WSJ: Lübnan Hizbullahı’nın ‘hayalet’ komutanını İsrail nasıl öldürdü?

İsrail'in geçen ay öldürdüğü Lübnan Hizbullahı komutanı Fuad Şükür yıllarca gözden uzak, kimsenin ilgisini çekmemeye çalıştığı bir hayat sürdürdü. Sadece ağır saldırılarda yüzünü gösterdi. Peki bu 'hayalet' komutan nasıl öldürülebildi?

Dünya 18 Ağustos 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı
Lübnan Hizbullahı'nın geçen ay öldürülen üst düzey komutanı Fuad Şükür.

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 1983’te Amerikan Deniz Piyadeleri’nin kışlasında 241 Amerikan, 58 Fransız askeri ve altı sivilin ölümüne neden olan saldırının planlamasında rol oynadığı söylenen Fuad Şükür neredeyse 40 yıldır gözlerden uzak duruyordu. Ne var ki bu sessizlik geçen ayın sonlarında İsrail’in hava saldırısında bir binanın yedinci katında ölümüyle sona erdi. Peki bu kadar gizli bir hayat yaşayan, “hayalet” olarak görülen Şükür nasıl öldürülebildi?

Şükür Lübnan Hizbullahı’nın kurucularından ve en kıdemli mensuplarındandı. Örgütü bugünün en donanımlı milis gücü haline getiren füze cephaneliğinin oluşturulmasında kilit rol oynayan lider Hasan Nasrallah’ın da en iyi arkadaşlarındandı. Şükür 10 aydır devam eden Gazze savaşında Lübnan’ın kuzeyini baskı altında tutan çatışmaları komuta eden isimdi de aynı zamanda. Örgütün büyümesinde en önemli figürlerden biri olmasına rağmen Şükür neredeyse görünmez diyebileceğimiz bir hayat yaşadı. Öyle ki ölüm haberi geldiğinde bazı medya kuruluşları yanlış kişinin fotoğraflarını kullandı.

Hizbullah’ın iç iletişim ağına sızmışlar

Amerikan gazetesi Wall Street Journal’a konuşan bir Hizbullah yetkilisi çok az kişinin tanıdığı komutanın 30 Temmuz’daki son gününü Beyrut’un güneyindeki Dahiye’de bir konutun ikinci katındaki ofisinde geçirdiğini söyledi. Zaten aynı binanın yedinci katında da yaşıyordu. Hizbullah yetkilisi o gece ne olduğunu şöyle anlatıyor:

Şükür beş kat yukarıdaki dairesine gitmesi için bir telefon aldı. Akşam yedi sularında İsrail bu apartmanı bombaladı. Saldırıda Şükür, eşi, iki kadın ve iki çocuk öldü. 70 kişi de yaralandı.

Gazeteye konuşan Hizbullah yetkilisi Şükür’e gelen telefonun örgütün iç iletişim ağına sızmış birinden gelmiş olabileceğini düşündüklerini söyledi. Hem İran hem de Hizbullah istihbarat hatasını araştırmaya devam ediyor ama İsrail’in teknolojisi ve bilgisayar korsanlığının ağır bastığı anlaşılıyor.

WSJ’nin haberine göre Hizbullah üyelerinin öldürülmesine neden olan istihbarat açıklarından endişe duyan Nasrallah şubat ayında savaşçılarından ve ailelerinden akıllı telefon kullanmamalarını istedi. Hizbullah yetkilisi İsrail’in dinlemesinin önüne geçmek için Hizbullah’ın sadece açık kanallarda değil, kendi iç iletişim ağında da şifreli dil kullandığını söyledi.

Hizbullah yetkilisine göre Şükür’ün hedef alındığı günün daha erken saatlerinde risk altında oldukları düşüncesiyle üst düzey komutanlara gözlerden uzak olmaları yönünde talimat verilmişti. Zaten saldırıdan sonra Şükür’ün ölüp ölmediği de hemen anlaşılamamıştı. Çünkü bazı Hizbullah üyeleri onun saklanma talimatına uyup kaçmış olabileceğini düşünüyordu. Cesedini bulmak da zaman almıştı çünkü patlamanın şiddetiyle cesedi hemen komşu binanın içine düşmüştü.

Saldırı planlarının beyniydi

Şükür’ün ölümünden saatler sonra İran’da Hamas’ın siyasi büro şefi İsmail Haniye de İsrail’in suikastında hayatını kaybetti. Dolayısıyla tüm gözler İran ve Haniye’deydi. Ancak Şükür’ün ölümü Hizbullah için büyük bir darbe olmuştu. Bir kere grubun en iyi stratejistlerinden biri öldürülmüştü. Şükür yetişkinliğinin neredeyse tamamını Hizbullah’ın karar alma ve uygulama mekanizmasının merkezinde geçirdi.

Örgütle en büyük destekçisi İran arasındaki bağlantıda da kilit öneme sahipti. 20’li yaşlarının başlarında olduğu 1982’de, iç savaş devam ederken, İsrail’in Lübnan işgaline karşı koymak için Beyrut’ta Şii gerillaların örgütlenmesine yardım etmişti. Aynı yıl İsrail Beyrut’a girdiğinde direniş güçleri Lübnan’ın doğusundaki Beka Vadisi’ne çekilmiş, burada Suriye aracılığıyla İran Devrim Muhafızları’yla temasa geçmişti. Şükür o sıralar Lübnan’ın istihbarat teşkilatının Genel Güvenlik Genel Müdürlüğü’nde çalışıyordu.

O dönemde Beyrut’taki İran Büyükelçiliği’nde çalışan siyasi analist Kasım Kassir takma adı Hacı Muhsin olan Şükür’ün İranlılar ile Bekaa’da kurulan eğitim kampı arasında aracılık yaptığını söylüyor. Şükür daha sonra elit Hizbullah güçlerinin eğitimini denetlemek için İran’a gitmişti.

Beyrut’ta ABD’nin Deniz Piyadeleri’ne ait kışlanın önünde 23 Ekim 1983 sabahı yaklaşık 5,443 kilo TNT içeren bomba yüklü kamyon patlamıştı. O zamanlar Hizbullah varlığını resmen ilan etmemiş, saldırıyı da İslami Cihad adlı grup üstlenmişti. Ama ABD sonraları saldırının planlamasında ve uygulanmasında Şükür’ün kilit rol oynadığını açıklamıştı. Şükür’ün planladığı ölümcül saldırılar bununla da sınırlı değildi.

Kuruluşunu 1985 yılında resmen ilan eden Hizbullah’ın askeri kanadının ilk komutanı da Şükür oldu. 14 Haziran 1985’te Atina’dan kalkan TWA 847 sefer sayılı uçak bir grup hava korsanının eline geçmiş, İsrail elindeki 700 mahkumu serbest bırakana kadar üç gün boyunca uçağı Beyrut ile Cezayir arasında uçurmuşlardı. Kassir’e göre o olayın planlamasına da Şükür yardım etmişti. Ne zamanki ismi çok duyulmaya başladı, işte o zaman Şükür kendini geri plana çekti.

Bu öyle bir geri çekişti ki saldırının ardından çevrede oturan komşularından biri “Adını duymuştuk ama kendisini bizzat görmemiştik. Hayalet gibiydi” demişti.

İsrail Beyrut'ta Hizbullah'ın kalesini vurdu: Öldürüldüğü söylenen Fuad Şükür kim?İsrail Beyrut’ta Hizbullah’ın kalesini vurdu: Öldürüldüğü söylenen Fuad Şükür kim?

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.