Devlet, Ecevit’in bağışladığı Medine’deki 110 dönüm araziyi unuttu

Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’e büyük dedesinden Medine'de 110 dönüm arazi kaldı.Suudi Arabistan'ın el koyduğu arazi için Ecevit dava açtı ve kazandı, sonra da araziyi Türk hacılar için devlete bağışladı. Ama arazi bunca yıldır hala geri alınmadı

Gündem 13 Ağustos 2024
Bu haber 4 ay önce yayınlandı

Osmanlı döneminde Suudi Arabistan’da görev yapan Mekke Şeyhülislamı Hacı Emin Paşa, uzun siyasi kariyerinde Türkiye tarihine geçmiş önemli bir siyasetçi olan eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in anne tarafından büyük dedesiydi.

Mekke’de görev yaptığı sürede beş vakıf, iki medrese ve çok sayıda kütüphaneden oluşan büyük bir külliye kuran Hacı Emin Paşa’nın koruması altındaki bölge, Mescid-i Nebevi bölgesinde yani Medine’de Hazreti Muhammed’in türbesinin ve İslamın ilk camisinin de bulunduğu yerin çok yakınında 110 dönümlük bir arazi ile taşınmazlardan oluşuyordu. Bu araziye bugün değer biçmek çok zor.

Suudi Arabistan devleti bu mirası tanımadı, araziye ve üzerindeki taşınmazlara el koydu. Bunun üzerine Hacı Emin Paşa’nın varislerinden biri olarak Bülent Ecevit, 1992 yılında Suudi Arabistan’ın bu el koyma kararına karşı dava açtı. Dava 13 yıl sonra 2005’te kazanıldı. Bu arada Ecevit araziyi ve üzerindeki taşınmazları Türk hacıların hizmetine sunulmak üzere devlete bağışlamıştı. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı araziyi geri almak veya arazi karşılığı bir tazminat almak için herhangi bir adım atmadı. Arazi adeta unutuldu gitti.

Bu arada Suudi Arabistan, Ecevit’e miras kalan ve Türkiye Cumhuriyetine bağışlanan arazinin de içinde bulunduğu Mescidi Nebevi çevresindeki geniş alanda muazzam inşaat projeleri gerçekleştirdi, bölgeye ‘lüks hacılar’ için oteller, devre mülk binalar, alışveriş merkezleri inşa edildi. Mescidi Nebevi’nin alanı da epey genişletildi.

Aslında Mescidi Nebevi’de en büyük onarımlar ve düzeltme-genişletme çalışmaları Osmanlı döneminde yapılmış, mescid son olarak Sultan Abdülhamid döneminde oldukça kapsamlı bir inşaattan geçirilmişti.

Meclis gündemine taşındı

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre konuyu TBMM gündemine getiren CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç “Ecevit’in devlete bağışladığı 110 dönümlük arazi ve külliyenin akıbeti nedir” diye sordu.

Aşkın Genç şunları kaydetti:

“Mirasın devlete intikali ve taşınmazlardan doğan hakların kullanımı konusunda bugüne kadar somut bir gelişme olmadı. Suudi yönetimi istimlak ettiği arsaların bedeli de dahil olmak üzere, taahhüt ettiği ödemeleri yapmamıştır. Avukat Lale Beşe bunun nedeninin Suudi Arabistan Kralı’nın İstanbul’dan satın aldığı Sevda Tepesi’ne imar izni verilmemesi olduğunu belirtmiştir.”

Bülent Ecevit kimdir?

Siyasi yaşamında beş kez başbakanlık görevinde bulunan Bülent Ecevit 1925’te İstanbul’da doğdu.

Babası 1943-1950 yılları arasında Kastamonu Milletvekilliği yapan Prof. Dr. Fahri Ecevit, annesi ressam Nazlı Ecevit olan Bülent Ecevit Robert Kolejinden arkadaşı Rahşan Aral ile 1946’da evlendi.

Ankara’da 1944’te Basın-Yayın Genel Müdürlüğüne İngilizce çevirmeni olarak giren Ecevit 1946’dan 1950’ye kadar Londra’da Türk Basın Ataşeliğinde görev yaptı.

1950-1960 arasında Ulus gazetesinde, Ulus’un kapatıldığı yıllarda ise Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerinde yazar ve yazı işleri müdürü olarak çalışan Ecevit, 1954 sonu ile 1955 başlarında ABD Kuzey Carolina’da yayınlanan Winston-Salem gazetesinde konuk gazeteci olarak görev yaptı. 1965’te Milliyet gazetesinde günlük yazılar yazmaya başlayan Bülent Ecevit, 1972’de aylık Özgür İnsan, 1981’de haftalık Arayış, 1988’de aylık Güvercin dergilerini çıkarttı.

Ulus gazetesinde politikaya ilgi duymaya başlayan Bülent Ecevit’in siyasete adım atması ise 1954’te oldu. Ecevit, o yıl CHP’nin Çankaya Ocağı’na kaydolarak yarım asır sürecek siyasi yaşamına ilk adımı attı.

Ecevit, 1957-1980 arasında önce Ankara, sonra Zonguldak’tan CHP milletvekili oldu. Ecevit, 1960-1961’de Kurucu Meclis üyeliği yaptı. 1961-1965 arasında İsmet İnönü tarafından kurulan hükümetlerde Çalışma Bakanı görevinde bulunan Ecevit, bu dönemde toplu sözleşme ve grev haklarının yasalaşması, sendikal özgürlüğün sağlanması ve sosyal güvenlik konularında önemli kararlara imza attı.

CHP’nin en üst organı olan Parti Meclisine 1959’da giren Ecevit, 1966’da CHP’de başlayan “Demokratik Sol Hareket”le birlikte Genel Sekreterliğe seçildi. 1971’de ise partisinin askeri yönetimce oluşturulan hükümete katkıda bulunmasına karşı çıkarak bu görevinden ayrıldı. Ecevit, istifa ettikten sonraki dönemde CHP’nin “değişmez” genel başkanı gibi görülen İsmet İnönü’ye karşı çalışma yürüttü.

CHP’nin 1972’de yapılan 5. Olağanüstü Kurultayı’nda Parti Meclisi, İnönü’ye rağmen Ecevit’in yanında yer aldı. Bunun üzerine İsmet İnönü, 33 yıldır yürüttüğü CHP Genel Başkanlığı görevinden istifa etti. Ecevit, 14 Mayıs 1972’de toplanan “Genel Başkanlık Seçimi Özel Kurultayı”nda CHP’nin yeni Genel Başkanı oldu.

1973 seçimlerinde en çok oyu aldığı halde hükümet kuramayan Ecevit 1974 yılının çok tartışılan CHP-MSP koalisyonunun başbakanı oldu.

Ecevit CHP’nin 1973’teki seçim kampanyası sırasında Kars’ın Susuz ilçesinde çiftçilik yapan Şahzade Şahin’in evine misafir oldu. Şahin’in burada Ecevit’e söylediği “Bizi bu dar günlerden kurtar Karaoğlan” sözü ertesi gün gazetelere yansıdı ve bu tarihten sonra Ecevit “Karaoğlan” olarak anılmaya başlandı.

CHP Genel Sekreteriyken “sosyal demokrasi” kavramı yerine “demokratik sol” kavramını kullanmaya başlayan Ecevit, 1974’te toplanan 22. CHP Kurultayı’nda “Cumhuriyet Halk Partisi demokratik sol bir partidir” ifadesini parti tüzüğüne koydurdu.

Kıbrıs Barış Harekatı

Bülent Ecevit’in Başbakanlığını yaptığı hükümet, 20 Temmuz 1974’te “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirerek adaya barış getirdi.

Ecevit’in başında bulunduğu hükümet harekat sonrası Türkiye’ye uygulanan ambargolara karşı direnişiyle de akıllarda yer etti. CHP-MSP hükümeti haşhaş ekimi yasağını, yasa dışı kullanımı önleyici tedbirler alarak kaldı­rdı. Bu dönemde Türkiye’nin Ege’deki hakları gündeme getirildi.

Bülent Ecevit, 1977’de bir azınlık hükümeti kurdu fakat güvenoyu alamadı.

Partisinin TBMM’de çoğunluğu bulunmamasına rağmen 1978’de bazı bağımsız üyelerin ve küçük partilerin katkısıyla hükümet kuran Ecevit’in Başbakanlığı 21 ay sürdü.

Bülent Ecevit, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, askeri yönetime kar­şı çıkışları nedeniyle üç kez hapse mahkum edildi.

Siyasal haklarından yoksun bırakıldığı yıllar boyunca da siyasi çalışmalarını sürdürdüğü için hakkında 130 dava açıldı.

Bülent Ecevit’in siyasal haklarından yoksun bırakıldığı dönemde eşi Rahşan Ecevit’in kuruculuğunu yaptığı Demokratik Sol Parti (DSP) kuruldu. 1987’deki halk oylamasıyla siyasi yasağı kaldırılan Bülent Ecevit, DSP Genel Başkanlığına seçildi. Kısa bir süre sonra yapılan genel seçimlerde partisi iyi sonuç alamayınca Ecevit bu görevden ayrıldı.

Ecevit, 1989 yılında yapılan olağanüstü kurultayda yeniden DSP Genel Başkanı seçildi ve 1991 seçimlerinde Zonguldak’tan milletvekili oldu.

Bu seçimler sonucunda Süleyman Demirel liderliğindeki Doğru Yol Partisi ve Erdal İnönü’nün lideri olduğu Sosyal Demokrat Halkçı Parti koalisyon hükümeti kurdu. Bu hükümet, Adalet Partisi (AP) ve CHP’yi siyaset sahnesine tekrar soktu. AP kendisini feshettiyse de CHP, Deniz Baykal’ın girişimleriyle yoluna devam etti. CHP ve DSP’yi birleştirme girişimleri, Ecevit’in Baykal’dan farklı siyasi tarzı nedeniyle başarıya ulaşmadı.

DSP, 1994 seçimlerinden sonra solun en büyük partisi konumuna geldi. Ecevit, DTP ve ANAP ile kurulan hükümette Başbakan Yardımcısı, daha sonraki DSP-DYP-ANAP azınlık hükümetinde de Başbakan oldu.

Ecevit’in, 11 Ocak 1999-28 Mayıs 1999 tarihleri arasında Başbakanlık yaptığı 56. Hükümet döneminde terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirildi.

Bülent Ecevit, 1999 seçimleri sonrasında DSP’nin MHP ve ANAP ile koalisyonu sonucu kurulan 57. Hükümetin Başbakanlığını yürüttü. Partisi 2002’deki erken seçimlerde barajı aşamayan Bülent Ecevit, 2004 yılında yapılan DSP 6. Olağan Kurultayı ile aktif siyaseti bıraktı.

Ecevit, 18 Mayıs 2006’da geçirdiği beyin kanamasının ardından tedavi altına alındı. Yaklaşık 6 ay boyunca tedavi gördü, yoğun bakımda kaldı. Bülent Ecevit, 5 Kasım 2006’da 81 yaşında solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.

Ecevit’in cenazesi, 11 Kasım 2006’da Devlet Mezarlığı’na defnedildi.

Siyasi kimliğinin yanı sıra şair ve yazar kimliği ile de tanınan Ecevit şiir ve siyaset üzerine çok sayıda kitap yazdı.

Ecevit’in büyük bir kısmını Rahşan Ecevit’e yazdığı bilinen şiirlerinden oluşan “El ele büyüttük sevgiyi” hafızalarda en çok yer eden eseri oldu.

Kılıçdaroğlu mitingine gittiği için tehdit edilen Milli Görüşçü: Ecevit-Erbakan koalisyonunda da yeşil komünist ilan edildimKılıçdaroğlu mitingine gittiği için tehdit edilen Milli Görüşçü: Ecevit-Erbakan koalisyonunda da yeşil komünist ilan edildim

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.