Yerli dizide geçmişle, yabancıda düşmanla savaş var
10haber okuru isteyince bizim için akan sular durur. Platformlarda klasik isteyenlere şahane bir suç dizisi: 'The Wire'. Suçtan devam ediyoruz, 'The Afterparty'nin ikinci sezonu yayında. Ya gözden kaçmasın dediklerimiz: 'Kötü Adamın 10 Günü' ve 'Cadılar Bayramı Sona Eriyor' sizleri bekliyor...
10Haber okuyucuları sadece yeni dizileri yazmamamı, zama zaman klasiklerden de tavsiyeler vermemi istediler. Bu tavsiyelere polisiye dizilerin en iyilerinden biri olan ‘The Wire’ ile başlamak istedim.
HBO, özel bir programın uygulandığı bir hapishanede yaşananları konu edinen OZ ve mafya kavramını neredeyse Scorsese kadar iyi ve derinlemesine işleyen ‘The Sopranos’ dizisinin büyük başarısının ardından yeni bir hit dizi senaryosu arayışına girdi ve tam o sırada, eski bir polis muhabiri olan David Simon, yazdığı yeni hikayeyle kapılarını çaldı.
Daha önce Simon’ın ‘The Corner’ isimli kitabını da mini dizi olarak uyarlamış olan stüdyo bu senaryoyu da diziye dönüştürmeye karar verdi ve televizyon tarihinin en çok izlenen, en çok sevilen polisiye dizilerinden biri olan ‘The Wire’ ortaya çıktı.
‘The Wire’, 2 Haziran 2002 yılında gösterime girdi ve sadece beş sezondan sonra 2008 yılında ekranlara veda etti. Önemli bir televizyon ödülü kazanamamış olsa da ‘The Wire’, eleştirmenler tarafından bugün hâlâ dünyanın en başarılı dizileri listelerine konmaktadır. IMDB puanı 9.3 olan dizi aynı zamanda sitenin en iyi 100 dizi sıralamasında altıncı sırada yer alıyor.
Dizinin bu başarısının pek çok nedeni var, bunların en başında eski bir polis muhabiri olan David Simon’ın konuya çok hakim oluşunu ve dizinin bu nedenle zaman zaman belgesel kıvamına dönüşmesini sayabiliriz.
Dizi, suç ve suçlu unsurunu sadece bir kaçma-kovalama hikayesi olmaktan çıkartıp, sebep-sonuç ilişkilerini masaya yatırarak konuya sosyal bir derinlik de katıyor. Gerçekliğinden asla şüphe ettirmeyen son derece organik karakterleri ve çok geniş bir oyuncu kadrosu olan dizinin her sezonu Baltimore şehrinin; uyuşturucu trafiği, liman, şehir yönetimi ve bürokrasi, eğitim sistemi ve yazılı basın gibi ayrı bir sorununu ele alıyor.
Türün izleyicisi iseniz, hatta genel olarak dizi izleyicisi iseniz ‘The Wire’ı izlemediyseniz eğer çok şey kaybetmiş olursunuz. Blu Tv’de bulabileceğiniz diziyi bir klasik olarak herkese tavsiye ediyorum.
‘Oz’, ‘The Sopranos’, ‘True Detective’ gibi dizileri sevdiyseniz eğer ‘The Wire’ı beğenebilirsiniz.
Sebebini çok da anlayamıyorum ama dünyada, konu diziler olunca yükselen trend bu aralar polisiye, cinayet ve dedektiflik oldu. ‘White Lotus’tan ‘Murders in the Building’e, ‘Poker Face’ten ‘Shelter’a kadar bütün dizilerde genç yaşlı herkes cinayeti kimin işlediğini çözmeye çalışıyor. Tabii her proje bunu kendi tonuyla yapıyor, yelpaze korku ve gerilimden komediye kadar genişliyor çünkü tür hepsini kaldırıyor.
Bize ‘Cinayeti kim işledi?’ sorusunu soran, suçluyu ararken oldukça eğlenceli bir ton tutturmayı seçen ve ilk sezonu beğenilen ‘The Afterparty’nin ikinci sezonu da Apple Tv+’da gösterime girdi. Dizinin ilk sezonunda, bir grup eski arkadaş liseden mezuniyetlerinin 15. yılını artık zengin ve ünlü bir rock star olan Xavier’in (Dave Franco) evinde kutlamaya karar vermiş fakat gecenin sonunda ev sahibi bir cinayete kurban gitmişti.
Olay yerine gelen Dedektif Danner (Tiffany Haddish) ve yardımcısı Culp evdeki herkesi tek tek sorguya çekmiş ve her bir bölümde o gece yaşananları bir başka karakterin bakış açısından izlemiştik. Üstelik dizi, anlatan kişinin karakterine göre her bölümde tür değiştirmişti. Bir bölüm müzikalken diğer bölüm sanat filmine dönüşüyor ve bu eğlenceli ve yeni anlatım stili diziyi keyifle izlenilir hale getiriyordu.
İkinci sezonda Dedektif Danner ve Culp geri dönüyorlar. Bu seferki hikaye ise bir düğünde geçiyor. Damadın öldürüldüğü düğünde cinayeti kimin işlediğini bulmak için Danner ve Culp yine ilk sezondaki yöntemlerini uygulayıp, tüm şüphelilere tek tek o gece ne yaptıklarının hikayesini anlattırıyorlar.
‘Only Murders in the Building’, ‘Murder She Wrote’, ‘White Lotus’ gibi dizileri sevdiyseniz eğer ‘The Afterparty’i beğenebilirsiniz.
Uluç Bayraktar’ın yönetmenliğini üstlendiği ‘İyi Adamın 10 Günü’, Mehmet Eroğlu’nun, ‘İyi Adamın On Günü’ ile başlayıp ‘Kötü Adamın On Günü’ ile devam eden ve ‘Meraklı Adamın On Günü’ ile sona eren polisiye üçlemesinden uyarlanan film serisinin ikincisi olarak Netflix’te gösterime girdi.
Bu ikinci filmde; hayatta sahip olduğu her şeyi kaybettikten sonra artık kötü bir adam olmaya karar veren Sadık (Nejat İşler), bir köşkte işlenen tuhaf cinayeti çözmeye çalışır. Film, Netflix Türkiye’nin “en çok izlenen filmler” kategorisinde şu anda bir numarada.
Korku filmi izleyicileri için ayrı bir yeri olan efsanevi Halloween film serisi 2022 yılında gösterime giren ‘Cadılar Bayramı Sona Eriyor’ ile üç jenerasyondur onu izlemeye devam eden hayran kitlesine veda etti. Beyazperdenin en meşhur psikopat katillerinden biri olarak adını tarihe geçiren Mike Myers, Cadılar Bayram’ında, artık torun sahibi olan hayatının takıntısı Laurie (Jamie Lee Curtis) ile son bir kez yüzleşir.
Halloween’in meraklısı olup kaçıran ya da tekrar izlemek isteyenler için, efsanenin son bölümü Bein Connect’te yayına girdi.