Polatların muhasebecisi konuştu: Ahmet Gün nasıl ifade vereceğimi söyledi
Erzincan'ın İliç ilçesinde maden ocağındaki toprak kaymasından saatler önce alanda çatlaklar görüldüğü ifadelerde yer aldı. Tutuklanan Kanadalı sekiz metrelik yükseklik sınırının aşıldığını Ağustos 2022'den beri bildiğini ve rapor ettiğini söyledi.
Erzincan’ın İliç ilçesinde Çöpler köyündeki maden ocağındaki heyelanla ilgili soruşturmada tutuklanan altı şüpheli ile adli kontrol şartıyla serbest bırakılan üç şüpheliden ikisinin İliç Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadeleri ortaya çıktı.
İfadeler, maden alanında yaşanan ve 10 milyon metreküp, yani 16 milyon ton ağırlığındaki siyanürlü toprağın bir heyelanla nehir gibi akmasıyla yaşanan facianın nasıl bile bile, göre göre, hatta göstere göstere geldiğini anlatıyor.
İfadelere göre önce kayaların patlatılması, sonra ortaya çıkan daha küçük parçaların değirmenlerde öğütülüp kum haline getirilmesi ve sonra da bu kumun siyanürlü suyla yıkanmasıyla (liçleme) yapılan madencilik çalışmasında işte bu son siyanürle yıkanmış toprağın yığıldığı alanın sağlıksızlığı uzun zamandır biliniyormuş.
Bu alanda yığılan toprağın en fazla 8 metre yükseklikte olması gerekirken buraya daha fazla toprak yığılmış. Bundan 2 yıl önce yükseklik sınırının aşıldığı madenin Amerikalı sahibi SSR şirketine bildirilmiş ama hiçbir şey yapılmamış.
Faciadan günler ve saatler önce toprak yığılan alanda derin çatlaklar ve işletmenin güvenlik sınırının çok ötesine geçen toprak hareketleri olmuş. Mühendisler önce bu çatlakların içine çimento dökülerek kapatılabileceğini düşünmüş ama sonra bazı çatlakların çimentoyla bile kapatılamayacak büyüklükte olduğunu da saptamış.
İfadeler bu bakımdan dehşet verici. Facia adım adım yaklaşırken madende çalışan mühendisler durumu biliyormuş ve facianın yaşanması sadece bir zaman meselesiymiş.
İfadeler şöyle…
Tutuklu zanlılardan oksit bölümü başmühendisi M.B. maden ocağında liç alanında çalışmaya 2023 yılında başladığını söyledi. M.B. 2020 yılından itibaren bir şirketle danışmanlık konusunda anlaşıldığını ve nereye ne dökeceklerini bu şirketin çizdiğini anlatarak “Bizi yığın liçi işinde proje birimi bu şirketle birlikte yönlendiriyordu. Oradan gelen talimatlar doğrultusunda nereye ne dökeceğimizi dizayna uygun belirliyorduk” dedi.
Liç bölgesinde membran işini ve inşaat işlerini iki farklı firmanın yaptığını belirten M.B. kamyonla malzeme taşınması, delme, patlatma işlerini bir firmanın yaptığını dile getirerek “O gün de 12.00 gibi patlatma yapıldı” dedi.
Başka bir firmanın da inşaat ve kaba hafriyat işlerini liç bölgesinde yaptığını anlatan M.B. “Ancak projeye uygun yönlendirmeyi Anagold şirketi proje birimi yapmaktadır. Her basamak sekiz metreden oluşturulmakta, projeye göre 36. basamağa kadar çıkma yetkimiz vardı. Biz 33. basamaktayken bu olay meydana geldi” diye konuştu.
M.B olayın meydana geldiği sabah saat 08.30’da iş güvenliğiyle ilgili rutin toplantı yaptıklarını anlatarak şöyle devam etti:
“Yığın için kıdemli süpervizörümüz K.Ö. bize çatlaklar olduğunu söyledi, toplantıyı bırakarak sahaya çıktım. Çıkmadan önce de A.C’ye konu hakkında bilgi verdim. Alanda önce çatlakların olduğu yeri gezdik, çatlaklar çizgi hat boyu şeklindeydi. Güneybatıdan kuzeydoğuya doğru süreklilik arz ediyordu. Jeoteknik B.M. ile görüşme yaptık, kendisi 70 milim kayma olduğunu söyledi. Bu tehlikeli bir miktardır, bütün çalışanların alanı terk etmesi için süratli şekilde bağırarak uyarı yaptım. Ellerinde ne malzeme varsa bırakıp çıkmalarını söyledim. Onlar alanı terk edene kadar da alanı terk etmedim. Biz alanı tamamen boşalttık, saat 10.00’da toplantıya katılmak için oradan ayrıldım. Daha sonra 10.30’da liç bölgesine gittik, yolların hepsini kapattırdım. J.R.G, B,A. ve C.S.H. ile liç bölgesine gittik, biz gidene kadar solüsyon devam ediyordu. Gider gitmez tüm yolları kapattık, çalışmayı bitirdik ve alanı tamamen boşalttık.”
Şirket bünyesinde üst düzey yönetici olduğunu düşündüğü yabancı üç kişinin liç alanını görmek isteğini söyleyen M.B. şunları anlattı:
“Bizim dubalarla yolu kapattığımızı görünce S. bey engel olmaya çalışıyor, K.M.A.’yı arıyor. Müsaade verince üç arabayla liç bölgesine giriyorlar. Kesinlikle bu kişilerin alana girmesinde bilgim olmamıştır. Üç yabancı şahıs ve E. hanım ile K.M.A. liç bölgesinin üst kısmına çıkıyor, ancak Adnan Keklik alt orta kısımdan geri dönüyor, 14.28’de tam dönerken olay meydana geliyor. Kenan Öz ve Ramazan Çimen de ayrı arabayla yine onlarla bölgeye girmiş, benim bunlardan haberim yoktu. Bu alanın yıkılmasına sebep olarak ilk aklıma gelen sebep dizaynında bir sorun olmuş olabilir. Projelendirmede sıkıntı olduğunu düşünüyorum, ayrıca patlatmanın da bu olayı tetiklemiş olabileceğini düşünüyorum çünkü hiblic alanının genişletilmesi için de hiblicin arka tarafında patlatmalar yapılıyordu. Bunun da olaya sebep olabileceğini düşünüyorum.”
Tutuklu zanlılardan şirketin oksit proses müdürü H.Ü. ise liç bölgesindeki projelendirmeyi yurt dışı kökenli bir firmanın yaptığını söyledi.
H.Ü. “Şirket bünyesindeki projeye göre 36 kata kadar yükleme yapılmasında sıkıntı yoktu, biz daha 33. kattaydık. Liç bölgesine kırılmış malzemenin serilmesi ve sulama işlemlerini yapıyorum” diye konuştu.
Olayın meydana geldiği liçin 2010 yılından itibaren oluştuğunu belirten H.Ü. savunmasına şöyle devam etti:
“Bu bölgedeki ana yönlendirmeyi Anagold’un mühendisleri yapmaktadır, ancak bölgede çalışanlar taşeron firmanın işçileri olabilmektedir. Radar işletme kısmı her pazartesi raporlarını bizimle paylaşırdı. Liç projesine gerek kapladığı alan gerekse yükseklik olarak uyulmuştur ve fazla yükleme yapılmamıştır. Doğu bölgesinde iki radar ve iki robotik makine eksikti. Bunun için açık işletme birimi bütçesinden yer ayrıldı, ancak olay olduğu tarihte bu bölgede henüz cihazlar alınmamıştı. Serme işleminde serilen toprak içine çimento ve kireç eklenmektedir. Bunun azaltılma ya da çoğaltılması analize gönderdiğimiz şirket içindeki teknik birim ve dışarıda analizi yapan firmaya aitti. Oradan gelen talimatlar doğrultusunda miktarda azaltma veya çoğaltma yapabiliyorduk. Kendi bünyemizde bunun kararını veren kişi değildik.”
Liç zemininin altında yer alan kısımdaki su miktarının sürekli takip edildiğini kaydeden H.Ü. şunları anlattı:
“Toprağa verilen solüsyon da aynı şekilde takip edilmektedir, bu işlemlerle bizim birimimiz ilgilenmektedir. Solüsyon verdiğimiz kısımlarda göllenme olduğunda biz bunu zaten kesebiliyoruz ve denetliyoruz. Liç bölgesinde üç gün önce olan kaymayla ilgili bana herhangi bir raporlama yapılmamıştı. Göreve başladığım ilk dönemde liç bölgesinde bir açılma olmuştu ancak bu radarla tespit edilemeyecek kadar küçük bir alandı. Burayı çakılla jeoteknik biriminin verdiği bilgi doğrultusunda kapattık, bir sıkıntı olmadı. Zaten 20 ve 50 milimetre arasındaki açıklarda sıkıntılı bir durum olabileceği değerlendirilerek jeoteknik birimden destek aldık ve buraya müdahale edildi. Jeoteknik birim aynı zamanda radarla liç bölgesini denetleyen birimdir. Olay günü izindeydim, bir hatam olmadığını söylemek istiyorum.”
Adli kontrol şartıyla serbest kalan kıdemli jeoteknik mühendisi A.R.K. ise liç bölgesindeki radar sistemini kontrol edip kritik seviyeye ulaştığında uyarı yapanın kendisi olduğunu belirtti.
A.R.K. 10 yıldır aynı birimde görev yaptığına işaret ederek “1-12 Şubat’ta izinliydim, 13 Şubat’ta saat 10.30’da işbaşı yaptım ve sahaya gittim. Birimimizdeki personel B.M. 09.30 gibi beni aradı, bilgi verdi. Zaten 09.30’da bütün birimlere mail gönderilmişti” dedi.
Ofise gittikten sonra sahaya geri döndüğünü, döndüğünde dubalarla kapatma işlemi yapıldığını aktaran A.R.K. şöyle devam etti:
“2018’de de liç bölgesinde faz 4 kısmında bir heyelan meydana gelmişti, böyle bir olay doğrudur. Sahaya gittiğimde çatlak olan kısımları görmek için kontrol yaptım. Güney duvarındaki çalışmalar henüz tamamlanmadığı, arada boşluk olduğu için kuzeye doğru bir hareket gördüm. Radarı kontrol ettiğimde kritik seviyeyi geçen bir hareket gördüm. Artık boşluk doldurularak çatlakların giderilemeyeceğini ve bölgede çalışma yapmanın tehlikeli olduğunu belirledim. Sonrasında bir mail yazdım, hareketin kritik seviyede olduğunu, bölgede çalışma yapılmaması gerektiğini ve siyanürün kesilmesi gerektiğini söyledim. M.B ile J.R.G’nin odasına gittim ve tespitlerimi aktardım. Tespitlerim onaylandı ve gerekenler yapıldı. Yemek yedik ve saat 13.30 gibi tekrar sahaya gittik, sahada son kez tansiyon çatlaklarını kontrol etmek istedim. Gözle görülür açılma var mı diye bakmak istedim. Araçla gittiğimiz burun kısmında 50 santimlik çökme fark ettim. Alanın çok tehlikeli olduğunu anladım, tahliye edilmesi gerektiğini söyleyerek ofise döndüm, bu sırada olay oldu. Ben ve altımdaki personel olay anından 15 dakika önce bölgeden ayrıldık.”
Tutuklanan altı zanlıdan firmanın Kanadalı yöneticisi J.R.G. İliç Sulh Ceza Hakimliğinde tercüman aracılığıyla verdiği ifadede maden sahasında yapılan işlemlerin gözlemlenmesi ve raporlanmasından sorumlu olduğunu anlattı.
Madenden asıl sorumlu kişinin operasyon direktörü K.Ö. olduğunu, bu kişinin yerine A.C.’nin görev yaptığını belirten J.R.G. “Görevim maden sahasını gözlemleyerek şirket merkezindeki ülke müdürüne raporlama yapmaktır. M.B’den aldığım bilgiyi şirket merkezindeki ülke sorumlusuna aktarmaktayım” dedi.
Liç bölgesinde bir görevi olmadığını ifade eden J.R.G. şunları anlattı:
“Olay günü liç bölgesine gittik, çatlakları gördük. Amerika’daki merkeze durumu saat 11.00’de bildirdim. Saat farkından dolayı 02.00 olması nedeniyle dönüş yapılmadı. Bana 2022 Ağustos ayında sekiz metre olması gereken yüksekliğin geçildiği bildirildi. Bu raporlama ben başlamadan önce yapılmıştı hatta gereken seviyeye indirilmesi için rapor düzenlenmişti. Projeye uygun hale gelmesini raporladım. Zaten liç bölgesinde firmalar düzenli denetim yapıyordu. Olay günü sahaya çıktığımda küçük çatlaklar gördük, en büyük çatlak altı santimetre büyüklüğündeydi. Daha iyi görebilmek için yüksek bir noktaya çıktık, solüsyon verilmeye devam ediyordu. Tehlike anlaşıldığından solüsyonun farklı noktalara aktarılmasını söyledim.”
Tutuklu zanlı üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini ve kalp rahatsızlığı olduğunu belirtti.
Tutuklu şüphelilerden, liç bölgesinde borulamadan sorumlu süpervizör S.D. ise liç bölgesinin 2010 yılından itibaren oluşturulmaya başladığını belirterek “Görevim solüsyonların geçtiği boruları düzenlemekten ibarettir. Liç bölgesinde fazla yüklemeye ilişkin herhangi bir şeyle karşılaşmadım. Liç bölgesinde 2018’de borularda patlak olması nedeniyle yarıklar oluşmuş ancak bunlar kayma sonucunda olmadı. Bu kısımlar çimentolu malzemeyle kapatılır” dedi.
Olay sabahı toplantıda olduğunu anlatan S.D. “Toplantıdan ayrıldıktan sonra K.Ö. beni aradı, arabayla gelip aldı. İki noktada çatlak olduğunu gördük. Amirim K.M.A. yolun kapatılması emri verdi. Ş.D. de yolun kapatılmasıyla ilgili mail attı. Saat 13.30 civarında solüsyonun kapanması talimatı aldık ve ADR bölümü solüsyonu kapattı. Görevim sadece boru döşenen yerlere solüsyonun verilmesiydi” şeklinde ifade verdi.
Tutuklanan şüphelilerden oksit kırıcı mühendisi Ş.D. de liç kısmına gidecek malzemenin kırma işinde görev yaptığından bahsetti.
Bölgede her gün aglomerasyon (cevherin iri kütleler haline getirilmesi, topaklaştırma) testi yapıldığını söyleyen Ş.D. “Bu testlerde liçe gönderilen toprakta ne kadar çimento, kireç ve su katıldığı denetlenir. Olay sabahı liç bölgesinde çatlak olduğunu gösteren fotoğraflar gruptan gönderildi. Olaydan dolayı çalıştığım bölümde bir zarar olmadı” dedi.
Ş.D. şunları anlattı:
“Çatlamalardan dolayı kırma tesisi çalışmıyordu. Bu çatlamaları öğrendiğimde aşağıdaki kısımda ana ofisimdeydim. Liç bölgesinin arka kısmında genişletme sırasında patlatmalar yapılıyordu, ancak olay günü bir patlatma yapılmadı diye hatırlıyorum. Olay günü 08.30’da yığın bölgesinde online toplantıya katıldım, iş güvenliği konusunda görüşme başladı. Süpervizör K.Ö. çatlakları bize bildirdi, buna istinaden M.B. sahaya geldi. Jeofizik ve İSG uzmanlarına bilgi verildi, sonra sahada inceleme başlatıldı. Liç alanı mühendisi K.M.A liç bölgesinin kapatıldığına dair mail atmamı istedi. Ofis kısmına indiğimde maili attım. Maili hatırladığım kadarıyla iş güvenliği, bakım, maden, oksit operasyon, sülfit operasyon ve İliç beyaz yaka birimine attım.”
Ş.D. toprak altında kalan kişilerin neden orada olduğuna ilişkin bilgisi olmadığını belirtti.
Tutuklu şüphelilerden bakım müdürü A.C. ise oksit ve tesis ekipmanının bulunduğu alanda görev yaptığını söyledi.
Liç bölgesinde görevi olmadığını belirten A.C. maden ocağında “ADR ve sart kısımları ile sülfit tesisi”nin bakımlarını yaptığını dile getirdi.
Olay günü sabahı liçten sorumlu M.B.’nin kendisine çatlaklar konusunda bilgi verdiğini ifade eden A.C. “M.B’ye bunun saat 10.00 toplantısında aktarılmasını söyledim. Toplantıya J.R.G. de katılıyordu, ona aktarmasını söyledim. Bütün operasyonlar ve iş güvenliği birimleri J.R.G’ye bağlıydı. Olay günü liç bölgesine gitmedim” dedi.
Teknik olarak da liç bölgesinde bir bölümünden ve aktiviteden sorumlu olmadığını savunan A.C. bu konularda teknik bilgisinin de olmadığını anlattı.
İngilizcesinin iyi olması ve firmanın Kanadalı yöneticisi J.R.G. ile daha iyi iletişim kurabilmesi için kendisine K.Ö.’nün yerine vekaleten bakmasının söylendiğini belirten A.C. “Aslında K.Ö.’nün çalıştığı birimle ilgili çok bilgim yok. J.R.G.’ye yardımcı olma maksadıyla K.Ö.’nün yerine bakıyordum. Asıl işi yapacak olan J.R.G.’dir, zaten K.Ö.’nün alanıyla ilgili teknik bilgim yoktur. Liç bölgesi fizibilitesinde asıl görevli proje birimidir. Benim uzmanlık alanım elektrik mühendisliğidir, bu alanla ilgili bir görevim yoktur” dedi.
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan maden mühendisi M.T. de 12 Şubat’ta göreve başladığını söyledi.
M.T. “Olayın olduğu tarihte henüz oryantasyon eğitimim tamamlanmamıştı, maillerim açılmamıştı. Açık işletme maden müdürü olarak görev yapacaktım. Ertesi gün bu oldu. Başlamış olsaydım asıl görevim maden çukurundan alınan cevherin kırıcıya götürülmesine kadardır. Liç bölgesi ile ilgili bir görevim ve bilgim yoktur” dedi.