Fitch Türkiye’nin büyüme tahminini yükseltti
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, Zonguldak'taki mitingde işçilerin geçim sıkıntısını vurgulayarak, adaletsiz vergi sistemi ve ekonomik sorunlara karşı seslerini duyuracaklarını söyledi. Atalay "Sesi duymayanlar sandıkta hesabını verir" dedi.
Zonguldak Madenci Anıtı’nda Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (Türk-İş) bağlı sendikalar bir araya gelerek “Zordayız, geçinemiyoruz” sloganıyla miting düzenledi. Mitinge Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, Milletvekili Eylem Ertuğ Ertuğrul ve bazı belediye başkanları ile sivil toplum örgütleri de destek verdi.
Atalay’ın konuşmasından önce alanda madenciler ile bir fabrikanın işçileri arasında yer tartışması yaşandı. Kısa süren arbede sendika yetkililerinin müdahalesi ile sona erdi. Ergün Atalay’ın konuşmaya başladığı esnada ise alkollü olduğu belirtilen bir vatandaş en öne gelerek polis barikatını aşıp alandan çıkmak istedi. Polislerin ve işçilerin çıkışın diğer taraftan yapılacağı söylenen ismi öğrenilemeyen kişi, çevresindekilerle tartışmaya başladı. Bir polisi itmeye çalışan kişiye, işçiler müdahale etti. Önce işçiler tarafından darbedilen kişi daha sonra polise teslim edilmesi amacıyla havaya kaldırılarak barikattan atıldı. Polis ekipleri alkollü vatandaşı gözaltına alarak bölgeden uzaklaştırdı. Öte yandan mitingde Türkiye’nin ilk madenci korosu da katılımcılara konser verdi.
Örgütlenildiğinde işten çıkarmalar olduğunu, zam aldığında “İşçilerin maaşları, müdür maaşlarını geçti” denildiğini söyleyen Ergün Atalay “Bu ülkede memur çok almıyor, işçi az alıyor, işçi yok alıyor. Emekli hiç almıyor. Asgari ücretli aldığı ücretle 1 hafta geçinemiyor. Ülkede 1 yıldır bir kriz yaşıyoruz. 12 ay çalışıyoruz, 10 buçuk ay maaş alıyoruz. Bu adil değil. Bu sürdürülebilir vergi sistemi değil. Ülkeyi yönetenlere sesleniyorum. Bu vergi meselesini bir an evvel gözden geçirin. Dayanma gücümüz kalmadı. Zordayız, geçinemiyoruz” dedi.
Emeklilerin, asgari ücretlilerin aldığı maaşlarla geçinemediklerini söyleyen Atalay “Asgari ücret öyle bir noktaya geldi ki, bunu kabul etmeniz, kabul etmemiz mümkün değil. Çok alandan çok, az alandan az vergi almak lazım. Aldığımız ücret ortada, 1 ay bu ülkedeki herkes zenginler başta olmak üzere 1 aylık kazançlarını devlete versinler. Biz de zaten yarı aç yarı tok yaşıyoruz bize de 1 ay maaş vermesinler. Madem ülke düzelecekse hadi bakalım, çok alandan çok, az alandan az haydi” diye konuştu.
İşten çıkarmalar ve çalışanlara asgari ücret dahi verilmemesini eleştiren Atalay “Belediyelerde ya çöp topluyoruz ya şoförüz ya çaycıyız Allah aşkına bizden ne istiyorsunuz siz? 3 kuruş para alıyoruz Bizim ekmeğimize niye kan doğruyorsunuz? Hiç fark etmiyor, ülkenin her bölgesinde değişik partilerdeki belediyeler değişiyor işçileri çıkartıyorlar. Bunu kabul etmek doğru değil. İşçilerin vebalini almamak lazım. Yetimin vebalini almamak lazım. Mazlumun vebalini almamak lazım. İki yakanız bir araya gelmez. Onun için biz bu ülkede, işçiler kol kola olacağız. Her meseleyi çözmek için gayret sarf edeceğiz” dedi.
Ek bir zamma her kesimin ihtiyaç duyduğunu söyleyen Türk-İş Başkanı sözlerini şöyle noktaladı:
“Yarın geç olur ama bir an önce halledilmeli. Biz bu ülkede bakan olmayacağız, milletvekili olmayacağız. Benden milletvekili de işveren de olmaz. İşçi başladım burayı bir işçiye devredip gideceğim. Sandığa giderken birbirimizle konuşmadan, temsilcinizle, şube başkanınızla, genel merkezle konuşmadan oy verdiğimiz için bugün kürsülerden sıkıntıları anlatmaya devam ediyoruz. Sendikanızdan bilgi almadan emekli olmayın. 40 puan ne demek, bu kabul edilebilir mi? Onun için bu ucube sistemi bir an evvel düzeltmek gerekiyor. Bu devasa ülke tasarruf genelgesiyle işçinin memurun servisine kaldıysa vay halimize.
Sene başında ‘KİT Reformu’ diye bir genelge yayınladılar. Bu genelgenin Türkçesi şu; enerjiyi, ulaştırmayı, madenleri kısa adıyla diyorlar ki, yönetimi 7 yapacağız, 4’ü hazineden olacak, 3’ü kurumdan olacak. Yerin altına girmeyen, direğe çıkmayan, asfalt dökmeyen, kar temizlemeyi bilmeyen yönetime girse kime ne hayır gelir? Sokaktaki enflasyonu biz iyi biliyoruz. TÜİK’in rakamlarına inanmıyoruz. Hayat pahalılığını, Yüksek enflasyonu iliklerimize kadar biz yaşıyoruz. Adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıt dışı, güvencesiz çalışma sorunu altına ezilmeyeceğiz. Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz. Biz iki kelimelik bir şey istiyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir talep. Yaşam talep ediyoruz. Han hamam istemiyoruz. Nefes almak istiyoruz. Yaşamak istiyoruz. Ülkeyi yönetenlerin bu sesi duymasını istiyoruz, duydular duydular. Sesi duymayanlar, bu ülkede sandıkta hesabını vermeye devam ederler.”