Netflix’te hatlar karıştı: Bizans sarayında Mehter Marşı
Başrollerini Julia Roberts ve Richard Gere'in paylaştığı 'Özel Bir Kadın / Pretty Woman' 34 yıl sonra gündemde. Netflix'te en çok izlenen 3. film oldu. Türkiye özelinde de durum farklı değil. Klasiğin yeniden gündem olmasında algoritmanın payı büyük.
‘Özel Bir Kadın / Pretty Woman’ 34 yıl sonra yeniden hatırlandı. Julia Roberts ve Richard Gere’in başrollerini paylaştığı romantik komedi Netflix’te en çok izlenen üçüncü film oldu. Bunca yıl sonra çağdaş bir klasik olarak görülen filmin yeniden hatırlanmasını sağlayan ise Netflix’in algoritması. Kısa bir süre önce Netflix’te yayına Roberts’ın başrolde oynadığı ‘Dünyayı Ardında Bırak’ filmi yayına girdi. Dünya çapında ilgi görmeye başları. Netflix algoritması Roberts’ın rol aldığı klasiği ‘Özel Bir Kadın’ı seyircilere önermeye başladı. Bu önerme işe yaradı ve ‘Özel Bir Kadın’ı insanlar izlemeye başladı.
Aslında belli bir yaş kuşağı içerisinde ‘Özel Bir Kadın/Pretty Woman’ filmini bir defa izleyene pek rastlamanız mümkün değildir. Çünkü en az iki kere izlenmiştir. Sebebi de Julia Roberts ve Richard Gere’li yapımın ‘büyülü filmlerden’ biri olması.
Varlıklı iş insanı Edward (Richard Gere) ile hayat kadını Vivian (Julia Roberts) arasındaki bir haftalık ilişkiyi anlatır film. Hayatındaki sahteliklerden ya da kurallı davranışlardan sıkılan Edward, birlikte tek gece geçirmek için anlaştığı hayat kadını Vivian’e bir hafta boyunca sevgili gibi yaşamayı teklif eder. O da kabul eder. Ve böylece ikili gerçek aşkın girdabına kendilerini kaptırıp bir haftalık rüya gibi bir ilişki yaşar.
Hani bazı filmlerin çekim hikayeleri başlı başına film öyküsüdür ya. Garry Marshall’ın yönettiği ‘Özel Bir Kadın’ da o tür filmlerden biri… İlk adı ‘3000 $’ olan ve daha karanlık bir hikayeyi anlatan film (Vivian uyuşturucu bağımlısıdır ve tek gecelik ilişki sonrası Edward onu bırakır ve gider) daha sonra Disney’in devreye girmesiyle izlediğimiz hale getirilir.
O yıllarda çok da tanınmayan Julia Roberts rolü alabilmek için iki kere seçmelere katılır. Al Pacino’nun başrolü reddetmesi üzerine Richard Gere düşünülür ama onu da ikna etmek epey zor olur. Sonuç, türlü badireler atlatarak su misali yolunu bulan film gösterime girdiğinde yer yerinden oynar. Sadece ABD’de değil gösterildiği ülkelerde büyük ilgi görür.
Roy Orbison’ın ‘Oh, Pretty Woman’ ile Roxette‘in ‘It Must Have Been Love’ şarkıları dillere pelesek olur. Ve en önemlisi filmdeki performansıyla Oscar’a aday olan Julia Roberts’ın sinemada önü açılır.
Peki nedir bu filmi büyülü yapan. Kimilerine göre insanlar Roberts’ın gülümsemesini, kimileri göreyse Gere’in centilmenliğini sevmiştir. Lakin biraz daha fazlası galiba… Mesela beyazperdede çok az ikiliye kısmet olan kimya uyumu Roberts-Gere arasında ziyadesiye ortaya çıkar bu filmde. Ki ikili bu uyumu da hiç sömürmez. Yıllar sonra sadece yine Garry Marshall yönetiminde ‘Kaçak Gelin/Runaway Bride’ filminde bir araya gelirler ve her şeye rağmen ‘Özel Bir Kadın’ filminin devamını çekmeyerek filmin de herkes için özel kalmasını sağlarlar.
Ama bu film daha özel yapansa naçizane sezgileridir. Bir masal anlatısı içerisinde değerlendirilir o yıllar içinde film. Tatlı, romantik ve insanı iyi hissettiren bir masaldır anlatılan. Çünkü o yıllarda bir iş insanı ile bir hayat kadınının hakiki bir aşk yaşaması, hayatın olağan akışı içerisinde pek mümkün görülmez. Bunun için Edward ve Vivian arasındaki eşitlikçi ilişkinin, ancak ve ancak masallarda olabileceği düşünülür. İşin doğrusu o yıllarda eşitlikçi ilişkinin tanımı bile yoktur.
Oysa son yıllarda mesleği, sosyal statüsü, kimliği ne olursa olsun kişiler arasında eşitlikçi bir ilişki kurulamayınca dünyanın düze çıkamayacağını anlaşıldı. Ve bu gözle bakılınca ‘Özel Bir Kadın’ bir masaldan ziyade bir ihtimali çok önceden sezip anlatan ve bu yönüyle de zamana kalan özel bir film olarak değerlendirilebilir.