulundu ki, onlar için özel bir cezaevi kurmak zorunda kalındı. O cezaevi Fujimori’nin çıkarken görüntülendiği Barbadillo hapishanesi ve Lima’nın eteklerinde işçi sınıfının yaşadığı bir mahallede, polis akademisi arazisinde. Burası Peru’nun standart hapishanelerindeki şiddet ve aşırı kalabalık nedeniyle, polis yerleşkesinin bir kısmı küçük apartman birimlerine benzeyen, özel olarak inşa edilmiş üç hücreden oluşan bir tür VIP hapishanesine dönüştürülmüştü.
Barbadillo’nun ilk mahkumu eski Başkan Alberto Fujimori oldu. Şili’den iade edildiği 2007 yılında bu cezaevine yerleştirildi. Eski Başkan Pedro Castillo da aynı cezaevine gönderilmişti. 2000’li yılların başında başkanlık yaptığı dönemde kara para aklama suçlamasıyla karşı karşıya kalan Alejandro Toledo ise nisan ayında bu cezaevine girdi.
Fujimori’nin kızı Keiko şu an Peru’nun en büyük siyasi partisinin lideri. Son başkanlık seçimlerini az farkla kaybetti ve 2026’da tekrar aday olacağını duyurdu.