Ders zili çaldı: ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ pilot uygulamasız, uyum eğitimsiz başlıyor
Öğretmenler Günü'de kurayı Cumhurbaşkanı çekti, 20 bin öğretmen atandı. Atanmayı başaranlar çok heyecanlıydı. Ama kapının dışında da mülakat mağduru öğretmenlerin protestosu vardı. Onlar yazılı sınavı geçmiş, mülakatta elenmişti.
Öğretmenler Günü normalde mutlu bir gün. Hepimiz bizi yetiştiren öğretmenlere saygılarımızı duyuruyoruz, öğrenci olanlar sınıflarda öğretmenlerine çiçek veriyor. Bu önemli meslek grubunu yılda bir kez olsun onurlandırıyor, onlara ne kadar çok değer verdiğimizi gösteriyoruz. Nitekim dün Öğretmenler Günü’ydü, bütün bunlar yapıldı, hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da o gün vesilesiyle bir konuşma da yaptı.
Türkiye, okullarında 19 milyona yakın öğrenci olan bir ülke. O yüzden uzun yıllardan beri ülkemizde ciddi bir öğretmen açığı var ve Milli Eğitim Bakanlığı da bu açığı kapatmak için yılda birkaç kez onbinlerce öğretmeni işe alıyor, onların atamalarını yapıyor. Nitekim dün Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla tam 20 bin öğretmen işe alındı, atamaları yapıldı. Devlet bu yıl toplamda 60 bine yakın yeni öğretmeni işe almış oldu.
Atamalar kurayla yapılıyor. Bu kuraların çekiliş töreninde doğal olarak büyük heyecan vardı. Yeni atanan öğretmenler Anadolu’nun hangi köşesine gideceklerini heyecan içinde öğrenmeye çalıştı, parmaklarını yiyenler, çok sevinenler, o kadar sevinmeyenler, çok duygu dolu manzaralar vardı salonda.
Ama bir de salonun dışında kalan, protesto gösterisi yapan öğretmenler vardı dün Ankara’da. Onlar, öğretmenliğe giriş için gereken sınavda aslında yeterli başarıyı sağlayan ama daha sonra yapılan mülakatlarda elenip mesleğine başlama şansını kaybedenlerdi.
İşte onlar da dün Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylemdeydi. Eyleme CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ile DEVA Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ve Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan da destek verdi. Öğretmenler Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in mülakata dair açıklamalarını önemsediklerini ama mülakattan sonra kontenjan dışında kaldıklarını anlattı.
Bebeğiyle gelen atanamamış bir öğretmen “14 Kasımda ben elendiğimi, sıralama olarak gerilediğimi öğrendim. Normalde alanımda 57 bin kişi içinde bin 367’inci oldum. Sıralamam bin 953’e kaydı ve ben bu şekilde atanamıyorum. Bugün biz sevinmeliydik, ailelerimizle sevinç gözyaşı dökmeliydik ama şu an atanamıyorum. Ben bebeğimle 10 saatlik yoldan geldim. Biz bunu hak etmedik” dedi.
Gülümser Erduran isimli atanamayan ve branşının tarih olduğunu söyleyen bir diğer öğretmen de şunları söyledi:
“Branşıma 619 kontenjan verildi, 443 sıralama yaptım. Mülakatta sorulan 3 soruyu 3’te 3 bilmeme rağmen mülakatta bana KPSS puanım baz alınarak artı 0,74 puan verildi. Ben şu ana güncel sıralama olarak 703 oldum, kontenjan dışı kaldım. Ben aktif olarak 10 yıldır öğretmenlik yapıyorum ve mülakatım gerçekten çok güzel geçti. Ben ona rağmen Bakanımızı dikkate alarak önemseyerek ‘Mülakat gibi mülakat yapıyorum’ dediği için mülakat için ciddi ciddi hazırlandım. Sadece ben değil, burada olan veya olmayan arkadaşlarım mülakat öncesi kontenjan içerisindeyken şu ana hepimiz kontenjan dışı olduk ve yarın 24 Kasım. İnanın biz buraya çok güçlüklerle geldik. 24 Kasım’ı kutlayamayacağız.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Özçağdaş, konuşmasında şunları kaydetti:
“Aylardır yaşanan mülakat tartışmalarının son aşamasındayız. Yüzlerce öğretmen var burada. Öğretmenlere ek olarak bebekler, anne-babalar var. Onlara destek vermek isteyen, başka illerden gelen dedeler var. Mülakatlar, iller arasındaki dengesizlikler nedeniyle büyük haksızlık üretti. Bazı mülakat grupları kendi hemşerilerine biraz daha yüksek puanlar verdiler. Bazı mülakat grupları sadece puanları yuvarladılar ve ortada binlerce mağdur öğretmen kaldı. Bu öğretmenlerin her birisinin bir öyküsü var.
‘Mülakat yapmayacağız’ diyerek yola çıkanlar, öğretmenlere söz verenler. Ardından ‘mülakat gibi mülakat yapacağız’ diyenler ne ilk sözlerinde durdular ne de mülakatları mülakat gibi yaptılar. 45 dakikalık mülakatlarda çoğu zamanı bile tutturamayan, hızla görüşülen ve öğretmenler arasında büyük adaletsizlikler olan bir sonuç oluştu.
Hamileyken bir yandan hazırlanan öğretmenler, küçücük çocukları yanlarındayken hem onlara bakan hem çalışan öğretmenler, eşleri çalışsın diye evin bütün yükünü üzerine alan eşler… Bunların her birisinin insan öyküsü var. Milli Eğitim Bakanı diyor ki, ‘Sadece 1100 kişi.’ Bir kere rakam doğru değil, MEB’den çelişkili rakamlar geliyor. Sadece 1 olsa ne olur? 1100 olmasın, 1 kişi olsun; yanımdaki Mervenur öğretmenin hayatı değişmeyecek mi?”
“Günün sonunda bu mülakatlar çok açık bir iller ve komisyonlar arası haksızlık üretti. Bunun çözümü belli. Bu 20 bin kontenjanın içerisinde yer alan KPSS ile bu hakka kavuşmuş ama mülakat nedeniyle dışarıda kalmış kaç öğretmen varsa bütçe kanununa tek bir madde ekleriz, KPSS puanıyla hak eden ama mülakat nedeniyle mağdur olanların sayısı kaç ise o kadar ek kontenjan yaratırız ve sadece KPSS puanıyla alırız ve Türkiye bu zulümden, bu haksızlıktan kurtulur. Bunu yapmak mümkün.
Hiçbir şeyi umursamayan Milli Eğitim Bakanı’na sesleniyorum, bir bürokratınızı ya da Bakan Yardımcınızı gönderin. Türkiye’nin dört bir yanından öğretmenlerle saatlerdir buradayız. Kendi aralarında para toplayarak geldi bu öğretmenler, yok böyle bir kaynakları. Bu derece vurdumduymaz, bu derece zalim olunmaz. Bir iktidar bu genç nüfusa bu derece zulmetmez.”
KESK Eğitim-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri İzzet İldeş de öğretmenlerin hakları olanı istemek için burada olduklarını belirterek “Mülakatın yarattığı durumdan kaynaklı sınavda yüksek alan arkadaşlarımız bile çok geri yerlere düşerek doğal da olarak atanma ile ilgili durumu kaçırdılar. Bakan atanma puanını kaldırıldığına dair bilgi paylaşıyor ama gerçeklik gün gibi ortada. Arkamızda yüzlerce arkadaş Türkiye’de binlerce arkadaş mülakattan kaynaklı mağdur olduğu için atamaları gerçekleştirilemedi” dedi.