Müzik Radarı hatırlatır: Barış için söylenen şarkılar
Müzik tarihine damga vuran gruplar da pişman olur. Yaptıkları şarkılarla onlarca yıldır büyük bir zevkle dinlenen müziğin efsane isimleri ürettikleri kimi eserlerinden pişman. Metallica'dan Queen'e, Led Zeppelin'den Aerosmith'e pişmanlık dolu hikâyeler için buyurun haberimize.
“Son pişmanlık neye yarar?” diye sormuştu yıllar önce Asya ve sonrasında da Müslüm Gürses. Birkaç gün önce oyuncuların rol aldıklarına bin pişman oldukları filmlere bakmıştık. Bu kez odağımızı müzik dünyasına çeviriyoruz. Queen’den Led Zeppelin’e, Guns’n’Roses’tan Aerosmith’e liste adeta yıldızların pişmanlık tablosu. Oysaki biz onları hep iddialı ve tüm dağları yaratmışçasına sahip oldukları özgüvenleriyle tanıyoruz.
Adını rock tarihine altın harflerle yazdıran isimlerin yaptığı her albümün klasik mertebesine yükselmesini beklemek elbette haksızlık olur. Onlar kendilerini her ne kadar tanrı gibi görse de gerçekler onların gördüklerinden farklı olabiliyor. Kimi zaman uyuşturucu yüzünden kimi zaman da kavgalı bir ayrılığın ardından ortaya çıktığı bazı albümler efsane isimlerin şanına pek de yakışmayacak türden olabiliyor. Neyse ki onlar da bunun farkında.
Guns’n’Roses’ın yayınlanması yılan hikâyesine dönen ‘Chinese Democrasy’ albümüyle başlayalım. 15 farklı stüdyoda 10 yıl süren kayıt sürecinin yanı sıra 13 milyon dolarlık maliyetiyle albüm Axl Rose’un canını epey acıtmıştı. Bu yönüyle ‘Chinese Democrasy’ tarihin gelmiş geçmiş en maliyetli albümleri sıralamasında zirveye yerleşmesine rağmen grubun gitaristi Tracii Guns’ı tatmin etmemişti. Axl Rose’un her şeye rağmen aşkla bağlı olduğu albüm için “steril ama bir o kadar da heyecansız” demişti.
Bu heyecansız işlere imza atan tek topluluk Guns’n’Roses değil ne yazık ki. Freddie Mercury’nin 1991’de aramızdan ayrılışı sonrası müzikal çalışmalarına John Deaconssız bir şekilde Brian May ve Roger Taylor ile devam eden Queen, hem üzen hem de üzülen taraf oldu. Bad Company solisti Paul Rodgers ile çıktıkları turnenin ardından 2008 yılında ‘The Cosmos Rocks’ isimli albümlerini yayınlayan grup, pek de ses getirmeyen bu çalışmalarından hoşnut kalmadı. Grubun üniversite dekanı üyesi Brian May albümün hantal olduğunu itiraf etmişti.
70 ve 80’lere damgasını vuran rock müziğin asi yıldızları sıkça uyuşturucuyla anılıyordu. Steven Tyler ve Joe Perry de bu isimler arasındaydı. Aerosmith efsanesini yaratan ikili 1977 yapımı ‘Draw the Line’ ile beklentileri karşılayamamıştı. Albüm hakkında konuşan Perry “Uyuşturucuyla uğraşan müzisyenlerden ziyade müzikle uğraşan uyuşturucu bağımlılarıydık” demişti.
The Doors cephesinde de derin bir pişmanlık hakim. Efsane müzisyen Jim Morrison’ın Temmuz 1971’de Paris’te ölmesinin ardından, The Doors’un geriye kalan üç üyesi onsuz devam edip etmeme gibi zor bir kararla karşı karşıyaydı. Sonrasında grup üyeleri çok da geciktirmeden ‘Other Voices’ albümünü yayınlamıştı. Fakat ortaya çıkan sonuç pek de tatmin edici olmadı. Bunun üzerine açıklama yapan grubun gitaristi Robby Krieger “Jim’in ölümünden sonra albümü bu kadar çabuk çıkarmamalıydık” diyerek bir itirafta bulunmuştu.
İngiltere’nin gelmiş geçmiş en büyük rock grupları sıralansa The Who mutlaka bu listede yerini alır. Ancak grubun davulcusu Keith Moon’un 1978’de hayatını kaybetmesi sonrası The Who sancılı günler yaşadı. Grubun diğer üyeleri bu kayıp sonrası yeni bir albüm yapıp yapmama konusunda kararsızdı. Ancak en nihayetinde ‘It’s Hard’ı yayınladılar. Ortaya çıkan albüm üyelerin pek de içine sinmedi. Sonrasında da 24 yıl boyunca başka bir albüm yapmayacaklardı.
İngiltere’den devam edelim. Hem adanın hem de tüm bir müzik tarihinin efsanesi konumundaki Led Zeppelin de “keşke yapmasaydık” kıvamında bir iş imza atmıştı. 1975 yılında Robert Plant’ın geçirdiği ve onu aylarca süren iyileşme sürecine mahkum eden trafik kazası sonrası grup tüm turne programını iptal etmiş yeni albüm çalışmalarına yoğunlaşmıştı. Jimmy Page günlerce uykusuz çalışarak ortaya çıkardığı ‘Presence’ grup üyeleri tarafından pek de sevilmedi.
Geçen hafta yeni albümleri ’72 Seasons’ı yayınlayan Metallica, yeni bin yıla pek de istediği gibi başlayamamıştı. 2003’te yayınladıkları St. Anger. hayranlarının bir bölümü kadar grup üyelerini de tatmin etmemişti.
Punk kahramanları The Clash’in son albümü oldukça tartışmalıydı. Büyük ölçüde de unutuldu. Joe Strummer ve Paul Simonon; grubun davulcusu Topper Headon ve gitaristsi Mick Jones’u kovduktan sonra yeni bir kayda girişmişti. Fakat albüm yayınlandıktan sonra grubun kalan üyeleri de yollarını ayırdı.
Yıldız oyunculardan itiraf: Oynadığımız bu filmlerden nefret ettik
Guns