İran’da sıcaklığa karşı muhteşem çözüm: Rüzgar yakalayıcılar
Pentagon, İran'a ait bir İHA'nın Hint Okyanusu'nda seyreden Liberya bandıralı, kimyasal madde taşıyan bir tankeri vurduğunu söyledi. Bu, Kızıldeniz'dek gerginliğe bir yenisini ekleyebilir.
ABD Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili, Hint Okyanusu’ndan geçen ve kimyasal madde taşıyan bir tankerin cumartesi günü İran’dan havalanan insansız hava aracı (İHA) tarafından vurulduğunu söyledi. Bakanlık, bunun İran’dan 2021’den beri ticari gemiciliği hedef alan yedinci saldırı olduğunu söyledi.
Liberya bandıralı, Japonya’ya ait ve Hollanda tarafından işletilen CHEM PLUTO adındaki tanker, Hint Okyanusu’nda, Hindistan kıyılarına 200 deniz mili mesafede ilerlerken, İran’dan ateşlenen tek yönlü saldırı dronu tarafından vuruldu. Tek yönlü saldırı dronları, kaynağına geri dönmek yerine hedefini vurmak üzere tasarlanmış dronlardan.
Hindistan sahil güvenliği saldırıya uğrayan gemideki mürettebatın 20’sinin Hintli, birinin Vietnamlı olduğunu söyledi. Belirtilene göre saldırıda herhangi bir can kaybı yaşanmadı, tankerde çıkan yangın başka bir sorun çıkmadan söndürüldü. Gemi ile iletişim kurulduktan sonra bir devriye gemisi ve deniz gözetleme uçağı bölgeye gönderildi. “Çevrede ABD donanmasına ait bir gemi yoktu” denen açıklamada, ABD’nin vurulan gemiyle iletişim halinde olduğu belirtildi.
Geminin hasar tespiti ve güç üretim sistemlerinin onarımını gerçekleştirdikten sonra devriye gemisinin refakatinde Mumbai’ye doğru yol almaya başladığı belirtildi. 19 Aralık’ta Suudi Arabistan’dan ayrılan geminin 25 Aralık’ta Hindistan’ın güneybatısındaki liman kenti Mangalore’ye varması amaçlanıyordu.
İngiltere merkezli haber ajansı Reuters’ın aktardığına göre, Devrim Muhafızları Genel Koordinatörü Muhammed Rıza Nakdi dünkü açıklamasında, “Dün Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı onlar için bir kabusa dönüştü, bugün ise Kızıldeniz’de kapana kısıldılar. Yakında Akdeniz, Cebelitarık Boğazı ve diğer su yollarının kapatılmasını beklesinler” sözlerini dile getirmişti. İran’ın doğrudan erişimi olmadığı Akdeniz tehdidinin ayrıntılarını vermese de “yeni direniş güçlerinin doğuşundan” bahseden Nakdi, yeni direniş güçlerinin doğuşundan bahsetmesinin ardından diğer su yollarının da kapatılması konusuna değinmişti.
Hint Okyanusu’nda gerçekleşen bu saldırı, Yemen’deki İran destekli Husilerin son bir ayda Kızıldeniz’den geçen çok sayıda ticari gemiye düzenlediği 100’den fazla saldırının deniz ticaretini tehlikeye soktuğu bir dönemde gerçekleşti. Husilerin bandıra fark etmeksizin İsrail’e gittiği düşünülen her gemiyi hedef alması; BP, IKEA gibi markaların Kızıldeniz’deki faaliyetlerini durdurmasına yol açtı. Ticari gemilerin bir diğer geçiş noktası Panama ise, suların yükselmemesi nedeniyle kullanım dışı. Bu da küresel deniz ticaretine ağır bir darbe olarak yorumlanıyor.
ABD bu hafta Kızıldeniz’in güneyinde güvenliğin artırılmasını amaçlayan deniz koalisyonu “Refah Muhafızı Operasyonu”nu başlattı. Pentagon’un perşembe günkü açıklamasına göre şu ana kadar 20’den fazla ülke girişime imza attı. Ancak henüz etkin bir adım atılmamış gibi görünüyor zira Husilerin Kızıldeniz’deki saldırıları devam ediyor.
ABD, cumartesi günü Kızıldeniz’de bir ham petrol tankerinin tek yönlü saldırı dronu tarafından vurulduğunu söyledi. Ayrıca Kızıldeniz’in güneyinden geçen başka bir kimyasal madde taşıyan tankerin de tek yönlü dron saldırısından “kıl payı kaçtığı” bildirildi. Yine güneye iki gemisavar balistik füze fırlatıldığı ama bunların herhangi bir gemiye isabet etmediği, USS Laboon donanma destroyerinin ise kendisine doğru gelen dört İHA’yı düşürdüğü belirtildi. Husiler, Kızıldeniz’deki saldırılarına ancak İsrail Gazze’de ateşkes ilan edilmesine onay verdiğinde son vereceğini söylüyor.
Kızıldeniz zaten karışıkken Hint Okyanusu’nda bu sefer İran’dan kaynakladığı iddia edilen bir saldırı, gerilimdeki yeni bir tırmanış anlamına gelebilir.
Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Adrienne Watson, cuma günü CNN International’a verdiği demeçte, ABD’nin Kızıldeniz’deki ticari gemileri hedef alan saldırıların planlamasında İran’ın dahil olduğunun öne sürüldüğü bir istihbaratı paylaşmıştı. Watson, “Gazze krizinde İran’ın desteğiyle Husilerin İsrail’e ve diğer deniz araçlarına karşı saldırılar düzenlemesinin önünün açıldığını, bununla birlikte İran’ın operasyonel karar alma yetkisini sık sık Husilere devrettiğini” söylemişti.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bagheri ise cumartesi günkü açıklamasında Tahran’ın Husilere silah ve istihbarat sağladığı yönündeki suçlamaları reddederek, söz konusu grubun “kendi araçlarına” sahip olduğunu ve “kendi kararları ve kabiliyetleri doğrultusunda” hareket ettiklerini söyledi.