Somali karasularını 10 yıl Türk Donanması koruyacak
Dünyada göç hareketleri artarken Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) zengin ülkelere yönelik yüksek göç akışının iş piyasalarının güçlenmesine ve büyümenin desteklenmesine yardımcı olduğunu öne sürdü.
Sadece 2022 yılında Türkiye’nin de aralarında olduğu 38 üyeli OECD ülkesine 6,1 milyon kalıcı göçmenin taşınırken Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD), zengin ülkelere yönelik yüksek göç akışının iş piyasalarının güçlenmesine ve büyümenin desteklenmesine yardımcı olduğunu öne sürdü. Güçlü işgücü rakamlarının ABD ve diğer ekonomilerdeki büyüme tablosunun bir parçası olduğunu belirten OECD Başekonomisti Clare Lombardelli, ‘olağanüstü’ göç oranlarının büyümeyi desteklemede rol oynadığını söyledi.
OECD Başekonomisti Lombardelli, dünyadaki ekonomik görünümü değerlendirdiği açıklamasında göçün ücret artışının hızını nasıl etkilediğinin belirsiz olduğunu söyledi. OECD ekim ayında yaptığı açıklamada insani krizler ve işgücü kıtlığının göçü tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkardığını, 2022 yılında 38 üye ülkeye 6,1 milyon kalıcı göçmenin taşındığını ve 2023 yılında sınır ötesi hareketin daha da artmış olabileceğini belirtmişti.
Lombardelli “Ekonomilerde göçün olumlu bir rolü vardır. Göçün üretkenliğe, bilgi ve fikir aktarımına ve işgücü hareketliliğine yardımcı olduğu açık. Tüm bunlar son derece memnuniyet verici ve uzun vadede demografik sorunla nasıl başa çıkacağımızın bir parçası olacak” dedi.
Öte yandan bazı ekonomistler de ABD’deki büyümenin son aylarda beklenenden çok daha güçlü olmasının bir nedeninin ABD’ye göçteki artış olduğuna inanıyor.
OECD Başekonomisti Clare Lombardelli Türkiye’de enflasyonun yüksek olduğunu ancak düşmesini beklediklerini belirterek “Politika faizinde mevcut yüzde 50 seviyesinin makul olduğunu düşündüğümüz için, politikanın en azından önümüzdeki yıla kadar sıkı kalacağını öngörüyoruz” dedi. Lombardelli OECD’nin bugün yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu ile Türkiye ve dünya ekonomisindeki gelişmelere ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Türkiye’de yaklaşık son bir yıldır para ve maliye politikasında yapılan değişikliklerin memnuniyet verici olduğunu dile getiren Lombardelli “Sıkı para ve maliye politikası, enflasyon gibi büyük bir sorun karşısında ekonominin en ihtiyacı olan adım. Türkiye’de enflasyon hala yüksek ancak düşmesini bekliyoruz. Şu an Türkiye’de politika faizi yüzde 50 ve bu seviyenin yılın geri kalanında ve muhtemelen 2025’in ikinci çeyreğine kadar korunması gerekeceğini öngörüyoruz. Ondan sonra gevşeme görebiliriz ancak bu büyük ölçüde enflasyonun seyrine bağlı. Enflasyon beklentilerinin iyi bir şekilde çıpalandığından emin olmak için bu sıkı para politikasına ihtiyaç var” diye konuştu.
Lombardelli Türkiye ekonomisinin 2023’te yüzde 4,5 büyüdüğü bilgisini paylaşarak bu yıl yüzde 3,4 ve 2025’te yüzde 3,2 büyüme beklediklerini söyledi. Bu kapsamda sıkılaştırıcı adımlar nedeniyle ekonomide bir miktar yavaşlama görüleceğini ifade eden Lombardelli şu değerlendirmede bulundu: “Deprem bölgesindeki yeniden yapılanma ihtiyacına bağlı olarak önemli ölçüde yatırım var. Bunun da talebi artırdığı açık. Ayrıca, küresel ekonomi canlandıkça, Türkiye’nin ihracatının da artmasını bekliyoruz. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisine ilişkin iyimser olmak için nedenlerimiz var ancak enflasyonu düşürmek için sıkı politika duruşunun devam etmesi gerekecek. Biz politikada gevşeme beklemiyoruz. Politika faizinde mevcut yüzde 50 seviyesinin makul olduğunu düşündüğümüz için, politikanın en azından önümüzdeki yıla kadar sıkı kalacağını öngörüyoruz.”
Lombardelli para ve maliye politikasındaki sıkılaşma adımlarının ekonomiye yansımasının zaman aldığına dikkati çekerek, Türkiye’de de enflasyonun düşmesinin zaman alacağını belirtti. Enflasyonun düşmesi halinde para politikasında bir miktar gevşeme görülebileceğini belirten Lombardelli, “Ancak öngörülebilir gelecekte, bu sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve ilave sıkılaşma gerekip gerekmediğinin takip edilmesi önemli” dedi.
Dünyada merkez bankalarının politika faizindeki artışına bağlı olarak enflasyonun beklenenden hızlı gerilediğini aktaran Lombardelli, buna rağmen jeopolitik risklerin enflasyona ilişkin riskler oluşturabileceğini söyledi. Lombardelli buna rağmen küresel ekonomide bu yıla ilişkin büyüme öngörülerini yüzde 3,1’e yükselttikleri bilgisini verdi. Bazı ülkelerde tüketici talebinin güçlü olduğunu ve iş gücü piyasalarının da beklenenden daha iyi performans sergilediğini dile getiren Lombardelli, “Özellikle ABD ve Hindistan başta olmak üzere bazı ülkelerde büyüme öngörülerimizi yükselttik” diye konuştu.
Lombardelli geçen yıl yüzde 2,5 büyüyen ABD ekonomisinde bu yıl yüzde 2,6 ve 2025’te yüzde 1,8 büyüme öngördüklerini, 2023’te yüzde 7,8 büyüyen Hindistan ekonomisinde ise bu oranın bu yıl ve 2025’te yüzde 6,6 olmasını beklediklerini anlattı.
Euro Bölgesi’nin ise 2023’te oldukça zorlu bir yıl geçirdiğinin altını çizen Lombardelli “Euro Bölgesi’nde Almanya dahil birçok ekonomi resesyona girdi. İleriye dönük baktığımızda, riskler tabii ki mevcut ancak herhangi bir Avrupa ekonomisinde resesyon öngörmüyoruz. Bu yıl Euro Bölgesi’nde büyümenin yüzde 0,7 olacağını hesaplıyoruz. Geçen yılki büyüme ve 2024 öngörümüzü düşündüğümüzde, Avrupa ülkeleri ve ABD ekonomisi arasında büyük bir fark var. Bu farkın 2025’te biraz daha daraldığını göreceğiz. Euro Bölgesi için 2025’te yüzde 1,5 ve ABD ekonomisi için yüzde 1,8 büyüme bekliyoruz” diye konuştu.
Merkez bankalarının faiz indirimine ilişkin beklentilerini de aktaran Lombardelli bazı gelişmekte olan ekonomilerde faiz indiriminin görüldüğünü ancak gelişmiş ekonomilerde merkez bankalarının bu yılın ikinci yarısından sonra faiz indirimine başlayacağını öngördüklerini belirtti. Lombardelli ülkelerin kendi koşullarına göre faiz indirimi zamanlamasının değişeceğini ifade ederek şöyle devam etti:
“Avrupa’da faiz indiriminin ABD’den daha erken başlayacağını düşünüyoruz ki bu da söz konusu ekonomilerin göreceli gücünü yansıtıyor. Avrupa’da faiz indiriminin yılın üçüncü çeyreğinde başlamasını bekliyoruz ancak gelecek verilere bağlı olarak bu biraz daha erkene çekilebilir. Yılın üçüncü ve son çeyreğinde olmak üzere iki kez faiz indirimi olabilir ancak Avrupa Merkez Bankası’ndan daha hızlı adım da görebiliriz. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) ise faiz indirimine yılın üçüncü çeyreğinde veya sonrasında gitmesini bekliyoruz. Fed’den bu yıl iki kez faiz indirimi öngörüyoruz. Kanada Merkez Bankası da üçüncü çeyrekte faizi düşürmesini beklediğimiz bankalardan. Ancak tüm bu gelişmeler gelecek enflasyon verilerine bağlı.”