Altı gün önce indirim gelmişti: Motorin yüzde 3.4 zamlandı
Türkiye bir müze daha kazandı. Yazar Şermin Yaşar'ın girişimiyle Ankara'da Anne Müzesi açıldı. Müzede, geçmişten bugüne annelerin kullandığı ve anneliği simgeleyen eşyalar, objeler, anneliğin değerine dikkat çeken tablolar yer alıyor.
Anneliğin artık bir müzesi var. Ankara Altındağ’da açılan müze, bu yönüyle Türkiye’de bir ilk olma özelliği de taşıyor. Yazar Şermin Yaşar’ın hayata geçirdiği müze salı günü açılışını yaptı. Pazartesi hariç her gün açık olan müzede Türk resim ve heykelinin önemli sanatçılarına ait anne ve çocuk temalı tablolar, heykeller ve koleksiyonlar yer alıyor. Ziyaretçilerini anne evi sıcaklığıyla karşılayan müzede Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Baha Said Bey, Sanayi-i Nefise’nin kurucularından Fuat Soyhan, ünlü ressamlar İbrahim Balaban, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fikret Otyam, Abidin Dino, Ali Demir, Hüseyin Bilişik, Mustafa Aslıer, Erol Özden ve daha pek çok isme ait tablolar bulunuyor.
Burhan Alkar, Metin Yurdanur, Jale Yılmabaşar, Hüseyin Gezer gibi isimlere ait heykel ve seramik sanatı eserlerinin de sergilendiği müzede annelik teması üzerine sanata dair geniş bir koleksiyon sunuluyor. Müzede, geçmişten bugüne annelerin kullandığı ve anneliği simgeleyen eşyalar, objeler, anneliğin değerine dikkati çeken sanatsal çalışmalar, tablolar bulunuyor.
Bebeklerin kullandığı kıyafet, emzik, bez, biberon gibi eşyalar ve anne çocuk ilişkisini sanatsal bir anlatımla sunan çalışmalar da ziyaretçilere anılarını yeniden canlandırma imkanı sunuyor. Türk resim ve heykel sanatının anne çocuk, anne bebek temalı pek çok önemli eserinin de bulunduğu müzede, Türkiye’den ve farklı ülkelerden analık madalyası örnekleri sergileniyor.
Geçici sergi alanında ise Cumhuriyet Müzesi envanterine kayıtlı Mustafa Kemal Atatürk’ün bebeklik eşyaları zıbını ve başlığı ile Zübeyde Hanım’ın seccadesi ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Dünya anne bebek koleksiyonunun bulunduğu salonda ise 50’den fazla ülkeye ait anne bebek temalı ve görselli antika bebekler yer alıyor.
Yazar Şermin Yaşar, müzeyi ve kuruluş sürecini şu sözlerle anlattı: “Anadolu annelerinin biraz sırtını sıvazlamak istedim” diyen Yaşar, bunu yapmanın pek çok yolunun bulunduğunu, müze fikrinin de bunlardan biri olduğunu söyleyerek, “Anlatmak istediğim Anadolu’nun annelik hikayelerini, annelik tarihini ve o eşsiz sanat eserlerini bir araya getirip bir kompozisyon oluşturarak biraz Anadolu kadınına, Anadolu annelerine, bugünün annelerine ve kadınlarına bir selam vermek istedim”
Müzeye gelen ziyaretçilerin bir sanat eserine bakarak dile getirdikleri “Ondan benim annemde de vardı. Bundan benim de vardı” ifadelerinin aslında bir “birliktelik duygusunu” yansıttığı değerlendirmesinde bulunan Şermin Yaşar “Bir sanat eseri kıymetlidir. Müzelerde bulunan envanterler değerli ve kıymetlidir. Böyle baktığında aslında kendi annesinde olanın, kendi evinde var olanın, kendi çocuğuna ya da kendi çocukluğunda alınmış ve verilmiş olanın ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu da görebiliyor ziyaretçilerimiz. Bir sanat eseri kıymetlidir. Müzelerde bulunan envanterler değerli ve kıymetlidir. Böyle baktığında aslında kendi annesinde olanın, kendi evinde var olanın, kendi çocuğuna ya da kendi çocukluğunda alınmış ve verilmiş olanın ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu da görebiliyor ziyaretçilerimiz.” dedi.
Ziyaretçilerden, “Hemen çıktım ve annemi aradım” şeklinde geri bildirimler aldıklarını bildiren Anne Müzesi’nin kurucusu Şermin Yaşar, annesi ya da çocuğuyla gelenlerin müzeyi el ele gezmelerini istediklerini, bunu görmenin kendileri için çok mutluluk verici olduğunu ifade etti. Yaşar, müzeyi gezen anne ve çocuklarının aralarındaki bağı hatırlamalarının, müzeden birbirlerine sevgi sözcükleriyle ayrılmalarının kendileri için kıymetli olduğunu söyledi.