Türkiye-Suriye dörtlü zirvesi 3-4 Nisan’da
Rusya Savunma Bakanı, ABD İHA'larının Karadeniz'de faaliyetlerini artırmasının, Rusya-NATO çatışması ihtimalini artırdığı konusunda uyardı.
Rusya’nın 2022’deki Ukrayna’ya savaş açılmasıyla kritik hatlardan biri haline gelen Karadeniz’de sular yine dalgalı. Bunun nedeni de Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) stratejik insansız hava araçlarına karşı Moskova’nın önlem alma kararı.
Rusya Savunma Bakanı Andrey Belousoy, “ABD’nin stratejik insansız hava araçlarıyla Karadeniz’de provokasyonları artırdığını” ifade ederek Genelkurmay Başkanlığı’na talimat verdi. Genelkurmay, bakanın talimatıyla bu provokasyonlarla nasıl başa çıkılacağı konusunda önerilerde bulunacak.
Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada da ABD İHA’larının Ukrayna’nın Rusya tesislerine saldırmak için kullandığı yüksek teknolojik Batı silahları için keşif yaptığı ve hedefleme bilgisi topladığı belirtilerek son dönemde faaliyetlerini artırdığına dikkat çekildi. Açıklamada, “Bu, ABD ve NATO ülkelerinin Ukrayna’daki çatışmaya Kiev’in safında giderek daha fazla müdahil olduğunu gösteriyor. Bu tür uçuşlar, Rus Havacılık ve Uzay Kuvvetleri uçaklarıyla hava sahası olaylarının yaşanma olasılığını artırıyor, bu da (NATO) ittifakı ile Rusya Federasyonu arasında doğrudan bir çatışma riskini artırıyor” denildi.
Söz konusu olaylardan NATO ülkelerinin sorumlu tutulacağı ifade edilen açıklamada, 2014 yılında Ukrayna’dan ilhak edilen Kırım Yarımadasıdan bahsedilmemesi de dikkat çekti. Kırım, Ukrayna güçlerinin Batı tedariki füzeleri de kullanarak defalarca hedef aldığı bölgelerden.
Açıklama, pazar günü Kırım’a düzenlenen ve aralarında bir çocuğun da bulunduğu dört kişinin ölümüne yol açan saldırıyı takip ediyor. Moskova, Ukrayna kuvvetlerinin Kırım saldırısına yardım ettiği için Washington’u suçlamış, Pentagon da Ukraynalıların nereye saldırı düzenleyecekleri konusunda ‘kendi kararlarını verdiklerini’ söylemişti.
ABD, Karadeniz üzerinde rutin olarak İHA uçuşları gerçekleştiriyor ve bunların tarafsız hava sahasında ve uluslararası hukuka uygun olarak gerçekleştirildiğini ileri sürüyor.