Alfabenin beşinci harfini bulmakta zorlanan bir üniversiteli
Metin Erksan'ın Altın Ayı ödüllü 'Susuz Yaz' filmi Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında 1 milyon TL'lik soru olarak soruldu. Lakin katılımcı Duhan Başar Ahmetoğlu bilmediğini söyleyip yarışmadan çekildi. Oysa filmi Martin Scorsese bile biliyor.
Yıl 2008… Cannes Film Festivali’nde Metin Erksan’ın çektiği ‘Susuz Yaz’ın restore ettirilen kopyası gösteriliyor. Fatih Akın’ın aracılığı ile Martin Scorsese haberdar olmuş filmden. İzlemiş ve çok etkilenmiş. Bunun sonucunda başında bulunduğu World Cinema Project’in olanaklarıyla filmin kopyasının restore edilmesinin önü açılıyor.
Martin Scorsese 45 yıl sonra restore edilen Metin Erksan’ın Susuz Yaz filmi hakkında konuşuyor; pic.twitter.com/NaRIQaqy0f
— homocinematicus (@abbilidi) September 8, 2019
“Metin Erksan’ın ‘Susuz Yaz’ı 1960’larda Türk sinemasının en iyi eserlerinden biriydi. Berlin’de Altın Ayı alan film Türkiye’de büyük başarı yakalamıştı. ‘The Love Statue’, ‘I Drank Your Blood’ gibi istismar filmleri çeken David E. Durston tarafından makaslanmış bir versiyonu ‘Reflections’ adıyla dahi yayınlanmıştı. World Cinema Project danışma üyesi Fatih Akın olaya el attı. ‘Susuz Yaz’ kenara atılmış, tam 45 sene unutulmuştu. Fatih’in deyişiyle suya olan tutkunun yanı sıra aşkın yarattığı tutku takıntısını anlatan filmi Scorsese “zengin, şehvetli bir film Susuz Yaz” diye takdim etmişti.
Böylece 1964’te Berlin’de Altın Ayı alan ‘Susuz Yaz’ın 2008’deki Cannes’daki gösterimi sayesinde uluslararası alanda bilinirliliğini artırmıştı. 2014’te Kültür Bakanlığı online anket düzenleyerek Türk sinemasının en iyi 100 filmini belirledi. ‘Susuz Yaz’ bu anketten birinci çıktı. Uluslararası alanda tanınırlığı artan filmin ulusal düzeyde de bilinen bir film olduğunu böylece ispatlanmış oldu.
Yıl 2024. Tarih 3 Kasım. atv’de yayınlanan Kim Milyoner Olmak İstiyor yarışmasında işte bu ankette hangi filmin birinci olduğu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 3. sınıfta okuyan Duhan Başar Ahmetoğlu’nun 1 milyon TL’lık soru olarak soruldu.
Seçenekler arasında ‘Eşkıya’, ‘Hababam Sınıfı’ ve ‘Babam ve Oğlum’ da vardı. Ahmetoğlu uzunca düşündükten sonra cevap veremeyeceğini söyleyip yarışmadan çekilmeye karar verdi. ‘Susuz Yaz’la ilgili bilgisi olmadığını söyleyen Ahmetoğlu bu filmin anketten birinci çıkma ihtimali olmadığı düşüncesindeydi. ‘Eskıya’ ve ‘Hababam Sınıfı’ arasında kaldı. Çekildikten sonra aklındaki seçeneğin ‘Eskiya’ olduğunu söyledi. Sonuçlar açıklanıp ‘Susuz Yaz’ şıkkını görünce yarışmadan çekilmekle ne kadar iyi bir karar verdiğini ‘ohh’ diyerek anlattı. Savunması da ‘Susuz Yaz’dan haberim yok” şeklindeydi. Ne diyelim Martin Scorsese’nin restore ettirdiği dünyanın bildiği filmden bir üniversite öğrencimizin haberi yok.
Anlatalım kısaca ‘Susuz Yaz’ın hikayesini. Necati Cumalı’nın eserinden Metin Erksan tarafından 1963’te çekilen film Hülya Koçyiğit beyazperdede göründüğü ilk yapımdır. Başrollerinde Koçyiğit ile birlikte Erol Taş ve Ulvi Doğan oynar. İzmir’in Bademler Köyü’nde çekilen filmin Sansür Kurulu tarafından yurtdışı gösterimi yasaklanır. Lakin film Berlin Film Festivali’ne seçilince kaçak yollarla Almanya’ya götürülür.
1964’te Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı kazanan film sayesinde Türk sineması ilk uluslararası başarısını da elde eder. Metin Erksan’ı ilk tebrik edenler arasında Yılmaz Güney vardır. Erksan filmin yurtdışına çıkarılması nedeniyle soruşturmaya tabi tutulurken, filmin oyuncuları arasında bulunan yapımcı Ulvi Doğan ‘Susuz Yaz’ı, sonradan çekilen erotik sahneleri filme ekleyerek ‘Kardeşimin Karısı’ adıyla, yurtdışında porno film gösterilen sinemalarda seyirciye sunar. Erksan bunu hiçbir zaman affetmez. Doğan ve Erksan’ın arası çok uzun yıllar açık kalır.
Yapımcı ve yönetmenin arası açık olması bir yana filmin kopyasının çok uzun zaman boyunca kayıp olması nedeniyle film uzunca bir süre gösterilemez. Ta ki Fatih Akın devreye girene kadar. Erksan’a göre yurtdışına kaçırılan kopya meğer İstanbul’da bir kasada duruyormuş. Bir hafiye gibi çalışan Akın filmin kopyasını bulur ve World Cinema Project imkanlarıyla restore ettirir. Sonra da film Martin Scorsese’nin sunumuyla Cannes’da gösterilir. 2008’den itibaren de Türkiye’de birçok festivalde özel gösterimi yapılır. Bu süreçte de defalarca haberi çıkan medyada.