52 ilde uyuşturucu operasyonu: 363 gözaltı
Cumartesi Anneleri 1004. haftada yaptıkları basın açıklamasında Mehmet Zeki Doğan'ın akıbetini sordu. Ayrıca siyasetteki yumuşama söylemine de değinilen açıklamada Yerlikaya'dan randevu alamadıkları belirtildi.
Arjantin’den İstanbul’a uzanan Cumartesi Anneleri eylemi her hafta Galatasaray Meydanı’nda devam ediyor. Arjantin’deki Plaza de Mayo Anneleri de 30 Nisan 1977’den bu yana her perşembe bir araya gelerek kaybedilen yakınlarını arıyor. Türkiye’deki kayıp yakınları da 27 Mayıs 1995’ten bu yana kimi dönemlerde kesintilere uğrasa da İstanbul’da İstiklal Caddesi’nin üzerinde, Galatasaray Lisesi’nin önündeki minik alanda eylem yapıyor. Talepleri gözaltına alındıktan sonra haber alamadıkları yakınlarının akıbetini öğrenmek, öldürülen yakınlarının faillerinin ortaya çıkarılıp yargılanması. Ancak her hafta eylem yapılan Galatasaray Meydanı 2018 yılından bu yana Cumartesi Anneleri’ne fiilen yasak.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Cumartesi Anneleri’nin 25 Ağustos 2018’deki 700. hafta açıklamasında gözaltına alınmasını hak ihlali saydı ve buna rağmen Cumartesi Anneleri sürekli gözaltına alındı. Kasım ayında konuşan İçişleri Bakanı “Cumartesi Anneleri’nin yaşadığı mağduriyettir. En kısa zamanda sürede çözüm üreteceğiz. Bu hafta gördünüz gözaltı yapmadık” dedi. Bu açıklamadan sonra Cumartesi Anneleri gözaltına alınmadı ama Galatasaray Meydanı her cumartesi günü barikatlarla kapatıldı, oturma eylemi yapılamadı, sadece karanfil bırakıldı. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin Meclis Genel Kurulu’nda Cumartesi Anneleri’nin 1000. hafta anmasına izin verileceğini duyurdu. O hafta Cumartesi Anneleri’ne toplumun geniş bir kesimi de destek verdi.
Bu cumartesi 1004. Hafta oturumu yapıldı ve Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sordu. Yapılan açıklamada son dönemde çok konuşulan ‘yumuşama’ söylemlerine de değinildi ve “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmadığı, Anayasa’nın bireyin hak ve özgürlüklerini korumaya yetmediği, yurttaşın taleplerini karar vericilere iletmek için muhatap bulamadığı anormal koşullardan uzaklaşmadan ‘yumuşama’dan söz edilemez. Zira normal olan devlet yönetiminde insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve yurttaşın taleplerini esas almaktır” dendi.
“Eğer bir ‘yumuşama’dan söz ediliyorsa öncelikle AYM kararlarının eksiksiz uygulanması talebimiz karşılanmalıdır. 29 yıldır maruz bırakıldığımız hukuksuzluğa, adaletsizliğe yenilerini ekleyen İçişleri Bakanı, tüm randevu taleplerimizi karşılıksız bırakmaktan vazgeçmelidir. 1004. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: Halkın haklı ve meşru taleplerini dikkate almayan yönetimler demokratikleşemez, yumuşayamaz” denen açıklamada Mehmet Zeki Doğan’ın 37 yaşındayken 7 Haziran 1994’te özel harekat timleri tarafından çalıştığı Çukurca Lisesi’ne düzenlenen baskında gözaltına alındığı belirtildi. Mehmet Zeki Doğan’ın burada kamu personeli olarak çalıştığı hatırlatılan açıklamada şunlar söylendi:
“Kapıyı kırarak içeri girip gece nöbetinde olan Mehmet Zeki Doğan’ı zorla bir panzere bindirerek götürdü. Ailesi, olaya tanık olan mahallelilerden Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındığını öğrendi. Resmî makamlara başvurarak aldığı izin belgesiyle bölgede arama faaliyetine başladı. Çukurca halkının da katılımı ile gerçekleşen kapsamlı bir arama faaliyeti yürütüldü. Tanık beyanlarından yola çıkarak yapılan arama sonucu Çukurca’ya 5 km mesafede boşaltılmış olan Narlı Köyü civarındaki Zap Suyu kenarında Mehmet Zeki Doğan’ın ayakkabıları ve ceketi bulundu. Giysilerin olduğu yerde kan izleri de vardı. Ancak aramalar sonuçsuz kaldı, Mehmet Zeki Doğan’a ulaşılamadı. Kamu personeli olan Mehmet Zeki Doğan, görev başındayken gözaltına alınıp kaybedilmesine rağmen, okul yönetimi ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından herhangi bir girişimde bulunulmadı ve ailesine bilgi verilmedi.
Ailenin “Mehmet Zeki Doğan gözaltına alındıktan sonra öldürülüp Zap Suyu’na mı atıldı?” sorusu karşısında resmî makamlar suskun kaldı. Devlet Mehmet Zeki Doğan’ın yaşam hakkını kamu gücünün müdahalesine karşı koruma yükümlülüğünü yerine getirmedi. Olayın kanıtlarını saptamak, maddi gerçeği açığa çıkarmak, fail ve sorumluları tespit etmek ve cezalandırmakla görevli makamlar, suçun cezasız kalması yönünde bir tavır sergiledi. Ailesi 30 yıldır evladının başına gelenleri öğrenemedi. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Zeki Doğan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Cumartesi Anneleri’ne 1000. haftada geniş destek: Onlar bizim gözbebeğimizdi