Terkedilmiş evler için yeni trend: ABD’de 1 dolara ev satılacak
ABD'deki bir araştırma hisse senedi fiyatları iki haftalık sürede yaklaşık yüzde 12,8 düştüğünde, antidepresan reçetelerinin ortalama yüzde 0,42 arttığını ortaya çıkarmış. Hisse senedi fiyatı düşünce psikoterapi ziyaretlerinin sayısı da artıyor.
Amerika Birleşik Devletlerinde Gallup araştırma şirketinin son araştırmasına göre 162 milyon Amerikalı ya da ABD’li yetişkinlerin yüzde 62’si hisse senedine sahip bulunuyor. Bu oran 2023’e göre 1, 2014’e göre ise 8 puanlık bir artış olduğu anlamına geliyor.
Hisse senedi sahipliğinin en yüksek olduğu ülkede bir insanlar kötü olumsuz koşullardan etkilenip yatırımları farklı alanlara yönlendiriyorlar. Ekonominin büyüdüğü 2001- 2008’ döneminde hisse senedi sahipliği oranı yine bugünkü gibi yüzde 62 idi. Ancak daha sonra gelen küresel kriz 2013-2016 döneminde ise senedi sahipliği üzerinde yıkıcı sayılabilecek bir etki göstermiş. Sözkonu dönemde hisse senedi sahipliği oranı yüzde 52’le kadar düşmüş. Ancak o tarihten sonra yatırımlarını hisse senedine yönlendirenlerin oranı büyük ölçüde artarak yüzde 62’ye kadar çıkmış.
Amerikalıların çoğu hisse senetlerini bir yatırım fonu, bir endeks fonu veya 401(k) gibi bir emeklilik hesabı aracılığıyla dolaylı olarak elde tutuyorlar. Daha küçük bir yüzde ise doğrudan hisse senedi sahibi, yani bireysel hisse senedi satın alıyor.
Hisse senedi sahipliği oranı bu kadar yüksek olunca da fiyatlardaki iniş çıkışlar toplumu önemli derecede etkiliyor. Wall Steet Journal’ın haberine göre ABD’de yapılan “Stock market and psychological health of investors” adlı yeni bir çalışma, hisse senedi fiyatları düştüğünde, özellikle emekliliğe yakın kişiler için doktorlara yazdırılan antidepresan ilaç reçetelerinin sayısının arttığını ortaya koyuyor
Araştırmacılar bu bağlantıyı ilk olarak yerel hisse senedi endeksleri oluşturarak ve aynı eyalette merkezi bulunan şirketleri bir araya getirerek incelemişler. Akademik araştırmalar, yatırımcıların ya çalışanların hisse senedi sahipliği planları nedeniyle ya da bu şirketlere daha aşina oldukları için portföylerinde daha fazla yerel hisse senedine sahip olma eğiliminde olduklarını göstermiş.
Araştırmacılar daha sonra, 50.000 nüfuslu bir şehri ve çevresindeki kasabaları kapsayan bölgeler olan yaklaşık 300 metropolitan istatistiksel alanı inceleyerek, iki yıllık bir süre boyunca yerel hisse senedi fiyatlarındaki değişiklikleri ve her bölgedeki antidepresan reçetelerinin sayısını takip etmişler. Yerel hisse senedi fiyatları iki haftalık bir süre içinde yaklaşık yüzde 12,8 düştüğünde, antidepresan reçetelerinin ortalama yüzde 0,42 arttığını bulmuşlar.
Ball State Üniversitesi Miller İşletme Fakültesi’nde yardımcı doçent olan ve makalenin ortak yazarlarından Chang Liu, “Bulgularımız, borsa düştükçe daha fazla insanın stres ve endişe yaşadığını ve bunun da antidepresan reçetelerinde artışa yol açtığını gösteriyor” diyor. Analiz, işsizlik oranları veya mevsim gibi antidepresan kullanımını etkileyebilecek diğer faktörleri de kontrol etmiş.
Yaş grupları karşılaştırıldığında, yerel hisse senedi fiyatları düştüğünde 46 ila 55 yaş aralığındakilerin antidepresan reçetesi alma olasılığı en yüksek grup olduğu ortaya çıkmış. Ball State Üniversitesi’nde profesör olan ve çalışmanın yazarlarından Maoyong Fan, “Bu yaş grubundaki insanlar, emekliliğe daha uzak olan daha genç bir grup ile emekliliğe yaklaştıkları için daha az hisse senedi ve daha fazla tahvil sahibi oldukları varsayılan daha yaşlı gruba göre portföylerindeki değişikliklere karşı daha duyarlı olabilirler” diyor.
Yazarlar, hisse senedi fiyatlarının düştüğü dönemlerde psikoterapi talebini incelediklerinde de benzer bulgulara ulaşmışlar. Yerel hisse senedi fiyatları iki haftalık bir süre içinde yaklaşık yüzde 12,8 oranında düştüğünde, sigorta şirketlerine fatura edilen psikoterapi ziyaretlerinin sayısı yaklaşık yüzde 0,32 oranında artmış. Ayrıca yerel hisse senedi getirileri ile uykusuzluk, peptik ülser, karın ağrısı, madde bağımlılığı ve miyokard enfarktüsü gibi depresyonla ilişkili bazı hastalıklar arasında da bir korelasyon bulmuşlar. Ancak yazarlar, antibiyotik reçeteleri gibi diğer sigorta taleplerine baktıklarında, yerel hisse senedi fiyatlarındaki değişikliklerle hiçbir ilişki bulamamışlar.
Buna karşılık, hisse senetlerinin yükseldiği dönemlerde, yazarlar psikolojik müdahalelerde bir düşüş görmemişler. Örneğin, yerel hisse senedi fiyatlarındaki artış ile antidepresan reçetelerinin sayısı arasında istatistiksel bir ilişki bulamayan yazarlar, bunun mantıklı olduğuna inanıyor. Liu, “Bir hastaya antidepresan reçete edildiğinde, bir psikiyatristin antidepresan reçetelerini hemen durdurması pek olası değildir” diyor.
Liu’ya göre çalışmanın pratik bir sonucu da, yatırımcıların yatırım kararları vermeden önce, piyasa düşüşe geçtiğinde duygusal durumlarının farkında olmaları gerektiği. Yani hisseler çöktüğünde bunu kaldırıp kaldıramayacakları konusunda bir fikir sahibi olmaları şart.