Bayramda 1.5 milyon ziyaretçi tarihi yerleri ziyaret etti
Milattan sonra 79 yılında Vezüv Dağı'ndaki volkanik patlamayla birlikte küller altında kalan Pompeii kentinde yapılan yeni bir kazıda, "şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş kadar iyi" eserler bulundu.
Milâttan sonra 79 yılının 24 Ağustos sabahında Vezüv yanardağının faaliyete geçmesiyle Roma İmparatorluğu’nun kenti Pompeii yok oldu. Üstelik sadece 15 dakikada… Zaman içinde varlığı büyük ölçüde unutulan antik kent 1748 yılında tesadüfen bulundu. Hakkında bilinenler asırlarca birkaç söylentiden ibaret olsa da antik kent Napoli’ye gelen turistlerin mutlaka uğradığı rotalardan biri burası.
Üstelik şimdi yeni bir keşifle gündemde.
Pompeii kentinde yapılan yeni bir kazıda, yeni sanat eserleri bulundu. Üstelik arkeologlar, bulunan duvar resimlerinin bu zamana kadar Pompeii’de keşfedilenler arasında en iyileri olduğunu söylüyor. Bulunan keşifler arasında Truvalı Helen gibi antik Yunan figürleri tasvirler de var.
Üçte biri hâlâ volkanik kalıntılardan temizlenmeyi bekleyen Pompeii’de, son neslin en büyük kazısı olan bu çalışma, Pompeii’nin, Roma İmparatorluğu’nun insanlarına ve kültürüne açılan, dünyanın önde gelen penceresi olduğunu bir kere daha kanıtlıyor.
BBC’ye konuşan arkeolojik park müdürü Dr. Gabriel Zuchtriegel, kazıda bulunan “kara oda”yı tanıttı.Kara oda, 12 aydır devam eden kazılarda bulunan son hazine. “Bölge 9” diye bilinen büyük bir mesken ve ticari alanın üzerinden, Vezüv’ün neredeyse 2 bin yıl önce püskürttüğü kül temizleniyor.
Büyük bir ziyafet salonunun yüksek siyah duvarlarında Truvalı Helen gibi efsanevi antik Yunan figürlerinin tasvir edildiği görülen odanın mozaik zemininde bir milyondan fazla tekli beyaz karo var.Duvarların sade renginin, gün batımından sonraki eğlencelerde kullanılan lambalardan çıkan duman kalıntılarını gizlemek için seçilmiş olduğu tahmin ediliyor.
19. yüzyılın sonunda yapılan kazılarda, bir köşede bir çamaşırhane bulunmuştu. Son kazıda da toptan satış yapan bir fırın ve kara odanın bulunduğu büyük bir ev ortaya çıkartıldı. Araştırma ekibi, bu üçünün tesisat, geçitler ve sahipleri anlamında birbirine bağlı olduğundan emin. Sahibi adının baş harfleri “ARV”yi birçok yerde görmek mümkün. Harfler duvarlarda ve hatta fırıncının değirmen taşlarında bile seçiliyor.
Arkeolog Dr. Stephanie Hay bu şifteyi hemen çözüyor:“ARV’nin kim olduğunu biliyoruz: Aulus Rustius Verus” diyor: “Pompeii’deki diğer siyasal propagandalardan tanıyoruz. Bir siyasetçi. Süper zengin. Fırının ve çamaşırhanenin arkasındaki lüks evin sahibinin o olabileceğini düşünüyoruz.”
Net olansa, Vezüv patladığında tüm bu mülklerin onarımdan geçiyor olması. Kurtulmaya çalışan işçiler geride düzgünce dizilmiş kiremitler ve hala kireç harcıyla dolu kovalarını geride bırakmış. Malaları ve kazmaları da duruyor. Ancak ahşap sapları çoktan çürümüş.
Görkemli mülkün tavan fresklerinin ihtişamının yanı sıra, buşuntulardan biri olan fırın hakkında öğrenilenlerin bir kısmı Roma yaşamının çok daha acımasız bir yönüne işaret ediyor: Kölelik.
İş yerinde çalışan insanların korkunç koşullarda kilit altında tutuldukları ve değirmen taşlarını döndüren eşeklerle yan yana yaşadıkları düşünülüyor. Kazıdan çıkarılan tek iskeletin de fırında bulunduğu açıklandı. Buluntularda yapılan incelemede, iki yetişkin ve bir çocuğun düşen taşlar tarafından ezildiği anlaşılıyor. Bu kişilerin patlamadan kaçamayan ve kapana kısılan köleler olması kuvvetle muhtemel.
Baş arkeolog Dr. Gennaro Iovino kazıdan çıkan hikayeleri şöyle anlatıyor: “Kazı yaparken neye baktığımızı merak ederiz; tıpkı bir tiyatro sahnesi gibi, dekorunuz, arka planınız ve Vezüv Yanardağı gibi bir suçlunuz var. Arkeolog, boşlukları doldurma konusunda iyi olmalı. Kayıp oyuncuların, ailelerin ve çocukların, artık orada olmayan insanların hikayesini anlatmalı.”