Adalet Bakanı savcıyı aramış: Kelepçeyi çıkartın
İzmir Selçuk'ta devrilen bir elektrik sobasından çıkan yangında minicik beş çocuk öldü. Çocukların babası cezaevinde, annesi ekmek peşindeydi. Peki Aile Bakanlığı barakada yaşayan çocuklara neden yardım etmiyordu? Büyük bir dram.
Türkiye’de yoksulluğun boyutlarını ancak bir büyük olay olup bu yoksulluk gözümüze sokulduğunda fark ediyoruz. İşte son olay, pek şok bakımdan çarpıcı. En önce 5 minik çocuk öldü. Daha ne olsun.
Ama o ölümlerin arkasındaki manzara daha da çarpıcı: Hepsi de aslında gündelik olarak bakıma muhtaç, en büyükleri 5 yaşındaki çocuklara tek başına bir kadın, anneleri bakmaya çalışıyordu. Çünkü babaları hapisteydi ve anne çocuklarının karnını doyurmak için gece gündüz çalışmak zorundaydı. Hurdacılık yapıyordu, öyle kolay bir iş de değil. Yani o minicik çocukları sık sık evde bir başlarına bırakmak zorunda kalıyordu.
Ya yaşadıkları yer? Bir evde değil derme çatma bir barakada yaşıyorlardı. Daha doğrusu buraya sığınmışlardı. Barakayı da öyle dört duvarı olan bir yer saymayın; bazı yerleri naylonlarla kapatılmıştı. Derme çatma bir yerdi. İçini, bir uyduruk elektrik sobasıyla ısıtıyorlardı. Nitekim yangın o sobanın devrilmesiyle çıktı. 5 çocuk birden öldü.
Türkiye dün İzmir’in Selçuk ilçesinde tek katlı bir evde elektrik sobasının devrilmesiyle çıkan yangında ölen 5 kardeşe üzüldü, alevlerin ortaya çıkardığı acı tablo tüm ülkenin yüreğini yaktı. Bir yaşındaki Aras Bulut Akcan, iki yaşındaki Masal Işık Akcan, üç yaşındaki Aslan Miraç Akcan, dört yaşındaki Funda Peri Akcan ve beş yaşındaki Fadime Nefes Akcan evde mahsur kaldı ve itfaiye ekipleri içeri girdiğinde üç çocuğu zehirlenerek hayatını kaybetmiş, ikisini de ağır yaralı halde buldu; onlar da hastanede yaşama veda etti.
Peki bu çocukların anne-babası neredeydi? Neden evde yalnızdılar?
Anne Melisa Akcan 27 yaşındaydı. Bir emekli felsefe öğretmeninin kızıydı, kendi isteğiyle Hakan Akcan’la evlenmişti. Hakan Akcan hurdacılık yaparak geçimini sağlıyordu, maddi durumları iyi değildi. Çiftin beş çocuğu olmuştu, ama Hakan Akcan hırsızlık suçlamasıyla tutuklanmıştı, onun mesleğini eşi Melisa sürdürüyordu.
Yangının çıktığı gün de topladığı hurdaların parasını almak için saat 18.45’te evden çıkmıştı Melisa. Sadece 20 dakika sonra eve dönmüş, dumanlarla karşılaşmıştı. Çığlıklarla yardım istedi çevresinden. Komşusu Soner Şahin o sırada işten yeni gelmişti. Tek duyduğu Melisa’nın “Esma Teyze koş, çocuklarım öldü” feryadıydı ve hava karanlık olduğu için ne olduğunu anlamaya çalıştı. Çünkü evlerinin yakınında aydınlatma yoktu. Hemen yangının olduğu yere yöneldiler, anlatımına göre Melisa eve girmiş çocuklarını çıkarıyordu. Yardım ettiler, ama çocukların öldüğünü anlamışlardı.
“Bilsek biz bakardık çocuklara” diye hayıflanan Soner Şahin evden çıkamamalarını da şöyle anlatıyor:
“Anneleri kapıyı çekip kolu çıkartarak ayrılıyormuş çocukların yanından. Daha bir ay önce de evin yan tarafında kullanmadıkları bir kısmında yangın çıkmıştı. İçeride bir köpekle ve beş de yavrusu vardı. Onlar da yanarak öldü.”
Cumhuriyet Mahallesi muhtarı Ahmet Çokyaman, anne Melisa Akcan ve 5 çocuğunun yaklaşık altı yıldır aynı evde yaşadığını anlatıyor. Onun da bildiği karı-kocanın geçimini hurdacılıkla sağladığı.
Aslında karı koca Akcan’lar yardım için her yere başvurmuşlardı, üstelik mahalleli de yardımcı oluyordu. Ancak evleri sanayi bölgesinde olduğu için çok komşu da yoktu. Muhtarlığın tek yardımı büyükşehir belediyesinin verdiği sütleri ulaştırmaktı onlara.
Peki ya devlet, mesela Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına başvurmuş muydu aile? Evet başvurmuştu.
Bakanlık, anne Melisa’ya ‘Çocuklarını Sevgi Evleri’ne ver, orada bakılsınlar, burası uygun değil’ demişti. Ama Melisa bunu kabul etmemişti, çocuklarından ayrılmak istemiyordu. Bakanlık aileye yoksulluk desteği olarak para veriyordu.
Dün bu olay ortaya çıkınca Aile Bakanlığı özellikle sosyal medyada ağır biçimde eleştirildi. Bunun üzerine bakanlıktan bir açıklama yapıldı. Açıklamada şunlar sıralanıyor:
-Akcan Ailesi Bakanlık tarafından Sosyal Ekonomik Destek Hizmeti ile desteklenmektedir
-Düzenli desteklerin yanı sıra, yapılan ilave desteklerle birlikte, aileye ağustos ayından bu yana toplam 110 bin lira sosyal yardım desteği sağlandı
-Bu yıl içinde Bakanlık ekipleri ailenin bulunduğu eve 18 ziyaret gerçekleştirdi
-Aileye uzmanlar tarafından verilen destek ve sağlanan gözlemin yanı sıra kardeşlerin devlet himayesine alınması imkânı da sunulmuştur
-Aile sunulan imkânı kabul etmemiş, çocuklarının alınması durumunda “kendimize zarar veririz,” “Çocuklarımızı asla vermeyiz” ifadelerini kullanmıştır
-Bundan dolayı çocuklar Sosyal Ekonomik Destek ile ailelerinin yanında desteklenmeye devam etmiştir.
Melisa Akcan’ın amcası Yılmaz Açar da yeğenine ve ailesine yardım ettiklerini, ama meselenin iç yüzünü bilmediğini söylüyor. Onun anlattığına Hakan Akcan açık cezaevinde kaldığı için ailesini görmeye geliyordu, Melisa da çocukları bakanlığa vermek istemiyordu. Hatta bu konuda ailesiyle ters düşmüştü.
Çünkü Melisa’nın babası Halim Açar 15 gün önce çocukları almak istemiş, ama Melisa çocuklarına kendisinin bakacağını söylemişti. Yılmaz Açar “Sosyal yardımlaşma da birkaç sefer gelmiş ‘çocukları alalım’ diye, vermemişler. Kardeşim ‘Üçünü yurda verelim, hiç olmazsa ikisini yanıma alayım’ diyordu, ama kabul etmediler” diyor.