Jeffrey Epstein’in hesabından Noam Chomsky’ye para transferi yapılmış
Cinsel istismar ve fuhuş ağı kurma suçuyla tutuklandıktan sonra cezaevinde ölü bulunan ABD'li milyarder Jeffrey Epstein'in dava dosyasında iki Türk'ün adı geçiyor. Kayıtlara göre bu ikisi meşhur partilerin düzenlendiği adaya gitmiş.
Bunlardan biri benim liseden arkadaşım olabilir mi? Dün bu soru bana telaş dolu anlar yaşattı.
Öğleden sonra toplantı masasının etrafında birkaç kişi 10Haber’in yazılımıyla ilgili kısa bir eğitim alıyoruz. Bir ara gözüm telefonuma gelen Whatsapp mesajına kayıyor.
Liseden bir arkadaşım yazmış: “Nevşin Mengü’yü izledin mi. Epstein skandalıyla ilgili haberde Banu var. Yalnız soyadını K. diye söylüyorlar. Google’a ‘Banu K. Epstein’ diye yazınca bizim Banu çıkıyor. Ne bu, n’oluyor…” Ne olduğunu bilmiyorum ama ben allak bullak oluyorum.
Toplantıdan kopmuşum artık, Google’da aramaya başlıyorum. Banu’nun fotoğrafları her yerde. Soyadını K. diye yazmışlar ama haberlere fotoğraflara bakılırsa liseden sınıf arkadaşımız 1993 Türkiye 3. Güzeli Banu, Epstein’in adasına giden iki Türkten biri!
Nevşin Mengü’nün Youtube yayınını açıyorum. Mengü en başta teyidin gazetecilikte ne kadar önemli olduğundan bahsediyor. “Yağmurun sesini duysak çıkıp hakikaten yağıyor mu diye bakmamız lazım” diyerek her şeye şüpheyle yaklaşmanın önemini vurguluyor.
Ben de öyle yapıyorum. Lise arkadaşımın Epstein’in adasına gitmiş olma ihtimalini düşünmek bile istemesem de “Olabilir mi” rezerviyle dinliyorum.
Epstein dosyalarında adı geçen iki Türk konusu başlıyor. Mengü’nün yayınından aktarıyorum: Türklerden biri yiyecek içecek işiyle uğraşan Turabi Fırat adlı Türk. Belgelerde adı bir kez geçiyor. “Esas üzerinde durduğumuz diğer isim Banu K.” diye devam ediyor Nevşin Mengü. Ekrana Banu Sağnak’ın fotoğrafı geliyor. “1993 Türkiye 3. Güzeli “diyor: Doğru. “Annesi Amerikalı, ABD’de yaşıyor” diyor: Yanlış. Banu’nun annesi Türk ve yıllar önce vefat etti. Bizim Banu’nun konuyla ilgisi olmadığı kanaatim ağır basmaya başlıyor.
Bu noktada Banu’yu arıyorum. “Geçmiş olsun Banu.” Neden bahsettiğimi hemen anlıyor. “Yok yok ben değilim o” diye açıklamaya başlıyor: “Fotoğrafları karıştırmışlar. Hangi seneydi hatırlamıyorum ama Banu K. diye biri de yarışmaya katılmıştı sanırım. Belki ondan karıştırdılar. Ama ben değilim yani, sen biliyorsun…”
Banu’nun eşi avukat, “Çağatay haberleri kaldırtmak için girişimde bulundu” diye ekliyor.
Nasıl haberinin olduğunu merak ediyorum. “Önce yakın bir arkadaşım sonra ailem aradı. Bir sürü yere yayılmıştı haber. Ben de Çağatay’ı (Çağatay Erten) aradım, anlattım. Şimdi de ofisine gidiyorum, ne yapalım diye konuşacağız. Dava açmayı da düşünebiliriz. Tanıyan var, tanımayan var. Yanlış haber doğru haberden çok daha hızlı yayılıyor sonuşta.”
‘Bizim Banu’ya geçmiş olsun. Aslında diğer Banu’ya da çok geçmiş olsun. Çünkü bir habere göre mahkemede “Müslüman olduğum ve yaşadıklarım ülkemde derin bir utançla karşılanacağı için adımın saklı kalmasını istiyorum” demiş. İfşa olmak istememiş ve mahkeme tutanaklarında kod adı kullanılmış.