Türkiye’de ilk kez bir tenor stadyum konseri verecek: Andrea Bocelli geliyor
Mercer’ın beş kıtada 450 şehri kapsayan araştırmasına göre dünyanın yaşam kalitesi en yüksek şehri yine Viyana oldu. Sıralamada Zürih ikinci, Auckland üçüncü sırada yer alırken İstanbul dört basamak düşerek sıralamaya 137’nci olarak girdi.
Firmaların değişen iş gücünün sağlık, varlık ve kariyer alanlarındaki ihtiyaçlarını yönetmeleri için çözümler sunan ve danışmanlık veren Mercer’ın expat çalışanları ve ailelerinin günlük yaşam pratikliklerini ölçümleyen “Yaşam Kalitesi Araştırması” sonuçlandı. Her yıl merakla beklenen araştırmanın sonuçlarına göre Viyana yaşam kalitesi en yüksek şehir unvanını korurken onu sırasıyla Zürih, Auckland ve Kopenhag takip ediyor. Cenevre beşinci sırada yer alarak İsviçre’nin üstün yaşam kalitesi sağlama konusundaki itibarına dikkat çekiyor. Üçü Almanya’da olmak üzere bu yıl ilk 10 şehirden 7’si Batı Avrupa’da. Araştırmaya göre İstanbul ise 137’nci sırada yer alıyor. İstanbul geçen yıl 122’nci sıradan 133’üncü sıraya gerilemişti.
450 şehri kapsayan araştırmaya göre Avrupa’da Viyana zengin tarihi, çarpıcı mimarisi ve canlı kültürel ortamıyla bilinen, en yüksek yaşam kalitesine sahip şehir olarak en üst sırada. Zürih ise siyasi istikrarı, temizliği ve mükemmel altyapısı nedeniyle genel sıralamada ikinci sırada kendine yer buluyor.
Araştırmada 10 milyondan fazla nüfusuyla dünyanın en büyük metropolleri arasında yer alan Paris 32’nci, New York City 40’ıncı ve Londra 45’inci sırada görülüyor. Her ne kadar yabancılar için imrenilen popüler yerler olsa da, bu büyüklükteki şehirler çoğu zaman bazı altyapı zorluklarıyla karşı karşıya kalıyor.
Araştırmada 8’inci sırada yer alan Vancouver Kuzey Amerika’nın sıralamanın en üst sırasındaki şehri. Sakinlerine açık havada vakit geçirmek için sunduğu imkanlarla (rekreasyon) kozmopolit yaşamın benzersiz bir karışımını sunarak yüksek kaliteli yaşam tarzına katkıda bulunuyor. Gelişmiş altyapısı, hoş iklimi ve harika hava kalitesiyle 37’nci sıradaki San Francisco ABD’de ilk sırada yer alıyor. 89’uncu sıradaki Montevideo ise Latin Amerika’daki şehirler arasında en üst sırada.
Ortadoğu’daki sıralamada ise Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yer alan Dubai 79’uncu, Abu Dabi ise 84’üncü sırada bulunuyor. Her iki şehir de modern altyapıları ve çeşitli gurbetçi topluluklarıyla ünlü. Onları yakından takip edip 88’inci sırada yer alan Port Louis ise Afrika’daki en iyi yaşam kalitesine sahip şehir.
Asya şehirleri arasında en yüksek sırada yüksek verimli altyapısı ile birlikte temiz ve güvenli bir ortam sunan 29’uncu sıradaki Singapur var. 3’üncü Auckland ise güçlü sağlık hizmetleri ve dinamik kültürel ortamı nedeniyle Pasifik bölgesindeki şehirler arasında en üst sırada yer alıyor.
450 şehri kapsayan ‘Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması’ 10 ayrı kategori arasında gruplanan 39 faktöre dayandırılarak analiz ediliyor. Dünyada bu alandaki en kapsamlı çalışmalardan biri olan araştırma çokuluslu şirketlerin ve diğer kuruluşların çalışanlarını başka ülkelerde görevlendirirken adil ücretlendirme yapmasını sağlamak amacıyla her yıl gerçekleştiriliyor.
İşverenlerin sürdürülebilirliğe olan ilgisine istinaden Mercer dünyanın en çevre dostu şehirlerini de değerlendiriyor. Hava kirliliğini azaltmaya, su mevcudiyetini ve içilebilirliğini iyileştirmeye yönelik etkili önlemler almak dahil yakın zamanda gerçekleştirilen bir dizi sürdürülebilirlik çabasını gerçekleştiren şehirler arasında Canberra, Oslo, Adelaide, Helsinki ve Ottawa üst sıralarda yer alıyor.
Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması’ndaki verilerin firmaların mobil işgücüne yönelik ücret ayarlamalarında ve politikalarında son derece önemli bir referans kaynağı işlevi gördüğünü söyleyen Mercer Türkiye ve Doğu Akdeniz Bölge CEO’su Dinçer Güleyin şöyle konuştu:
“Firmalar çalışanlarını bir ülkeden diğer bir ülkeye gönderirken ücret ayarlaması için çalışanın gideceği şehrin yaşam kalitesi endeksini göz önünde bulunduruyor. Çalışana verilmek üzere belirlenen ve ‘yaşam zorluğu ödeneği’ (hardship allowance) olarak adlandırılan ek ücret o şehrin yaşam kalitesindeki yerine göre belirleniyor. Bir şehrin yaşam kalitesi endeksinin düşük olması yaşam zorluğu ödeneğini yükseltirken bu durumun tersi geçerli olmuyor. Yani bir çalışan yaşam kalitesi endeksi yüksek olan bir şehre gönderildiğinde maaşında düşüş olmuyor. Mercer’ın verileri yüksek yaşam kalitesine sahip ülkelerin vatandaşlarına ve yurt dışında çalışan expat’lara mükemmel sağlık hizmetleri, eğitim, altyapı ve sosyal hizmetlerin yanı sıra uygun fiyatlı konutlara erişim sağladığını gösteriyor. Mevcut küresel görünüm jeopolitik çalkantılardan, doğal afetlerden ve diğer ekonomik zorluklardan etkileniyor; bunların hepsinin şehirlerin yetenek çekme ve elde tutma kabiliyeti üzerinde önemli etkisi var. Birçok çalışan önceliklerini yeniden gözden geçiriyor ve yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerde kendilerine ve ailelerine sağlanan yaşam kalitesini değerlendiriyor.”