Bugün Anneler Günü. Oy kullandıktan sonra annenizle birlikte film izlemeye ne dersiniz? Türk sineması, anneleri başrole taşıyacak kadar anaç bir sinema. Adile Naşit'ten Türkan Şoray'a, Fatma Girik'ten Hülya Koçyiğit'e, Yıldız Kenter'den Nevra Serezli'ye uzanan bir anne profili var sinemamızın.
En son annenizle birlikte ne zaman film izlediniz, bir düşünün? Nadir bir şeydir annelerle film izlemek. O zaman bir ayrıcalık yapıp, oyununuzu kullandıktan sonra, seçim sonuçlarını beklerken annenizle bir film izleyin. Ne de olsa bugün onların günü.
Peki hangi filmi izleyeceksiniz? Tercihiniz Türk sinemasıysa seçenek çok. Çünkü anne, Türk sinemasında ziyadesiyle annelik üzerine film var. Hatta anneleri başrole çıkaracak kadar da önem verir anneliğe. Özellikle de 70’li ve 80’li yıllarda çekilen filmlerdeki anne karakterleri birçoğumuzun belleğine yerleşmiştir. Biraz da onlar büyütmüştür bizi. Filmlerdeki anneler bize, hayata karşı tutunmanın kolay olmadığını bu coğrafyada direnmeyi, mücadele etmeyi, sevmeyi öğretmiş, anneliğin zorluğunu göstermiştir…
Sinema ve anne deyince akla Adile Naşit gelmiyorsa bir tuhaflık vardır. Onun gibi anne sinemada görülmedi. Fedakarlık onda, karşılıksız sevgi onda. Evlatlarının her şeyiyle ilgilenir. Birinin karnı mı aç, doyurur, elbisesi mi kırışık, ütüler. Olumlu olumsuz her türlü davranışının arkasında durur. “Ne yapsın yavrucak” repliği ve içli içli ağlaması karşısında dünyanın en gaddarları bile dize gelir. Hafize Ana, Nezaket, Melek, Saadet adı ne olursa olsun o tam bir Türk tipi annedir. Ha ailesine karşı en ufak tehlikeye karşı ise dünyanın en tehlikeli annesi olabilecek potansiyeli vardır. Saçını başını yolar karşı tarafın.
Türk sinemasının starlarından Fatma Girik’in özelliği, anne rollerini, diğer starlara göre daha erken yaşta canlandırması. ‘Gülsüm Ana’, ‘Toprak Ana’, ‘Ana Ocağı’, ‘Meryem ve Oğulları’ gibi filmlerde evlatları ve yuvası için her şeyi göze alan, kimi zaman bir köy ağasına, kimi zaman patronlara karşı çıkan anne karakterlerini büyük bir içtenlikle canlandırır. Daha çok kırsal dünyanın anasıdır o. Hem isyankar hem de mücadelecidir. O delici bakışlarıyla evlatlarının canını yakmak isteyen insanlara karşı göğsünü siper eder. Ölümü bile göze alır. Tersi de terstir Fatma Girik’in. ‘Nefret’ filminde Hülya Avşar damarına basınca neler yaptığı hala hafızalardadır.
Yıldız Kenter’in can verdiği Fatma Bacı, 70’lerin popüler analarındandır. Onunki tam bir çaresizlik öyküsüdür. Evlatlarının elinden bir bir kayıp gitmesi karşısında hiçbir şey yapamaz. Acısını içine gömmekten başka çaresi de yoktur. Ama en çok ona çocuklarının kendisinden utanması dokunur. Gariban, cefakar ve acılı anne deyince sinemamızda ilk akla Fatma Bacı’nın gelmesi de bu yüzdendir. ‘Bir Ana Bir Kız’, ‘Anneler ve Kızları’ filmlerinde de Yıldız Kenter benzer bir perspektiften yorumlar anneliği.
Türkan Şoray’ın analığı da bir başkadır. İlk akla ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ gelir ama asıl onun en ana filmi ‘Sultan’dır. Dul bir kadın olarak dört çocuğuna hem analık hem de babalık yapar. Direnen bir anadır o. Hayata, gecekondu ortamında hakkında çıkan lafa söze, ona göz koyan erkeklere karşı direnir… Elleriyle kurmak ister dünyasını. Her türlü olumsuzluğa rağmen bize direnmeyi öğütlemesi de bu yüzdendir.
Hülya Koçyiğit ‘Bütün Anneler Melektir’ filminde öz kızına, üvey annelik yapmak zorunda kalan bir anneyi canlandırır. Bu nasıl oluyor derseniz, Yeşilçam böyledir biraz da. Ama aynı Yeşilçam Lütfi Akad’ın ‘Gelin’ filmini de ortaya çıkarır. Hülya Koçyiğit YOzgat’tan İstanbul’a göçen geniş bir ailenin gelinidir. Oğlu hastadır ve onu tedavi ettirmek ister. Kaynanası, kayınbabası, hatta kocası sırası değil şimdi diyerek çocuğun hastalığına duyarsız kalırlar. Hülya Koçyiğit’in o sıkışmışlık içerisinde oğlu için verdiği mücadele bize çok şey anlatır.
Tolga Örnek’in gösterime girdiği sıralar seyirci tarafından ıskalanmış olduğunu düşündüğüm ‘Senin Hikayen’ filmi, hayatın ritmiyle neredeyse örtüşen ender yapımlardan biri. Modern zamanda genç bir çiftin çocuk sahibi olma macerasını ve bu macera sırasında yaşanan göreceli zorlukları anlatıyor. Peki bu zorlukların üstesinden gelirken onlara kim yardım ediyor: Anne Nevra Serezli. Sevgi, fedakarlık bir yana anne sakinliği, olgunluğu, çözüm üretme hali yani anneye dair ne ararsanız var bir filmde. İster annemizle ister maaile izleyin, film bitince birbirinize sarılacağınıza emin olabilirsiniz.
Nigar Ana, memlekette yerinden yurdundan o ya bu nedenle kopartılan annelere bir örnek. Erol Mintaş’ın ilk filmi ‘Annemin Şarkısı’ filminde izlediğimiz bu anne, zorunluluktan oğlu ile İstanbul’a gelir Tarlabaşı’na yerleşir. Ama kentsel dönüşüm nedeniyle şehrin çok uzaklarına gitmek zorunda kalır. Dört duvara sıkışmıştır ve bu nedenle de çok mutsuzdur. Ve zorla koparıldığı topraklarına gitmek ister. Farklı bir anne-oğul ilişkisi anlatır film.
15 Kasım 2024 - Savulun Roma’nın kaderini değiştirecek adam arenaya çıkıyor
8 Kasım 2024 - Ara tatilin sürprizi: Robot da olsa insan insandır!
5 Kasım 2024 - Trump mı kazanacak yoksa Harris mi? Sinemacılar sonuçları açıklıyor!
4 Kasım 2024 - ‘Yandaki Oda’ Oscar’da karşınıza çıkarsa şaşırmayın!