Biden’ın gidişiyle Trump artık o kadar da rahat değil
ABD seçimlerinden Trump'ın zaferle çıkacağı ihtimaline kesin gözüyle bakıldıkça, NATO üyelerinin tedirginliği de büyüyor. AB liderleri çözüm ararken öneri Genel Sekreterden geldi: "Kendini gerçekleştiren kehanet tuzağına düşmeyin."
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) kasım ayında gideceği seçimlere dört ay kala eski Başkan ve Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’ın kazanma ihtimali, Washington’un müttefikleri üzerinde tedirginlik yaratmaya devam ediyor. Özellikle de NATO’da. Trump’ın başkan olduğu dönemde de sürekli sitemkâr bir tutum izlediği Trump, bu eleştiri tonunu en son direkt tehdidi çevirmişti. Trump, savunma harcamalarını artırmayan NATO ülkelerine karşı Rusya’yı kışkırtacağını söylemişti. Bu da haliyle NATO içinde Trump’ın kazanma olasılığına yönelik hazırlık sürecini başlatmış oldu.
Önümüzdeki sonbaharda 10 yıllık NATO Genel Sekreterliği görevini bırakacak olan Jens Stoltenberg de müttefikleri bu düşünceden uzaklaşmaları gerektiği konusunda uyardı. Stoltenberg “Trump gelirse NATO biter” düşüncesine sahip NATO üyelerine “kendini gerçekleştiren kehanet” tuzağına düşmek yerine Trump ile ilişki kurmalarını önerdi.
Stoltenberg, ABD seçim kampanyası sırasındaki söylemler ne olursa olsun, liderlerin Donald Trump ile 2016’da olduğu gibi ilişki kurmaları gerektiğini söyledi. “Dört yıl boyunca onunla birlikte çalıştım” diyen Stoltenberg, Trump’ın 2020’de başkanlığının sona ermesinden bu yana değiştiğini düşünüp düşünmediği sorusunu ise yanıtsız bıraktı.
Ancak şöyle devam etti: “ABD’de yeni bir yönetimin NATO’nun sonu anlamına geleceğini varsayarak kendi kendini gerçekleştiren kehanetler yaratmamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda 2016 yılında da endişeler vardı. Gerçek şu ki NATO dört yıl sonra daha güçlü… Daha fazla askeri var, daha hazırlıklı.”
Stoltenberg böyle telkin etse de Avrupalı NATO üyelerinin her geçen gün yeni bir endişesi doğuyor. Trump’ın Kasım ayında kazanması halinde, başkan yardımcısı olarak J.D. Vance’i göstermesi de bu dertlerden biri oldu. ABD’nin odağının Avrupa’dansa Pasifik’e kaymasını savunan Vance’in Trump tarafından kontrol altında tutulup tutulamayacağına yönelik bir takım kuşkular var. Vance, ABD’nin Ukrayna’ya yönelik aylarca bekletildikten sonra zoraki onaylanan yeni yardım paketinin önde gelen muhaliflerinden biriydi.
Çarşamba gecesi Vance, Milwaukee’deki Cumhuriyetçi ulusal kongresinde toplanan partililere, ABD askerlerinin artık gereksiz yere denizaşırı ülkelere gönderilmeyeceğini söyleyerek, ABD’nin küresel güvenlikteki komuta rolünün Trump döneminde değişeceği sinyalini vermişti. Vance, “Çocuklarımızı savaşa ancak mecbur kalırsak göndereceğiz” dedi.
Stoltenberg yine de İngiltere’deki Blenheim Sarayı’nda düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısı çerçevesinde Guardian’a verdiği mülakatta NATO’nun geleceği konusunda iyimser olduğunu söyledi.
NATO Genel Sekreteri, “ABD’nin güçlü bir müttefik olarak kalmasını beklememin nedeni, Trump’ın ve aynı zamanda başkan yardımcısı adayı J.D. Vance’in ana eleştirisinin öncelikle NATO’ya karşı olmamasıdır. Öncelikle NATO müttefiklerinin NATO’ya yeterince savunma harcaması yapmamasına yönelikti ve bu durum değişiyor” dedi.
Trump’ın başkan olduğu dönemde bütçesinin yüzde 2’si fazlasını savunmaya harcayan NATO ülkesi sayısı yalnızca ikiydi. Ve şimdi bu sayı 23’e çıkmış durumda. Stoltenberg de “değişim” derken esasen bundan bahsediyor. Dolayısıyla Stoltenberg’e göre çözüm basit; Trump’ın bu yıl seçilmesi halinde Avrupa’nın yapması gereken tek şey, 2016 stratejisini tekrarlamak…
Ayrıca Genel Sekreter, ABD’nin NATO’dan ayrılacağı yönündeki düşüncelerin haksız olduğunu çünkü ittifak üyelerinin dünyadaki “askeri gücün” yüzde 50’sini temsil ettiğini savundu; “ABD ayrılırsa tek başına kalacak ve bu askeri kapasitenin sadece yüzde 25’ini temsil edecek” dedi.
Avrupa’yı Trump’a karşı dayanıklı hale getirmek, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi için bir araya gelen Avrupalı liderlerin endişelerinin başında geliyordu. Trump’ın ABD’nin Ukrayna konusundaki tutumundan vazgeçmekle kalmayıp Volodimir Zelenski’ye Rusya’nın çıkarlarını koruyan bir barış planını kabul etmesi için baskı yapabileceği endişesi de sürüyor.