Kızıl Goncalar: Post da geldi baba da!
‘Dilek Taşı’nın 19. bölümünde Mustafa’nın eski karısının aslında yaşadığını ve yan karakterlerden birinin kızı olduğunu öğrendik. Bölümün sonunda Mustafa ve Figen çifti birbirinden, bazı karakterler de aramızdan ayrıldı.
Geçen hafta ana karakterlerimiz Mustafa ve Figen’in (Salih Bademci, Hazal Subaşı) arasındaki buzlar erimiş, Mustafa geçmişine dair her şeyi Figen’e anlatmıştı. Yeşilçam tadındaki dizimizin (elbette) bir türlü kavuşamayan çifti şimdi de yeni bir durumla sınanacak; zira Mustafa’nın ta ilk bölümde öldü sanılan eşi Canan’ın (Aydan Akboğa) yaşadığını öğrendik. Zombi Canan nereden mi çıktı? Yan ama oldukça zengin karakterimiz Dündar Bolatlı’nın (Fatih Al) evindeki kilitli kapılar ardından!
Ne alakası mı var? Canan meğer Dündar’ın kızıymış. Buyur, buradan yak! Canan’ın, kirli işlere bulaşmış babası Dündar’dan utandığı için kaçtığını, Mustafa’yla tanışınca evlenip çocuk yaptığını öğrendik. Dündar’sa kızının nerede olduğunu öğrendiği sıralarda Canan çoktan ölüm döşeğindeymiş. Öldü sanıldıktan sonra ambulansla götürülen Canan meğer yoğun bakımda, oradan çıkınca da babası Dündar’ın evinde güvende tutuluyormuş. Mustafa’nın başına üşüşen sert adamların ardındaysa yine Dündar’ın, kızına iyi bakamadığı için Mustafa’dan almak istediği intikamı varmış. Kim derdi ki öldü sanılan Canan’a cenaze sahnesi yazılmamış olması, ilerleyen bölümlerdeki açıkları kapatacak?
“Benim bir de kızım var.”#DilekTaşı yeni bölümüyle #KanalD’de devam ediyor!@KanalD @pastelfilm pic.twitter.com/rvSwVxKBMo
— Dilek Taşı (@dilektasidizisi) January 17, 2024
Konuları bağlamak için sert adamları ya öldürerek ya kaybederek hikâyeden çıkarmışlardı. Bu bölümde de Dündar Bolatlı oğlu tarafından, Aras Rona’ysa (Teoman Kumbaracıbaşı) müstakbel damadı tarafından vuruldu. İki adamın da ölmesi işlerine gelen gençlerimiz, cinayeti ana karakterimiz Mustafa’ya yıkma derdinde.
Mustafa ve Figen’in ayrılığı Canan’ın ölmediğinin anlaşılmasından olacak sanıyorduk, ama her bölüm bir kere ayırdıkları çiftimizin payına yine altı boş bir ayrılık düşmüş. Bu ayrılığa üzülsek de bir yanımız, Mustafa’nın Canan ve Figen arasında kalıp iki kadını da üzmesini istemezdi elbette. İnanın artık ne hissedeceğimizi şaşırdık. Belgesel izler gibi duygusuzca izliyoruz.
📌 Tek iltifatımızı da edelim de eleştiriler arasında kaynamasın: Kürşat Demir, takıntılı ve tehlikeli genç Efkan Bolatlı olarak diziye girdiğinden beri dikkate değer bir oyunculuk çıkarıyordu. Son bölümlerde hem ona hem Kenan rolündeki Ozan Dolunay’a yazılan atışmalı repliklerle komediyi de çok iyi kıvıran ikili, diziye tat veren yegâne sahnelere imza atıyor. Bu ikiliyi yine benzer bir ilişkiyle başka bir işte de görsek keşke.
📌 Sosyal medyada kafa kafaya verip içinden çıkamadığımız sorular var: İlk bölümde Canan’ın buz gibi cesedi başında baba-kız saatlerce ağlamamış mıydı? O kadar sürede, dizide söylendiği gibi, nabzının durup sonra atmaya başlaması nasıl mümkün? Sonra… Dündar, kızı Canan’ın haberlerini anca tesadüfen alabilmişti; e bu adamın eli kolu uzun değil miydi? Son olarak, sokağa çıkma yasakları ne oldu da bölümün sonunda kargodan çıkan pıtpıtları patlatır gibi mezarlıkta kaç el ateş ederek adam vurabildiler?
📌 Figen’in annesi Fatma (Feride Çetin) öyle bir gösterişle diziye girmişti ki bu bölüm kim bilir neler yaptı diyenleriniz olacaktır. Hiçbir şey yapmadı. Elinde kahvesi, yüzünde keyiften dört köşe olmuş gülümsemesiyle bölüm boyu Ronaların aile içi çatışmalarını izledi. Yahu biz niye dört gözle bu kadıncağızı bekledik o zaman?
📌 Bölümün kayda değer neredeyse tek repliğiyse Aras Rona’dan geldi: “Mazlum, sırasını bekleyen zalimdir.” Bu Aras Rona’dan hiç beklenmedik anca düşündürücü cümleler çıkıyor. Bu kadar boş beleş olup da can alıcı durumlarda böyle laflar eden başka karakter bilmiyoruz.
📌 Birkaç kez değişen ekiple birlikte hikâye birkaç kez yalpaladı demiştik, değişen ekibe değinmiştik. Bu tür değişikliklerde her oyuncunun, her senaristin ve her yönetmenin işe kendi imzasını atması, kendi fikrini kendi üslubunca uygulaması kadar doğal bir şey yok. Fakat sorumuz şu: İşin mutfağında neler olduğundan bağımsız olarak izleyiciye son hali yansıyan ve her hafta tutarlı şekilde devam etmesi beklenen bir ürün değil mi, dizi dediğimiz şey? Ekipteki değişimi hikâyeyi baltalamayacak şekilde devam ettirme sorumluluğu yok mu kimsenin? Her yeni gelenin, kendinden önceki emeğe de saygı duyması gerekmez mi? Deneme yanılma tahtasına çevrilen bu güzelim hikâyeyi minik Cemre gibi dilek taşına gidip dilek dileyerek kurtarabilir miyiz?
Künye
Kanal: Kanal D
Yapım: Pastel Film
Yapımcı: Yaşar İrvül, Efe İrvül
Yönetmen: Osman Taşçı
Senaryo: Erkan Birgören, Can Sinan (hikâye), Gülseren Aydın (bölüm hikâyeleri)
Oyuncular: Salih Bademci, Hazal Subaşı, Ozan Dolunay, Perihan Savaş, Özge Özberk, Elif Doğan, Teoman Kumbaracıbaşı, Fatih Al, Çiçek Dilligil, Feride Çetin, Kürşat Demir, Afra Karagöz, Şirin Öten, Mine Vural, Lena Naz Kalaycı, Ömer Toprak Yılmaz, Aydan Akboğa.