Kültürel gelişim ve özgür sanat TİP’in kırmızı çizgisi. İlk hedefleri kültür sanat dünyası üzerindeki sansürü ortadan kaldırmak. Sonrasında sanatçıların özgür hissedecekleri bir ortamı hazırlamak. Nihai hedefse toplumun her kesiminin kültür sanata katılımını sağlamak.
Türkiye İşçi Partisi için toplumsal hayatta kültür sanat çok önemli. O kadar önemli ki yaşamsal bir öncelik olarak görülüyor kültür sanat Bunu da seçim bildirgesinde “Kültürel gelişim ve özgür sanat TİP’in kırmızı çizgisidir” diyerek açıkça ortaya koyuyorlar. Bunun için kültür sanat alanında önemli bir yol haritası çizilmiş.
Böylesi önem verilen bir alanla TİP’in ilk vaadi, kültür sanat alanına yapılan direkt ya da örtülü, her tülü sansürü ortadan kaldırmak. Bu konuda söylemleri net: “Sanatı en karanlık biçimde kuşatan her türlü sansür, yasak ve yargı tehdidini ortadan kaldıracağız. Hâlihazırda gerek sansür aracılığıyla gerekse dağıtım, yayın ve yayım tekelleriyle nitelikli sanatın önünde engel teşkil eden tüm kurum ve pratikleri tasfiye edecek; sözü zincirlerinden, kitabı sokulduğu poşetten, sanatçıyı içine almaya çalıştıkları kıskaçtan kurtaracağız.” Ama RTÜK için özel bir parantez açılmış. TİP iktidarında keyfi sansürleriyle gündemde olan RTÜK’ün, bu sansürleri yapma yetkileri elinden alınacak.
TİP’in sansür uygulamalarına son verdikten sonraki hedefi, sanatçıyı ve sanat eserini baskı unsurlarına karşı koruma altına almak olacak. Ak Parti iktidarının, kutuplaştırıcı söylemiyle toplumda sanatı ve sanatçıyı bilinçli olarak düşmanlaştırdığını düşünüyor. Bunun için öncelikli olarak sanat eserinin içeriğini suçun maddi unsuru haline getiren ve sanatçının yargılanmasına sebep olan yasal düzenlemeleri ortadan kaldıracaklarını vaat ediyorlar.
TİP’in hedefi kültür ve sanatın olanaklarından toplumun her kesiminin faydalanması. Sanatı belli bir zümrenin ayrıcalığı olmayacak biçimde toplumsallaştırma hedefliyorlar: “Toplumun her kesiminin gerek sanat üretimine aktif katılımını gerekse sanattan yararlanmasını sağlamak üzere yerel yönetimlere hareket alanı tanıyacağız.”
Uzun vadede katılımcı ve kapsayıcı, bir kültür-sanat politikası belirlenmesi temel hedeflerden. Bu politikanın belirlenmesinde sanatçıların, emekçilerin, eğitimcilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve meslek birliklerinin katılımı ve işbirliğiyle oluşacak meclislerden yararlanılacak. Çağdaş sanat eğitiminin herkes için ücretsiz olması, sanat tarihi eğitimini orta öğrenimden itibaren zorunlu hale gelmesi, değişim programlarıyla öğrencilere yurt dışı seyahatleri imkanı sağlanması, ulusal ve uluslararası yarışmalar, festivaller, organizasyonlar sayesinde uluslararası etkinliklere katılacak sanatçıları destekleyerek sanatın ve sanatçının görünür kılınması, TİP’in kültür politikasının önemli unsurları.
TİP, kültür sanat alanın desteklenmesinin Anayasa’nın 64. maddesine atıfla devlet yükümlülüğünde olduğunu hatırlatıyor. Devletin de bunun gereklerini yerine getirmesi gerektiğini belirtiyor seçim beyannamesinde. Bunun için Kültür Bakanlığı’nın bütçesini artırma vaatleri var. Artırılan bütçe ile sanatsal ve kültürel üretim desteklenecek.
Tam da bu noktada önemli bir parantez açılıyor. İktidarla ilişkili her türlü kişi ya da kuruluşun tekeline almaya çalıştığı kültürel faaliyetlerin bağımsızlaşmasının önündeki engelleri kaldıracaklarını vaat ediyorlar. Ayrıca kültür sanat dünyasında faaliyet gösterenlere vergi indirimleriyle üretimin artırılması hedefleniyor: “Fikri ve sınai mülkiyet üzerindeki vergileri sıfırlayacak, sanatçının ve kültür-sanat emekçisinin şahsi vergi yükümlülüğünü kaldıracak, kültür-sanat ürünlerindeki katma değer vergisi uygulamasına son vereceğiz.”
TİP, sanat üretimini artırmak niyetinde ama bunun insani koşullarda ve özgür bir sanat ortamında yapılmasını hedefliyor. Bunun için de sanatçılar ve kültür emekçileri lehine gerekli yasal düzenlemeyi yapacaklarını vaat ediyorlar.
Özellikle kültür endüstrisinde belirli alanlarda ayyuka çıkan köleci çalışma koşullarına son vereceklerini belirtiyorlar. Ve kültür-sanat alanında faaliyet gösteren firmaların denetiminisürekli hale getireceklerini vaat ediyorlar: “İş Kanunu’na açıkça aykırı faaliyet gösteren, başta film yapım şirketleri olmak üzere işçilik haklarını ihlal eden, iş güvenliğini sağlayamayan işletmelere ağır para cezası, ruhsat, lisans, izin iptali gibi caydırıcı yaptırımlar uygulayacağız.” Bir de istihdam politikalarıyla sanatçıyı ekonomik açıdan özgürleştireceklerini, sanatçıyı farklı sektörlerde çalışmaya zorlayan ve onların sanatlarını adeta hobi olarak yapmak durumunda kalmalarının önüne geçileceğini belirtiyor.
15 Kasım 2024 - Savulun Roma’nın kaderini değiştirecek adam arenaya çıkıyor
8 Kasım 2024 - Ara tatilin sürprizi: Robot da olsa insan insandır!
5 Kasım 2024 - Trump mı kazanacak yoksa Harris mi? Sinemacılar sonuçları açıklıyor!
4 Kasım 2024 - ‘Yandaki Oda’ Oscar’da karşınıza çıkarsa şaşırmayın!