Memduh Paşa Yalısı’ndaki 145 milyonluk soyguna dava: Paralar sır oldu
40 yıl hapis cezası talebiyle yargılanan ve 10 ay sonra tahliye edilen Dilan Polat ilk kez röportaj verdi. Dilan Polat sosyal medya paylaşımlarında daha "dikkatli" olacağını söyledi.
Kara para aklamak, yasadışı bahis ve suç örgütü kurmak suçlarından yargılandıkları davada tahliye edilen Dilan Polat, Engin Polat’ın da serbest bırakılmasının ardından ilk kez röportaj verdi.
Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a konuşan Dilan Polat 40 yıl hapis cezası talebiyle yargılandığı ve 10 ay tutuklu kaldığı davada “daha bilinçli” olarak tahliye olduğunu savundu.
“Toplumun hassas noktalarını göz ardı eden paylaşımlar yapmışım. Artık daha sağduyulu içerikler paylaşacağım” diyen Dilan Polat “Linç furyası sonrası sesimizi duyuramadık. Ama suçlamaların gerçek olmadığı ortaya çıktı” dedi.
Dilan Polat şunları söyledi:
Her gün yeni bir iddia ortaya atılırken dikkat kesilenler şimdi lehimize olan kanıtları, çürütülen iddiaları görmezden geliyor. Kamuoyu aylarca ortada bir kanıt olmadan yanlış yönlendirildi. Bir tane belge yoktu, düşünebiliyor musunuz? Daha iddianame bile hazırlanmamışken, soruşturma devam ediyorken ‘kara para’ dendi, ‘bahis’ dendi ve kimse çıkıp ‘hani belge’ diye sormadı. Kamuoyunda bir linç furyası başladı ve sonrasında da sesimiz duyulmaz oldu.
Masumiyet karinesi”nin reyting nedeniyle yok edildiğini söyleyen Dilan Polat “Soruşturmada gizlilik kararı vardı, bilgi sahibi değilken, ellerinde kanıt olmadan bizi etkileşime kurban ettiler. Kamuoyunda bir kesim de maalesef yapılan bu aleyhimize haberler karşısında tepki verdi. Kızmıyorum, önlerine ne sunulduysa onu gördü, dinledi insanlar ama keşke ‘Hani kanıtı’ diye soran çıksaydı. Bir asılsız ihbardan ve hayatımızda hiç görmediğimiz, hükümlü insanların yalan beyanları yüzünden çok zor, çok acı olaylar yaşadık.
Aylarca kendimle çok hesaplaştım, yüzleştim, hatalarım var elbet. Farkında olmadan toplumun hassas noktalarını göz ardı eden paylaşımlar yapmışım. İşimin en önemli kısmı sosyal medyada içerik üreterek yürüyor. Bu çerçevede yaptığım ve daha önce dünyada birçok fenomen tarafından defalarca kez yapılan paylaşımlar toplumun gözüne ilk yapan benmişim gibi lanse edildi. Paylaşımların bir kısmı kesilerek öncesi veya sonrası yayınlanmadan bilinçli şekilde reyting uğruna kötü lanse edildi, aylarca aynı olumsuz videolar kesilerek her gün medyada kamuoyunda algı oluşturmak adına bilinçli şekilde yayınlandı.
Yaptığım gösterişli içerik paylaşımları, toplumda yaşanan ekonomik sıkıntılar da dikkate alınınca olumsuz tepki aldı, daha hassas, dikkatli davranmalıydım. Bu tarz paylaşımları tekrarlamayı düşünmüyorum. Sağduyulu, olumlu, toplumu rahatsız etmeyecek içerikler paylaşmaya özen göstereceğim. Artık attığım her adım aleyhime haber yapılıyor ve çok üzülüyorum. Biz eşimle 10 ay birbirimizi görmedik, çocuklarımızdan ayrı kaldık, haftada bir 10 dakika telefonda konuşmaktan başka iletişimimiz olmadı. Ona kavuşacak olmanın verdiği sevinç, mutluluk ve heyecanla paylaşmıştım ve böyle bir tepki alacağını öngöremedim, üzüldüm.
Hiçbir kuralın olmadığı sosyal medya mecralarının reyting ve etkileşim arzusuyla büyük bir operasyon aygıtına dönüşmesi bizi bu durumla karşı karşıya bırakmıştır. Adalet etkileşim avcılığına kurban edilmiştir.”
Cezaevine girdikleri güne dek lüks hayatına dair sosyal medya paylaşımlarıyla dikkati çeken, Kasım 2023’te ‘kara para aklama’, ‘vergi usul kanununa muhalefet’ ve ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme’ suçlamasıyla eşi Engin’le birlikte tutuklanan Dilan Polat tahliye edilmişti.
Kararın gerekçesi şuydu: “Üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, atılı suçlar için kanunda öngörülen hapis cezasının alt ve üst sınırlarıyla birlikte özellikle dosya kapsamındaki mevcut deliller ve alınan ifadeler ile MASAK tarafından hazırlanan raporun içeriği karşısında, atılı suçların vasfının sanık lehine değişmesi ihtimalinin bulunması ve tutukluluktan elde edilecek faydanın bu aşamada adli kontrol hükümleriyle de sağlanabilecek olması.”
1 Kasım 2023’te İstanbul merkezli altı ilde başlayan ve ilerleyen günlerde de devam eden operasyonlarda Dilan Polat ve eşi Engin Polat’ın da aralarında olduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.
Soruşturmada daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere elkonan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili Mali Suçları Araştırma Kurulunca (MASAK) ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki üç firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.
Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada Engin Polat’ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa’da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.
Soruşturmada ekipler Dilan ve Engin Polat’a ait bir medikal şirketin Ankara’da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.
Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu’nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16’sı tutuklanmış, 27 şirkete kayyım atanmıştı.
Sulh Ceza Hakimliği 14 Haziran’daki aylık tutukluluk incelemesinde Dilan Polat’ın kardeşleri Can ve Sinem Sıla Doğu ile Can Polat, Gökay Bekar, Halit Polat, Harun Abak, Metin Yılmaz, Mustafa Özalp, Nilgün Yılmaz, Uğurcan Ayyıldız ve Zekai Tepe’nin adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliye edilmesine hükmetmiş, diğer beş şüphelinin tutukluluğunun devamına karar vermişti.
Soruşturmanın tamamlanmasıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede yasa dışı yollardan edinilen paraların “soğuk cüzdan yöntemi” ile sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi tutulduğu, örgütün söz konusu faaliyetler sırasında kısa sürede ulaştıkları şöhret ve tanınırlık sayesinde bir kısım gerçek ticari faaliyetlerde bulunduğu, bu sayede aklama suçlarının en belirgin yönü olan takip ve kontrolün zorlaştırılmasını sağlamaya çalıştıkları değerlendirmesi yapılıyor.
28 şüpheli hakkında suç örgütü kurup yönetmek, kara para aklamak ve yasa dışı bahis yaptırmak suçlamalarıyla hazırlanan iddianamenin ardından MASAK raporunda iddianameyi yıkacak tespitlere yer verilmişti.
MASAK raporunda Polat çiftinin kozmetik ürünü satışlarının gerçek olduğunu, söz konusu olanın da suç örgütü değil aile şirketi olduğunu belirtmişti. MASAK’ın hazırladığı 908 sayfalık raporun “Aklama Suçu Değerlendirmesi” başlıklı kısmında Polatların güzellik merkezleri ve firmalarının para akışlarının kara para aklama işlemi olduğuna dair yeterli delil bulunamadığına dikkat çekilmişti.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Engin Polat’ın da aralarında olduğu dört sanık için ‘Sanıkların kaçma şüphesi var’ diyerek tahliyeye itiraz etmişti. Başsavcılık sanıklar Engin Polat, Sezgin Polat, Alper Kürşat Polat ve Ahmet Gün’ün lehlerine tahliyeyi gerektirecek ölçüde bir değişikliğin henüz olmamasını, tutuklama kararındaki gerekçelerin halen mevcudiyetini koruyor olmasını, sanıkların üzerine atılı suçlara dair delillerin mevcudiyetini, sanıklar üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyetini, sanıkların kaçma şüphesinin bulunmasını gerekçe göstermişti.
Başsavcılık “tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istemişti. Mahkeme başsavcılığın itiraz dilekçesini reddetti. 11. Ağır Ceza Mahkemesi mevcut delil durumunu göz önüne alarak başsavcılığın tahliye kararına itiraz dilekçesini reddetmişti.