Erdoğan’ın Washington gezisi ertelendi, İsrail’e karşı da çok sert: Ticaretten başlayarak ilişkileri kesiyoruz
Bir törende Cumhurbaşkanı Erdoğan'a koşarak sarılan öğrencinin, hapisteki Nihal - Bahar Candan'ın kardeşi olduğu ortaya çıktı. Kız çocuğu "Cumhurbaşkanımıza durumu anlattım. 'Yapılacak bir şey varsa arkadaşlarımız bakacak' dedi" diye konuştu.
‘Dolandırıcılık’ ve ‘kara para aklama’ gibi suçlamalarla tutuklanan sosyal medya fenomenleri Nihal Candan ve Bahar Candan Türkiye gündeminde ilk sıralardaki yerini koruyor.
Cezaevinde 37 kiloya kadar düşen Nihal Candan kardeşine nazaran suç örgütü içinde daha az rol aldığı için tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak tahliye edilmişti.
İkilinin bu denli konuşulmasının bir diğer nedeni de koğuş arkadaşları Seçil Erzan’dı. Bilindiği üzere eski Denizbank Şube Müdürü aralarında Emre Belözoğlu, Arda Turan, Selçuk İnan ve Fernando Muslera’nın da bulunduğu ünlüleri ‘yüksek karlı gizli fon’ vaadiyle 25 milyon dolar dolandırmakla suçlanıyor.
Nihal Candan tahliye olduktan sonra kameralar karşısında şunları söylüyordu:
“En çok ailemi özledim. Benim ailemden bir parça yanımdaydı, o şansımdı. Biraz tabii rahatsızım. Sadece nefes darlığıyla bu durumu atlattığım için inanılmaz derecede memnunum. Görüşe gidemeyeceğim, anksiyetem var. Kardeşim de çıktıktan sonra ailecek pek bir derdimiz kalmayacak. (Seçil Erzan’la) Aynı koğuştaydık. Sorun yaşamadık. Seçil haber izlemiyor diye biz de haber izlemiyorduk.”
Şimdi de kardeşlerinin hamlesiyle gündemdeler.
Geçenlerde düzenlenen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Tanıtım Programı’nda bir sürpriz oldu: Bir kız öğrenci konuşmaların ardından koşup Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sarıldı. Elini öptü. Bunun üzerine Erdoğan da çocuğun elini öptü. Uzun uzun onun anlattıklarını dinledi.
İşte o kız çocuğu Nihal ve Bahar Candan’ın kardeşi Zeynep Su Candan’dı. İstanbul’un Ataşehir ilçesindeki Ahmet Keleşoğlu Fen Lisesi’nde okuyordu.
Türkiye gazetesine konuşan Zeynep Su şunları anlattı:
“Onlar devletimize yanlış yapmadı. Hesaplarında para giriş çıkışı yok. Sadece havada kalan birkaç yalan ifadeyle ablalarım aylarca içeride tutuldu. Ailecek mağduruz, ablamın kocası da ilgilenmedi. Biz ailecek gücümüzü toplayıp ablalarıma yedi ay boyunca yardım ettik. Nihal bu durumu kaldırmadı, içerdeyken tek yaptığı duş alıp namaz kılmak olduğu için yemek yemedi. 28 kiloya kadar düştü. Ölümden döndü. Çok şükür kilosunu yükselttik, anneannem bakıyor ona. Sonra tahliye edildi, ama henüz beraat kararı çıkmadı. Şimdi Bahar içeride. Bahar da günlerdir acilde yatıyor.
İddianamede hiçbir somut delil yok. Ben savcılarıma, devletime sonsuz saygı içindeyim. İnsana yanlış yapar, yalan söylersin kalp kırarsın ama devlete yanlış yapılmaz. Babam bir devlet üniversitesinde dekan, annem sınıf öğretmeni. Anneannem, dedem devlette öğretmenlik yaptı. Yani biz hayatının merkezine devleti koymuş bir aileyiz. Bütün bunlara rağmen devlete yanlış yapmakla suçladılar. Ablam şu an ölümün kıyısında. Benim annem ve babam onu yetiştirmek için o kadar emek verdi. Ama o şimdi içerde ölmek üzere. Ben çok korkuyorum.
Bütün bunları Cumhurbaşkanı’mıza anlattım. Gözümün içine bakarak tek tek dinledi. Çok teşekkür ederim. Elinden geleni yapacağını söyleyerek arkadaşlarımız bakacak yapılacak bir şey varsa dedi. Çok çok mutluyum. Sonra başka bir başka arkadaşına yönlendirdi. O da bütün bunları dinledi, o da ilgileneceğini söyledi. Devletimi, savcımı çok seviyorum. İyi ki var Cumhurbaşkanımız. Allah başımızdan eksik etmesin. Bütün bu süreç eğitimimi sekteye uğratıyor. Not ortalamam geçen sene 90’ın üzerindeyken bu yıl düştü. Şimdi ortalamam yerlerde. Annem ‘Cumhurbaşkanı’mıza bu perişanlığımızı anlatmazsan hakkımı helal etmem’ dedi. Çünkü biz ailecek çok zor durumdayız.”