Gazze’nin güneyine 10 binler sürülüyor: Şifa’dan geldik ve yolda ölüm gördük
Hamas'ın saldırısı sonrası İsrail'in Gazze'ye yönelik cezalandırma bombardımanlarının dokuzuncu gününde ilk kez İsrail'e yönelik bazı temkinli eleştiriler gelmeye başladı. ABD Başkanı, 'Gazze'yi işgal büyük hata olur' derken, Çin, İsrail'in sivillere yönelik saldırılarını kınadı.
İsrail ve Hamas arasındaki savaş, 15 Ekim akşam saatleri itibarıyla İsrail ordusunun Gazze’de tam kontrolü sağlamayı amaçladığı kara operasyonuna doğru ilerliyor. Filistin ve İsrail savaşın başından bu yana 3 bin 500’den fazla insanını kaybetti. Bu bağlamda ülkeler ve kurumlar, Gazze’de insani kriz yaşayan 2,3 milyon insana yardım gönderilmesi ve bölgedeki tansiyonun düşürülmesi yönünde yoğun diplomatik görüşmeler gerçekleştiriyor.
İsrail, dün itibarıyla ilk kez uluslararası toplumdan Gazze’ye yönelik hava saldırılarına ilişkin bir baskı hissetmeye başladı. Amerikan Başkanı Joe Biden dün akşam yayınlanan 60 Minutes adlı TV programına verdiği mülakatta İsrail’in Gazze’yi işgal etmemesini istedi, ‘İşgal büyük hata olur’ dedi. Biden, Filistinli sivillerin saldırı altında olmasını da dikkatli bir dille eleştirdi. TV’de dün akşam yayınlanan mülakatın perşembe günü kaydedildiği öğrenildi.
Çatışmaların başlangıcından beri tutumu merak edilen Çin’in Dışişleri Bakanı cumartesi günü Suudi Arabistanlı mevkidaşıyla yaptığı telefon konuşmasında tonunu yükseltti, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında ‘Kendini savunmanın ötesine geçtiğini’ söyledi, ‘Sivil halk cezalandırılıyor’ dedi. Benzer bir çıkış Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi’den de geldi. Sisi de hemen hemen aynı cümlelerle İsrail’in kendini savunmanın ötesine geçtiğini söyledi.
İsrail’i dikkatli sözlerle de olsa eleştiren bu çıkışlara karşılık kayıtsız şartsız destek açıklamaları da devam ediyor. Örneğin Avrupa Birliği, İsrail’in kendini savunma hakkını ‘şiddetle savunurken’ Filistinli sivillere ‘yardım’dan söz ediyor.
İşte savaşın diplomatik boyutunun son 24 saati:
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Riyad’da İsrail ve Filistin temalı bir görüşme gerçekleştirdi. Blinken bir saatten daha kısa süren görüşmenin ‘oldukça verimli’ geçtiğini söyledi. Aktarılana göre ele alınan konular arasında savaşın daha da büyümesini önlemek ve Hamas tarafından esir alınan rehinelerin serbest bırakılması için bölgesel müttefiklerle birlikte çalışmak vardı.
Prens Muhammed görüşmede mevcut durumun tırmanmasını önlemek ve Gazze kuşatmasının kaldırılmasını sağlamak için krallığın çok çalıştığını söylemiş. Suudi Arabistan’ın resmi haber ajansının haberine göre, ülkenin ‘Gazze’deki sivillerin herhangi bir şekilde hedef alınmasını ya da günlük yaşamlarını etkileyen altyapının bozulmasını kabul etmeyeceği’ bildirildi.
Savaş patlak verene kadar Orta Doğu’nun gündemi İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki normalleşmeydi. Suudi Arabistan bu zamana kadar normalleşmeye İsrail’in Filistin’e yönelik yayılmacı politikasını durdurmasını şart koşmuştu. Son dönemlerde iki devlet de normalleşme için olumlu mesajlar vermişti. Ancak şu anda gündeme gelen iddiaya göre Suudi Arabistan İsrail’in saldırılarından hayal kırıklığına uğramış bir şekilde masadan kalktı.
Öte yandan Blinken’in üç gün sonra ikinci kez İsrail’e gideceği açıklandı. Blinken perşembe günkü son ziyaretinde, İsrail’e ‘bir Yahudi olarak geldiğini’ söylemişti.
Blinken’ın Prens Muhammed’den sonraki adresi Mısır oldu ve Kahire’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ile bir araya geldi. Televizyonda canlı yayınlanan görüşmede Sisi, devam eden çatışmalarda sivillerin hedef alınmasını kabul etmeyeceklerini vurguladı.
İsrail’in Hamas’a verdiği tepkinin meşru müdafaanın ötesine geçtiğini söyleyen Sisi, bunun artık Gazzelilere yönelik toplu cezalandırmaya dönüştüğünü dile getirdi. Mısır cumartesi günü olası bir göç akışının önüne geçmeye çalışarak Gazze ile sınırı olan Refah’a beton duvar örme işini hızlandırdı. İsrail’in Filistinlileri yerinden etme planını kabul etmeyeceğini belirten Sisi, Mısır’ın kırmızı çizgisinin kendi güvenliği olduğunu söyledi.
Bunun için de Gazze’deki Filistinlilerin topraklarından ayrılmamaları gerektiğini söyleyen Sisi, insani yardımların güvenli bir şekilde Gazze’ye ulaştırılabilmesi için çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Blinken Prens Muhammed ve Sisi ile görüşürken, ABD Başkanı Joe Biden da Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşme ABD’nin İsrail’e destek olarak Doğu Akdeniz’e ikinci bir savaş uçağı gemisi göndermesinden önce gerçekleşti.
Ayrıca Biden, Netanyahu ile görüşmesinde de İsrail’e olan ‘sarsılmaz’ desteğini bir kez daha vurguladı. Sivillerin güvenliğine yönelik tüm çabalarını desteklediğini belirtmekle beraber Biden, tüm ülkelerin ‘Hamas’ı terör örgütü olarak kınaması gerektiğini’ söyledi.
WAFA’nın aktardığına göre Abbas, Biden’a bölgedeki gerginliğin ancak iki devletli çözüm ile sonuçlanabileceğini söyledi ve tüm saldırıların durdurulması, Gazze Şeridi’nde uluslararası hukuka saygı duyulması gerektiğini vurguladı. Abbas’ın ayrıca acil insani koridorun açılması, temel malzeme ve ilaçların sağlanması, su, elektrik ve yakıt ulaştırılmasını istedi. Ayrıca İsrail ordusunun Batı Şeria’ya yönelik saldırılarının da durmasını istedi.
Netanyahu’nun ise Biden’ı İsrail’i ziyaret etmeye davet ettiği ve iki tarafın da bu olasılığı değerlendirdiği bildirildi. Bu konudaki görüşlerin ne seviyede olduğu ya da olası bir ziyaretin ne zaman gerçekleşebileceği ise henüz bilinmiyor. Bununla birlikte Beyaz Saray Biden’ın için görünürde yeni bir seyahat planı olmadığını açıkladı.
Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin liderleri, Orta Doğu’daki duruma ilişkin tutumlarını özetleyen bir açıklama yayınladı. Açıklamada birliğin Hamas’ı ve İsrail genelinde gerçekleştirdiği ‘acımasız ve ayrım gözetmeyen terör saldırılarının’ kınandığı ve bölgede yaşanan can kayıplarından üzüntü duyulduğu belirtildi.
Açıklamanın devamındaki sözler ise şöyle:
“Bu türden şiddetli ve ayrım gözetmeyen saldırılar karşısında İsrail’in insani ve uluslararası hukuka uygun olarak kendini savunma hakkını şiddetle vurguluyoruz. Uluslararası hukuk doğrultusunda tüm sivillerin her zaman korunmasının sağlanmasının önemini tekrarlıyoruz. Hamas’a herhangi bir şart olmaksızın tüm rehineleri derhal serbest bırakması çağrısında bulunuyoruz. Acil insani yardım sağlanmasının önemini tekrarlıyor, bu yardımın terör örgütlerince suistimal edilmemesinin temini olarak ortaklarımızla koordinasyon halinde Gazze’de yardıma muhtaç sivilleri desteklemeye hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Bölgesel gerilimin önlenmesi hayati önem taşıyor.”
Rusya, yarın toplanacak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) İsrail-Hamas savaşında ‘insani ateşkes çağrısı yapılmasını ve sivillere yönelik tüm terör eylemlerinin kınanmasını’ içeren bir karar taslağını oylamasını istedi. Ülkenin BM Büyükelçi Yardımcısı Dmitri Polyanski, cumartesi günü yaptığı açıklamada taslağın cuma günü kurula sunulmasından bu yana herhangi bir değişikliğin yaşanmadığını belirterek, oylamanın yarın Türkiye saatiyle 22:00’de yapılmasını talep etti.
Bir sayfalık taslakta rehinelerin serbest bırakılması, insani yardıma erişim ve ihtiyaç sahibi sivillerin güvenli bir şekilde tahliye edilmesi maddelerine yer veriliyor. Taslakta İsrail ve Filistinlilere de atıfta bulunuluyor ancak Hamas’ın adı doğrudan geçmiyor. Karar için en az dokuz ülkenin evet oyu vermesi ve ABD, İngiltere, Fransa, Çin ya da Rusya’dan herhangi birinin veto etmemesi gerekiyor. ABD genelde bu tarz oylamalarda müttefiki İsrail’i koruyor. Bu savaşta da İsrail’e tam desteğini veren Washington’ın kararı onaylamasına pek olası bakılmıyor.
Savaşın başından beri tarafsız tutumunu korumaya çalışan Çin, İsrail’e yönelik sert açıklamalarla geldi. Savaştan önce yaz aylarında Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ı Beijing’de ağırlayan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Filistin ve İsrail arasında ‘iki devletli çözüm’ için arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu dile getirmişti. Ayrıca Şi’nin önümüzdeki aylarda Netanyahu’yu ağırlaması bekleniyordu. ABD ile kendi krizini yaşayan Çin, son dönemlerde özellikle de Orta Doğu’da etkin bir güç olmayı amaçlıyor. Dolayısıyla savaşın başından beri arabuluculuk yapma ihtimalini artırmak için daha ortada açıklamalar yapmaya çalışıyordu.
Ülkenin Dışişleri Bakanı Wang Yi, İsrail’in Gazze’ye yönelik eylemlerini eleştirerek bunların, ‘meşru müdafaa kapsamının ötesi’ olduğunu söyledi. Wang, Netanyahu hükümetini kuşatma altındaki Gazzeli Filistinlileri ‘toplu bir şekilde cezalandırmaya son vermeye’ çağırdı.
Wang’ın açıklamaları Suudi Arabistanlı mevkidaşı Prens Faysal bin Ferhan El Suud ile cumartesi günü gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sırasında geldi. Bakan, “Her iki taraf da bölgedeki tansiyonu yükseltecek eylemlerde bulunmamalı ve mümkün olan en kısa sürede müzakere masasına dönmeli” dedi.
Çin ayrıca önümüzdeki hafta Orta Doğu’ya ateşkesin sağlanmasına yardımcı olmak üzere bir heyet göndermeye hazırlanıyor. CCTV’nin aktardığı habere göre Çin’in Orta Doğu elçisi Zhai Jun, ‘sivilleri korumak, bölgedeki durumu hafifletmek ve barış görüşmelerini teşvik etmek amacıyla tarafları ateşkese teşvik etmek’ amacıyla bölgeye bir ziyaret gerçekleştirecek.
Cuma günü Çin’de Arap Birliği temsilcileriyle bir araya gelen elçi, CCTV’ye yaptığı açıklamada da çatışmanın büyümesi ve başka ülkelere taşması konusunda duyduğu endişeyi dile getirmişti.
Savaşın başında da taraflardan sakinleşmelerini ve Hamas’ın elinde tuttuğu esirleri serbest bırakmasını isteyen Papa Francis, çağrısını tekrarladı. Saint Petrus meydanında kalabalığa konuşan Papa, “Çatışmanın kurbanlarının çocuklar, hastalar, yaşlılar, kadınlar, siviller olmamasını istiyorum. Her şeyden önce Gazze’de insan haklarına saygı gösterilmeli” dedi.
Reuters, Papa’nın 17 Ekim Salı gününü Orta Doğu’da barışın sağlanması için dua ve oruç günü ilan etti.
İskoç Ulusal Partisi, BM’nin Gazze Şeridi’nde bir an önce ateşkes sağlanması ve Gazze’deki sivil halka acil insani ve tıbbi yardımda bulunulması çağrılarını, yıllık konferansında konuya ilişkin önerge sunarak destekledi. Oybirliğiyle kabul edilen önerge, ülkenin Başbakanı Hamza Yusuf’un İsrail ve Hamas’a ‘itidal’ çağrısının ardından geldi. Yusuf’un Filistinli kayınvalidesi ve kayınpederi Gazze’de mahsur kalan insanlar arasında ve şu anda yeterli yiyecek, su ve elektriğe sahip olmadıklarını biliyoruz.
Yusuf dün BBC One’ın Kuenssberg programına katıldı. İskoç başbakanın anlattığına göre kayınvalidesi Elizabeth El Nakla’ya bulundukları mahallenin İsrail bombardımanının hedefinde olacağı söylenmiş ancak daha sonra bunun yanlış alarm olduğu anlaşılmış.
İktidardaki SNP ise Hamas’ın İsrail’e yönelik terör saldırılarını ‘kesin bir dille’ kınadığını, rehin alınan sivillerin koşulsuzca serbest bırakılması ve ‘İsrail’in kendini savunma hakkını tanıdıklarını’ ancak Gazze’ye insani yardımın ulaştırılmasının elzem olduğunu kabul ettiklerini söyledi. SNP aynı zamanda Yusuf’un da genel başkanlığını yaptığı parti.