69 kişiye mezar olan binanın müteahhidi kendisini böyle savundu: Ben devlet memuruyum
Deprem uzmanlarının özellikle 6 Şubat depremlerinin ardından gözü İstanbul'da. Olası bir depremle ilgili analizler yayınlanmaya devam ederken İBB'den de en riskli ve güvenli ilçelere dair açıklama geldi. Barınma sorunu kritik olacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Murat Yün, İstanbul’daki en riskli ve en güvenli ilçeleri açıkladı. Riskli ilçeler arasında Avcılar, Fatih, Zeytinburnu, Beyoğlu, Beykoz ve Kartal gibi bölgeler var. Buna karşın Sarıyer, Beylikdüzü, Başakşehir ve Çekmeköy nispeten daha güvenli.
Yün’ün Ekol TV’ye yaptığı açıklamalar ise şu şekilde:
“İstanbul’da yaklaşık 1 milyon 200 bin konut var. Yaklaşık 850 bini ise 2000 yılı öncesinde yapılmıştı. İstanbul depreme hazır diyemiyoruz. Çünkü İstanbul’un yapısı çok eski. Kentsel dönüşüm yasası ile 12 yılda yenilenen bina sayısı 92 bin. 850 bin ile 92 bini yan yana koyduğunuzda yüzde 12-13’lük bir yenilenme demek. Bu sayılarla İstanbul depreme hazır diyemiyoruz.”
Bu durum, İstanbul’un yapı stoğunun büyük bir kısmının yenilenmesi gerekliliğinin altını bir kez daha çiziyor. İBB’nin yürüttüğü kentsel dönüşüm projeleriyle bu riskin azaltılması hedeflense de yenilenen bina sayısının yeterli olmadığı aşikar.
“Hem zemin hem yapı stoğunu birlikte değerlendirdiğimizde; çeşitli matematiksel yazılımlarla bir deprem hasar tahmini yaptık. 7.5 ve üzeri bir depremde yaklaşık 200 bin civarı binanın ağır hasar alacağını ya da yıkılacağını öngörüyoruz” diyen Yün, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Hızlı yapı tarama testiyle tespit ettiğimiz 1556 bina ise deprem olmaksızın kendi kendine yıkılabilir. Bu 200 bin yapı, olası depremde ağır hasar alacak sayı. Bu binalarda yaklaşık 2,5 3 milyon nüfus var. 200 bin binada en riskli olanları bularak bunlara müdahale etmek ana hedefimiz. Kendi kendine yıkılabilecek 1556 bina da o yapılar arasında.”
“Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattı Marmara Denizi’nde olduğu için Avrupa Yakası’nın özellikle güney kesimleri E-5 ile deniz arasında kalan alanlar faya yakınlığından dolayı ve zeminin deprem etkisini büyüterek yapıya verdiği zarardan dolayı daha riskli ilçeler olarak tanımlayabiliriz.
Tespitlerimizde de hem yıpranmış yapı stoğundan dolayı hem de zeminlerin bu alanlarda zayıf olması nedeniyle bu bölgeler tehlikeli.
Avcılar, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Esenyurt, Silivri… Aslında Fatih’ten Silivri’ye kadar olan hattan bahsedebiliriz.”
“Yapı yeniyse, 2018 sonrası yönetmeliğe uygun şekilde bir binada oturuyorsanız daha güvenli demek daha mümkün. İlçe ilçe kategorilendirmemek lazım.
Yapıya ve zemine göre değişir. Zemin olarak İstanbul’un kuzeyi daha sağlam. Başakşehir, Aranavutköy, Çatalca, Sarıyer, Beşiktaş gibi yerlerde zemin daha sağlam.
Kağıthane’de dere kısımları güvenli sayılmaz. Cendere Vadisi yapı yoğun bir hal aldı. Kurumuş dere yataklarında değilseniz, güneye göre daha sağlam. Sadece sağlam zemin yetmez, yönetmeliğe uygun sağlam zeminler de önemli.”
Peki olası bir depremde evi yıkılan bunca insan nereye gidecek? Normal zamanda dahi İstanbul’a sığamayan bunca insan olası bir depremde nereye gidecek?
“En çok vurgu yaptığımız konulardan birisi 200 bin yapının zarar göreceğini düşünürsek, yaklaşık 3 milyon civarında bir nüfusun barınma sorunuyla karşı karşıya kalacağız diye öngörüyorum. Bunun yanında depremden sonra psikolojik baskıdan dolayı evlerine girmek istemeyen vatandaşlarımız da olacak. Yönetilebilir bir hal alması için olabildiğince binaların ayakta kalabileceği, binaların yenilenebileceği bir senaryoya evrilmemiz lazım. Barınmadan, beslenmeye kadar çalışmamız lazım.
Bütün yetki AFAD’a geçtiği için sadece geçici barınma alanı yetki alanımızda. Konteyner kentlerin kurulacağı alanlar hala kurulmuş değil. Afet toplanma alanlarımız var. Bunların hepsinin hazırlanması lazım.
En riskli konutları bir an evvel dönüştürmemiz lazım. Bunun mücadelesi veriyoruz. Ne kadar işbirliği yapıp müdahaleyi büyütürsek, İstanbul adına o kadar yol almış oluruz. İstanbul’da seferberlik ruhu lazım.”