Antalya’da 3,5 ton sahte zeytinyağı ele geçirildi
Alacağını isteyen işçiye üç ay boyunca yapılan işkenceyle ilgili iddianamenin ayrıntıları ortaya çıktı. Dosyada işkencelerin fotoğraf ve videoları da yer aldı.
Antalya’nın Aksu ilçesindeki Antepli Ahmet Usta tamirhanesinde işçi olarak çalışan 22 yaşındaki Vedat Kurt’un maaş anlaşmazlığı nedeniyle yaşadığı işkencenin ayrıntıları ortaya çıktı. İşletmenin ortaklarından üç ay işkence gördüğü gerekçesiyle dava açan Kurt’un yaşadıkları iddianameye yansıdı.
3 Şubat 2020’de 400 lira haftalıkla işe başladığı otobüs bakım servisinde bir yıla yakın çalıştıktan sonra maaş alacağını isteyen Vedat Kurt ödeme yapılmayınca tamirhanede bulduğu paranın yaklaşık 15 bin lirasını İstanbul’a gitti. Urfa’daki ailesinin aldığı tehditler nedeniyle parayı geri vermek üzere tamirhaneye dönen Kurt işyerinin ortakları A.T., O.T., S.T. ve A.A. tarafından alıkondu. Kurt’un üç ay boyunca maruz kaldığı işkencelerin fotoğraf ve videoları, savcılık incelemesi sırasında şüphelilerin elektronik cihazlarında bulunarak iddianameye eklendi.
Vedat Kurt’a iş yerinin deposunda yapılan işkenceler gözaltına alınanların Antalya Emniyet Müdürlüğü’ndeki çapraz sorgusunda ortaya çıktı. Ortaklardan A.A. işkence iddialarını kabul etti. Elleri ayakları bağlı aç ve susuz bırakılan, dişleri kerpetenle çekilen, vücuduna elektrik verilen, sopayla dövülen, hamam böceği yedirilen Kurt’a işkenceyi tek başına yapmadığını, diğer üç ortağın da kendisiyle birlikte orada olduğunu söyleyen A.A. video ve fotoğraflarla kayıt aldıkları işkenceyi kimlerin nasıl yaptığını anlattı.
Savcılık talebiyle şüphelilerin telefon ve bilgisayarları incelendikten sonra hazırlanan iddianamede şu ifadeler yer aldı:
Vedat Kurt’un sunduğu fotoğraflar ve şüphelilerden S.T.’nin telefonunda çıkan darp görüntülerine ait fotoğrafların uyuşması dikkate alındığında, Kurt’un 13 ve 14 Ekim 2020’de gece saatlerinde kalın ip ve sopayla darp edildiği sabittir. S.T. ve A.A.’nın savunmalarından da anlaşılacağı üzere bu darp eylemini gerçekleştirdikleri, diğer şüpheliler O.T. ve A.T.’nin olay yerinde olmadığına ilişkin savunmaların suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ve itibar edilmediği, dolayısıyla 4 şüphelinin de darp eylemine iştirak ettikleri tespit edilmiştir. A.A.’nın sıcağı sıcağına kollukta alınan savunması, tanık J.R.’nin beyanı ve olay gününe ait baz bilgilerini gösteren HTS kayıtları da bu tespiti desteklemektedir.
Gazete Duvar’dan Ceren Deniz’in haberine göre S.T. ve A.A.’nın kısa süre tutuklu yargılandıktan sonra serbest kaldığı davanın 5 hazirandaki son duruşmasında işkence görüntüleri ve mağdur işçinin can güvenliği talebine rağmen tutuksuz yargılama devam etti.
Vedat Kurt ve haziran ayında avukatlığını üstlenen Yusuf Önkol duruşmaya katılarak işkence suçuyla yargılanan kişilerin tutuklanması talebinde bulundu. Kurt’un kendisini ifade edememesinin sebebinin yaşadığı psikolojik şiddet travması olduğunu belirten avukat Önkol “Yaşadığı normal bir insanın başına gelebilecek bir olay değil. İşkence ve travmanın etkisi üzerinden uzun yıllar kalkmayacaktır” diyerek yeniden Adli Tıp Kurumu raporu istedi.
Avukatın taleplerinin reddedilmesi karar metninde şöyle yer aldı:
Bu aşamada katılan vekilin sanıkların tutuklanmasına ilişkin talebinin ‘ölçülü’ olamayacağı anlaşılarak oy birliğiyle reddedildi. Adli Tıp Kurumu’nun mahkemeye cevap yazısındaki hususların yerine getirilmesi ve bu konuda yazılan yazıya cevap vermeyen Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’ne yeniden yazı yazılmasına ve yargılamanın 16 Ekim’e ertelenmesine karar verildi.
2020 yılında işe başladığı tamirhanede yaşadıklarından sonra kaçıp gittiği Suruç’ta üç defa karakola başvuran, sonuç alamayınca Antalya Adliyesi’ne şikayet dilekçesi veren Vedat Kurt’un avukatı Yusuf Önkol ağır aksak işleyen hukuk düzeninde Urfa’dan Antalya’ya üç yıl süren hukuk mücadelesini anlattı. Tamirhanedeki dört ortağın silah satışı, evrakta sahtecilik, vergi usulsüzlüğü, naylon fatura gibi çeşitli yasa dışı işler yaptığını ileri süren Önkol “Vedat Kurt, ofisimize gelip yaşadıklarını anlattığında abartıyor diye düşündük ama vekaletname çıkarıp dosyaya baktığımızda olayın çok daha vahim olduğunu anlayıp dehşete düştük. Duruşmaya katılma kararı aldık. Bu adamlar birer suç makinesi ve öyle kırsalda falan değil, Antalya gibi bir şehrin orta yerinde mafya düzeni kurmuşlar. Canları istediği zaman insanları kesip biçmişler” dedi.
Tutuksuz yargılanan sanıkların Vedat Kurt’u tehdit etmeye devam ettiğini söyleyen Önkol “Müvekkilim hem korktuğundan hem de maddi yetersizliklerden hakkını arayamamış ama ortada çok büyük bir insanlık suçu var. Acı çekmesini sağlamak için türlü yöntemler uygulanmış. Tüm bu işkence ve insanlık dışı muameleler bir defa yapılmış değil, üç ay boyunca iyileştikçe işkenceler devam etmiş. Bu şahısların ilk vukuatı da değil. Daha önce de işkence yaptıklarına ilişkin bilgiler dava dosyasında var. Evrakta sahtecilik var, silah işleri var, tehdit, şantaj, alı koyma, adam yaralama, ne ararsan var. Vedat Kurt’un bahsettiği görüntü ve içerikler aslında eksik, daha da vahim ve korkunç durumlar söz konusu. Bu şahıslar, ‘ibreti alem olsun’ diyerek kayda aldıkları işkence görüntüleriyle çevrelerine gözdağı veriyorlar. İnsanlık suçu işleyip ellerini kollarını sallayarak gezmeye devam ediyorlar” diye konuştu.
Önkol sözlerine şöyle devam etti: “Dosyanın neden sürüncemede kaldığını sorduğumuzda Vedat Kurt parasının olmadığını, avukat tutamadığını beyan etmişti. Ancak ortada resmi mercilere yansımış çok büyük suçlar var. Türk Ceza Kanunu’nun 109, 149, 86 ve 87’nci maddelerinin ilgili bentlerine göre suçluların 14 yıldan 28 yıla kadar yargılanmaları gerekiyor. Suruç Karakolu’na, Antalya Adliyesi’ne verilmiş ifadeler var. Tam ihmaller zinciri yaşanmış. Şükür ki savcı çok detaylı bir iddianame hazırlamış. Duruşmaya bizzat gelip takip ettik. Vedat Kurt duruşmada söz alıp yaşadıklarını anlatmak istedi. Kendisine sadece şikayetçi olup olmadığı soruldu. Bütün tehditlere rağmen can tehlikesini göze alarak kilometrelerce yol kat edip katıldığı duruşmada sadece ‘Şikayetçiyim’ diyebildi. Bu kadar ağır işkenceler varken sanıkların neden dışarda olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Olayın siyasi uzantılarının olabileceğini düşünmeye başladık.”
İşletme ortakları A.T., O.T., S.T. ve A.A. ile aralarındaki husumetin maaşını alamamasıyla başladığını söyleyen Vedat Kurt yaşadıklarını şöyle anlattı: “2020’de Antepli Ahmet Usta atölyesinde işe başladım, bir yıla yakın çalıştım. Atölyenin hemen yanında kulübe gibi bir yer vardı, orada kalıyordum. O süre içeride 65-70 bin lira alacağım birikti, kimseye düzenli para ödemiyorlardı. Ben de birkaç kez paramı istedim. Alamayınca gidip atölyede paraların toplandığı yerden 15 bin lira aldım ve oradan çıkıp ailemin yanına gittim. Peşime düştüler, ailemi arayıp tehdit ettiler. Parayı geri götürmezsem ailemi öldüreceklerini söylediler. Ben de korktum, parayı geri götürdüm.”
Yaşadığı kâbusun parayı vermek için atölyeye yeniden girdiği o andan itibaren başladığını anlatan Kurt “Atölyede beni alıkoydular, ‘Bizden para alanın başına ne gelir cümle aleme gösterelim’ deyip bana aylarca işkence yaptılar. İşkence yaparken beni öldüreceklerini, cesedimi kezzap döküp yakacaklarını, Daha sonra işkence yapmayı kesip, beni ağır yaralarımla iyileşmeye bıraktılar. O sürede önce aç susuz bıraktılar, sonra tehditle çalıştırdılar. O sürede delil bulmaya çalıştım. Bir gün ortaklardan biri olan A.T.’nin telefonunda bir işkence fotoğrafı bulup WhatsApp üzerinden kendi telefonuma gönderdim. 2021’de delili aldıktan sonra memleketim Suruç’a gittim. Orada üç kez karakola gidip şikayetçi oldum. Her seferinde bekledim ses çıkmadı. Sonra bir avukata vekalet vererek Antalya Adliyesi’ne şikayet ettim” dedi.
Kendisi gibi 20’li yaşlarda başka bir gence daha bir dönem işkence edildiğini ileri süren Kurt “O çocuğu da tanınmaz hale getirdiler. Karnına tornavida batırdılar. Sebebi de o kadar basit ki. Ortaklardan birinin küçük çocuğuyla şakalaşırken kolunu hafifçe ısırmış. Çocuk da ‘acıdı’ deyip ağlar gibi olmuş. Sırf bu yüzden görmediği işkence kalmadı. Onu da benim gibi otobüs bakım servisinin olduğu yerdeki depoya aldılar. ‘Çocuğu nasıl ısırırsın’ diye her gün dövüyorlardı. Aynı şekilde bana da hakkım olan birikmiş maaşımın bir kısmını onlardan izinsiz aldım diye hırsız dediler. ‘Bizden para çalanın başına ne geliyor görün’ diye video çektiler. Bu bakım servisi Antalya’nın in cin top oynayan bir yerinde değil. Şehir merkezine yakın bir noktada, Aksu’da gayet merkezi bir yerde ve bu insanlar yıllardır polise yakalanmadan mafya yöntemleriyle insanlara zulmetmeye ve önlerine geleni alenen tehdit etmeye devam ediyorlar” diye konuştu.
2022’de açılan davanın aradan geçen iki yılda sürüncemede kaldığını ve hukuki yollarla hak arayışında bir sonuç elde edemediğini belirten Kurt geçen ay Urfa’daki bir avukatlık bürosuna giderek şimdiki avukatı Yusuf Önkol’a yaşadıklarımı anlattığını söyledi.
Kurt sözlerine şöyle devam etti:
Duruşmada sadece şikayetçi olup olmadığım soruldu. ‘Şikayetçiyim’ dedim. Bana ve başkalarına işkence yapanlar tutuksuz yargılanıyor ve beni arayıp tehdit etmeye devam ediyorlar. Daha dün onlardan bir tehdit telefonu aldım. Adaletin işlediğine dair umudumu yitirince yaşadığım olayları sosyal medyadan duyurmaya karar verdim. Bana aylarca işkence eden ve hala sık sık telefonla arayıp tehdit edenlerin tutuklanmasını, adaletin yerini bulmasını istiyorum.