Bir haftada 3 ceza: İmran Han’a bu sefer de ‘usulsüz evlilik’ten yedi yıl hapis
Hindistan'da yedi hafta süren uzun seçimlerin ardından sonuçlar açıklandı. Modi koalisyon olarak kazanmış olsa da sandalye kaybetti. Borsada da 371 milyar dolar değer kaybına neden oldu. '27'li Masa' sürpriz şekilde seçimden mutlu ayrıldı.
Hindu milliyetçisi Narendra Modi yedi hafta süren seçim sonunda üçüncü kez başbakan seçildi. Ancak seçime girerken sahip olduğu “Ben yenilmezim” aurası paramparça oldu. Zira en az 370 sandalyeyle ayrılmayı planladığı seçimden sandalye kaybederek ayrıldı.
Seçim Komisyonu çarşamba günü Modi’nin partisi Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) oluşturduğu koalisyonun parlamentoda çoğunluk olduğunu teyit ettikten sonra Hint lider üst üste üçüncü kez başbakanlık koltuğuna oturacak. Ama mecliste 62 sandalye kaybetti, milletvekili sayısı 240’e geriledi. Bu da parlamento çoğunluğu için gerekli 272 sandalyeye ulaşamadığı anlamına geliyor.
Modi 2014 yılında iktidara geldiğinden beri ilk kez tek başına çoğunluğu sağlayamadı. Ulusal Demokratik İttifak’ın (NDA) desteğiyle BJP mecliste ancak 292 sandalyeyle çoğunluk oluşturabiliyor. Yani Modi beş yıl daha ülkeyi yöneteceği bir çoğunluk hükümeti kurabilecek ama bu çoğunluk beş yıl boyunca BJP’nin iktidardaki ortaklarının insafına kalacak.
Borsada da muazzam bir düşüş yaşandı. BJP’nin yarattığı hayal kırıklığı borsada sadece 4 Haziran’da 31.06 trilyon rupilik (371 milyar dolar) değer kaybına neden oldu. Sonuçlar açıklanınca borsada düşüş yaşansa da 27 partinin oluşturduğu muhalefet grubu “demokrasiyi kurtarma çabası” dedikleri girişimde yeniden umut buldu. Kendilerinden çok iyi performans beklenmeyen 27 partiden oluşan muhalefet koalisyonu toplam 230 sandalye kazandı. Seçim Modi için de öğreticiydi: Uzay yolunda kazanılan başarıları olsa da, dış politikada ülkesinden söz ettirmesini sağlasa da ve parti kendinden ibaretmiş gibi rol kesse de siyasi gücünün sınırı olduğunu öğrendi.
Önceki iki seçimde büyük kayıp yaşayan ve bu yüzden iyice zayıfladığı düşünülen Ulusal Kongre için uzun zaman sonra canlanma işaretleri geldi. Hindistan sahnesinin BJP’den önceki önde gelen partisi nasıl bir yol çizeceği ve BJP’ye nasıl alternatif olabileceği konusunda yıllarca sürüncemede kalmıştı. Aslında seçimde çok büyük vaatleri de yoktu ama işsizlik, sosyal adaletsizlik ve Modi’nin Hint milyarderlerle ilişkisi gibi konularda iktidara saldırıları yankı bulmuş olmalı.
Kongre Partisi’nin yüzü Rahul Gandhi Hindistan genelinde uzun yürüyüşlere öncülük ederek güç kazanmaya çalışsa da BJP onu parlamentodan atılmasına neden olan bir davaya maruz bıraktı. Ancak Yüksek Mahkeme sonra Gandhi’yi suçsuz bularak koltuğuna dönmesine izin verdi. İlk sonuçların ardından konuşan Gandhi mücadeleyi sadece BJP’ye karşı değil, tüm devlet kurumlarına karşı yürüttüğünü söyledi.
Modi sosyal medyada yaptığı paylaşımda mevcut durumun sıkıntılarını es geçerek olumlu tarafa yöneldi: “Bu Hindistan’da tarihi bir başarıya imza atmaktır.” Peki Hint lider bu seçim sonuçlarını nasıl okuyabilir? Partisinin yereldeki sevimsizliğini ancak kendi kişisel çabasıyla alt etmiş olduğunu düşünebileceği gibi, ince ince dokuduğu markasının artık zirveye ulaştığı, neredeyse her siyasetçinin eninde sonunda yakalandığı iktidar karşıtlığından artık kaçamayacağı değerlendirmesi de yapabilir.
Modi’nin bu sandalye kaybına nasıl tepki vereceği belirsiz. İktidarına yöneltilen meydan okumaları püskürtmek için duruşunu sertleştirecek mi? Hindu milliyetçiliğini paylaşmayan koalisyon ortaklarıyla çalışması gerektiği için daha da çok mu tepki alacak? Yeni Delhi’de yaşayan siyasi analist Arati Jerath New York Times’a “Modi uzlaşmacı bir figür olarak bilinmiyor. Ama çok pragmatik. Meselelere yaklaşımında katı Hindu milliyetçiliğini yumuşatmak zorunda. Belki de daha ılımlı bir Modi dönemiyle karşılaşırız” diyor. Modi’nin önümüzdeki beş yıl boyunca nüfuzunu yeniden güçlendirmeye çalışacağından çok az kişinin şüphesi var.
İngiltere sömürgesinden çıktıktan sonra Pakistan ve Bangladeş gibi dinin öne çıktığı bir cumhuriyet kurmak yerine din ve devlet işlerinin ayrıldığı bir ülke haline gelen Hindistan Modi döneminde Hindu milliyetçiliğinin ön plana çıkacağı bir cumhuriyet haline getiriliyor. Ne var ki BJP’nin mecliste koalisyon kurmak zorunda olduğu partilerin ideolojileri biraz farklı. Modi için önem taşıyan iki parti var: Güneyde Andhra Pradesh eyaletinde 16 sandalye kazanan Telugu Desam Partisi ve doğuda Bihar eyaletinde 12 sandalye alan Janata Dal Partisi. Ancak her iki parti de laik değerlere bağlı. Dolayısıyla Modi’nin muhalifleri bu partiler sayesinde Modi’nin devleti Hindulaştırma hamlesini yavaşlatmasını umuyor.
Ülkenin en büyük azınlığı Müslümanlar da hedef. Azınlık dendiğine bakmayın, ülkede 200 milyon Müslüman var, başka bir ülkede çoğunlukta olacak kadar kalabalıklar. Ama Hindistan’ın nüfusu tam 1.4 milyar. Seçim kampanyası döneminde Modi Müslümanları hedef alan nefret dilini daha çok kullanır olmuştu. Önceki seçimlerde Modi’ye oy veren Müslümanlar arasında mevcut söylemlere tepki olarak oyunu çekmiş olanlar da olabilir.
Modi en büyük kayıplarından birini 240 milyon nüfusla en kalabalık eyalet olan Uttar Pradesh’te yaşandı. Hintli lider 2019 seçimlerinde ulusal parlamentonun alt kanadındaki 80 sandalyenin 62’sini kazanmıştı. Bu seçimdeyse eyalette kazandığı sandalye sayısı 33’e geriledi. Öte yandan Modi kendi seçim bölgesi Varanasi’de de büyük düşüş yaşadı. Modi’nin Hindu milletçiliğini öne çıkarma planının işlemediğini en iyi gösteren, Müslümanlara ait Babri Cami’nin yıkılmasından yıllar sonra yerine inşa edilen Ram Tapınağı’nın bulunduğu Ayodhya’nın yakınlarındaki Faizabad’da yaşadığı kayıp oldu. Modi bu tapınakla hem Hindu seçmenlerini birleştirmeyi, hem de yeni destekçi kazanmayı umuyordu. BJP’deki bazı siyasetçiler Modi’nin tapınakla övünmesinin kast sisteminin alt tabakasını rahatsız etmiş olabileceğini düşünüyor. Muhalefet Modi’nin tapınağı açarak yoksul Hinduların yüzyıllardır yaşadıkları baskıyı tersine çevirmek yerine kast sisteminin üst tabakasına önem verdiğini gösterdiğini söylüyordu.