MEB’e yeni müfredat için görüş yağmuru varmış
Milli Eğitim Bakanlığı yeni yıl için hem müfredat, hem de eğitim takviminde bir dizi değişiklik planlıyor. 10Haber’in edindiği bilgilere göre değişiklikler Avrupa’da da örnekleri olan ‘bölgesel eğitim’ perspektifiyle hazırlanıyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bu ayın başında ilk, orta ve lise eğitiminde yeni müfredat hazırlandığını duyurdu. Yeni müfredatın 2024-2025 eğitim- öğretim yılında 1-5 ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlanacağını belirten Tekin, çalışmalarının yüzde 80’inin tamamlandığını söylemişti. Bakan Tekin, dün Gaziantep’te katıldığı programda yeni açıklamalarda bulundu. Haftalık ders saatinin müfredattaki yoğunluğu kaldırmadığını belirten Tekin, “Öğrencilere yaşının, pedagojik gerekliliklerinin üstünde kazanım yüklemeye çalışıyoruz” dedi.
Tekin yeni müfredatın sadeleşmesiyle hem öğretmenlerin zamanı daha verimli kullanacağını hem de öğrencilerin veriminin artacağını söyledi.
10Haber’in edindiği bilgilere göre yeni müfredatla birlikte eğitim ve öğretim sürelerinde de önemli değişiklikler yapılacak. Yeni eğitim-öğretim yılında yaz tatilinin kısalacağı, haftalık ders saatlerinin düzenleneceği ve ara tatille ilgili uygulamanın da yeniden gözden geçirileceği öğrenildi. Hali hazırda birinci dönemle ikinci dönem arasında 15 gün, dönem içinde de birer haftalık iki tatil yapılıyor. Tatil ve eğitim süreleriyle ilgili bakanlığın paydaşlarla görüşeceği aktarılıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda tüm bu değişiklik ve çalışmalar Avrupa’da da örnekleri olan ‘bölgesel eğitim’ perspektifi üzerinden tartışılıyor. Bakanlıkta bu perspektife dayanak olarak Türkiye’nin coğrafi ihtiyaçlarının bölgesel olarak değişmesi, Ağrı’daki çocuklarla Edirne’deki çocuklara aynı takvimin uygulanmasının sorunlu olması gösteriliyor. Eğitim ihtiyaçlarının mevsimsel, demografik ve sosyolojik olarak farklılık gösterdiği bu nedenle takvimin ve müfredatın bölgesel olarak düzenlemesi gerektiği savunuluyor. Bakanlıkta ‘ayrımcılık’ ve ‘eğitimin tekliğine darbe’ söylemlerinin önüne geçebilecek bir yöntem aranıyor.
Müfredatın sadeleştirme çalışmalarıyla ilgili de “Enformasyon kaynakları arttığı için okulu bilgi aktaran değil, hangi bilgiyi nereden bulacağını öğreten kurumlar olarak yeniden örgütlemek gerekiyor” değerlendirmesi yapılıyor. Sadeleştirilecek derslerin uzmanlarından gelecek eleştirilere karşı ise geniş bir akademisyen ve öğretmen havuzuyla çalışıldığı belirtiliyor.
Müfredatla ilgili çalışmalarda da zorunlu derslerin azaltılıp, seçmeli derslerin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılıyor. Eski ve yeni dersler için öğretmen ihtiyacının ise uzun vadede ‘Öğretmen Akademileri’ üzerinden karşılanabileceği konuşuluyor.