Esra Erol’u tehdit eden sahte mehdinin müridi için yakalama kararı çıktı
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç; gazeteciler Barış Terkoğlu, Alican Uludağ, Erk Acarer, İsmail Saymaz ve Timur Soykan'ı "kurşun" ile tehdit etti.
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, gazetecileri “kurşun” göndermeli açıklamayla hedef gösterdi.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti davasında ilk duruşma bir hafta boyunca görüldü. Duruşmada MHP’li üst düzey isimler ve Ülkü Ocakları yöneticilerininin de adı geçti.
Sinan Ateş cinayetinde Ülkü Ocakları ve MHP izlerine dair ise medyada birçok haber yer aldı. Bu haberleri gündeme getiren gazeteciler ise Ateş cinayetinin sanıkları başta olmak üzere Ülkü Ocakları yöneticileri ve MHP’li isimler tarafından hedef alındı.
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç; gazeteciler Barış Terkoğlu, Alican Uludağ, Erk Acarer, İsmail Saymaz ve Timur Soykan’ı tehdit etti.
‘Kurşun’ göndermeli paylaşımda bulunan Kılıç, “Bizler AB ve ABD fonlarının doldurduğu dolma kalemler değiliz, bizler kurşun kalemleriz. Kurşun kalemlerin de bir gün galip geleceğini mutlaka göreceksiniz!” dedi. Kılıç’ın paylaşımını gelen tepkilerin ardından sildiği görüldü.
Kurşun göndermeli paylaşım üzerine tehdit edilen gazeteciler açıklama yaptı.
Gazeteci Timur Soykan ise X’ten yaptığı paylaşımda, “Aşağıdaki tweeti atan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, Sinan Ateş’in öldürülmesinden önce eşi Ayşe Ateş’in evinin fotoğraflarını çekti ve Tolgahan Demirbaş’a gönderdi. Onun ‘kurşun’ kalemle neyi kastettiğini Sinan Ateş’e kurulan pusudan da biliyoruz. Bizim kalemlerimiz sadece halkın haber alma hakkı için yazar. Onların dolma kalemleri kanla dolu. Mafya düzeninde gazetecileri böyle tehdit edebilme cüretini de Sinan Ateş cinayeti sanığı olmamasından alıyor” dedi.
Cumhuriyet yazarı, gazeteci Barış Terkoğlu da Kılıç’a yanıt verdi.
Terkoğlu şunları yazdı:
’Tam bağımsız Türkiye’ diyenlere satırla saldırmışsın. ‘Kahrolsun emperyalizm’ diyenleri kurşunlamışsın. Kendi ülkenin iki kuruş zam isteyen işçisini, özgürlük isteyen vatandaşını, insanca yaşam isteyen gencini sokakta kovalarken; kendi milletini zehirleyen uluslararası baronların torbacılarıyla iş tutmuşsun.
Şimdi aklınca hayatında her dönem devlete çöreklenmiş çetelerle mücadele eden adamları tehdit ediyorsun. Sorsalar onun da arkasında duramayacak, bilmemkimden alıntı yaptım diyeceksin.
Senden kurşun kalem olmaz, ancak kurşun asker olur! Sorsan milliyetçisin, ama ne milletinin dilini bilirsin, ne kültürünü savunursun, ne onunla ekmeğini bölüşürsün. Ülküden yalnız on kişi toplanıp suç işlemeyi anlarsın.
Eğer ülkene de ülküne de son bir hizmet etmek istiyorsan savcılığa, karakola git. Ellerini kaldırıp ‘teslim olmaya geldim’ de. Seni 8 Nisan 2022’de Sinan Ateş’in evinin önüne keşif yapmaya kim gönderdi anlat. Cinayetten sonra abilerinle o odada neler konuştuğunuzu açıkla.
Biliyorum, o vakit, seni de, varsa cesareti anlattığını tutanağa döken polisi de savcıyı da bir dış ülkeye bağlar, bir terör örgütüyle ilişkilendirir, oradan oraya sürgün ederler. Ama en azından hayatının geri kalanını namuslu ve şerefli bir insan olarak geçirirsin. Ayrıca, savunduğun ülküyü, torbacılara milliyetçileri öldürten kirden temizlemeye katkın olur.
Biliyorum ne senin ne de teşkilatındaki abilerinin buna cesareti var. Ama suç sizde değil, suç koca devletin varlığını sizin çetelerinizin ayağının altına paspas edende!