Seçim ekonomisinin bedeli yarım trilyona yaklaştı
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Adana'da 96 kişinin öldüğü Alpargün Apartmanı davasına eklenen son bilirkişi raporunda belediye yetkilileri de asli kusurlu olarak değerlendirildi.
Adana’da depremde yıkılan ve 96 kişinin yaşamını yitirdiği Alpargün Apartmanı davasına eklenen yeni bilirkişi raporu binanın yapım aşamasından itibaren gerçekleşen kusurlardan dolayı bina müteahhidinin yanı sıra binayı denetlemeyen dönemin belediye sorumlularının da asli kusurlu olduğuna yer verdi. Davanın avukatları bu rapordan sonra dönemin belediye yetkililerinin de yargılanmasının önünün açıldığını savunuyor.
Adana’da 1996 yılında inşa edilen Alpargün Apartmanı, 6 Şubat tarihli depremlerde yıkılmış, binada bulunan 97 kişiden 96’sı yaşamını yitirmişti. Depremin hemen ardından Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında müşteki ve sanıkların isim ve soy isim bilgileri dışında sadece bir buçuk sayfayı kapsayan iddianame Adana 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilerek yargılama başlatıldı. Bina müteahhidi sanık Hasan Alpargün’ün “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçlamasıyla 22 yıl 6 ay hapis cezası ile yargılandığı Alpargün Apartmanı davasının ilk duruşması 9 Ekim 2023’te yapılırken, 3’ncü duruşma ise 27 Haziran’da görülecek.
Duvar’ın haberine göre daha önce sunulan raporların yetersizliklerinin tartışıldığı dava dosyasına, Konya Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden 6 kişilik bir heyet tarafından hazırlanan yeni bilirkişi raporu eklendi. Düzenlenen bilirkişi raporunda, bazı kolonlarda yeteri kadar demir kullanılmadığına, kolonların “minimum donatı şartını sağlamadığına” dikkat çekildi. Statik projede yer alan verilere göre kimi kolonların da katlarda farklılık gösterdiği ve üst katlara doğru küçüldüğü tespit edilirken, perde uçlarında ise demir bulunmadığına işaret edildi.
Alpargün Apartmanı’nın gece 04.17’de meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki depremde yıkıldığına dikkat çekildiği raporda, yapıya en yakın istasyon verisinden elde edilen ivme değerlerine göre yapının tasarımda dikkate alınan deprem kuvvetinden daha az bir deprem kuvvetiyle yıkıldığı belirtildi. Raporda binadan alınan karot numuneleri üzerinde gerçekleştirilen deneylere göre, yapıda kullanılan betonun en düşük basın dayanım şartını sağlayamadığı vurgulandı.
Raporda deprem sırasındaki göçmenin ana nedeninin taşıyıcı sistem tasarımı, imalat ve denetimin deprem davranışına yeterli cevabı verebilecek şekilde yapılmamış olması gösterilirken, yapı imalatında projede yer almayan detayların olduğu belirtildi. Deprem yönetmeliğinde belirtilen hususlara uyulmadığı belirtilen raporda, projedeki uyumsuzlukların denetim aşamasında tespit edilmediğine dikkat çekildi.
Raporda, müteahhit Hasan Alpargün, fenni mesuller Hıdır Kara, Tuncay Özkul ve Mahmut Akkuş’un, yapı denetiminden sorumlu belediye yapı kontrol biriminin ve zemin etüt raporunu hazırlayan inşaat mühendisinin söz konusu yıkımdan sorumlu olduklarına işaret edildi. Belediye proje kontrol biriminin de asli veya tali kusurlu olduğunun belirtildiği raporda, Adana Çukurova Belediyesi İmar Müdürlüğü tarafından 1996 yılında görevlendirilen ve binaya dair yapı kullanım izin belgesini imzalayan sorumlulara da yer verildi.
Davanın avukatlarından Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat Sergen Nisanoğlu, dosyada daha önce düzenlenen raporların eksik ve yetersiz olduğunu belirterek şunları söyledi: “Binanın projelendirme aşamasından itibaren; mimari ve statik raporları arasındaki uyumsuzlukları gösteren, proje ve uygulama aşamasındaki yetersizlikleri ve aykırılıkları tespit eden, yetersizliklerin denetimini sağlamayan kamu görevlilerinin sorumluluklarını tespit eden bir rapor. Bu rapor bu zamana kadar bir deprem soruşturmasının nasıl yürütülmesi gerektiğini ve 96 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Alpargün Apartmanı özelinde tüm usul aykırılıklarını, ortaya koyuyor.”
Raporun belediye sorumlularına işaret ettiğini söyleyen Nisanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu rapor, projenin kötü olduğunu, projede kolon ve kiriş bağlantılarının sağlanmadığını, bir yapının depreme dayanıklılığını etkileyen en önemli etmenlerin dahi projede çok kötü tasarlandığını gösteriyor. Fiziki evrak bakımından dahi bu apartmanın yıkılmasında ana etmen olabilecek aykırılıklar, doğrudan proje üzerinden denetlenebilecek ve öngörülecekken belediyenin ilgili birimlerindeki kişiler bu projedeki aykırılıkları denetlememişler. Doğrudan evrak üzerinden imza atmışlardır.”
Nisanoğlu, Alpargün’ün bina yapıldığı dönemde vibratör makinalarının arıza yaptığını ve elle kardıklarını anlattığına dikkat çekerek “Bilirkişi raporuyla uygulama aşamasındaki denetimlerin yapılmadığı sonucu tüm açıklığı ile ortaya konuluyor. Savcılık daha önceki raporlar ışığında belediye görevlileri bakımından takipsizlik kararı vermişti. Bu rapor bir yeni delildir. Bu binanın yapım aşamasında sorumluluk üstlenen, dahli olan herkesin ne yapması gerektiği ve ne yapmadığını çok açık ortaya koyuyor. Dolayısıyla bu rapor sayesinde belki de ilk defa kamu görevlilerinin de yargılandığına tanıklık edeceğiz. İlk defa bu yönüyle tanzim edilen bir raporu, hiçbir adli makam görmezden gelemez.”