Çin yılların uygulamasını durduruyor: Yurt dışından gelenler evlat edinemeyecek
Aşkı bulmak neden bu kadar zorlaştı? İşler nasıl bu hale geldi, nerede yanlış yapıyoruz, bu zamanda nasıl aşkı buluruz? Uzmanı yanıtladı. Bir sevgiliden beklediğimiz çok fazla şey var, hepsini bir arada bulmak da bir hayli zor.
Uygulamalarla potansiyel sevgili adayı seçeneklerinin sonsuz gibi göründüğü, ilişki lafının dahi edilmediği günümüzde aşkı bulmanın giderek zorlaştığını bilmek için bekar olmak yeterli. İki bekar bir araya geldiğinde konu dönüp dolaşıp ilişkilere ve artık bırakın doğru insanı herhangi bir partner bulmanın zorluklarına geliyor. Partner bulma uygulamalarının her ne kadar işleri kolaylaştırdığı iddiası taşısa da flört ve ilişki evrenini daha karmaşık hale getirdiği ortada. Hatta geçen Sevgililer Günü’nde bu uygulamalar sürekli kullanıma teşvik etmek için oyunlardakine benzer bağımlılık yaratan özellikler kullandığı suçlamasıyla mahkeme salonlarına taşındı.
Hal böyleyken bir uzmana kulak vermekte fayda var. Paul C. Brunson meşhur Tinder uygulamasının küresel ilişki araştırmalarının başında, dünyaca ünlü bir çöpçatan ve yazar. Yeni kitabı “Find Love: How to Navigate Modern Love and Discover the Right Partner for You” (Aşkı bulun: modern aşkta yolunuzu nasıl bulursunuz, doğru partneri nasıl anlarsınız) adından da anlaşılacağı üzere modern zamanlarda aşkı ararken kaybolmamak ve doğru insanı bulmak üzerine. Brunson’ın BBC röportajında yolunu bulmak isteyenlerin işine yarayabilecek bölümler var.
En temel soruyla başlayalım: Sevgili bulmak her zamankinden daha mı zor sahiden? Brunson yanıtlıyor: “Sevgili bulmak her zaman önemli bir karardı ancak kitabım üzerine yaptığım araştırmalara dayanarak söyleyebilirim ki aşkı bulmak ve onu devam ettirmek insanlık tarihinde hiç bu kadar zor olmamıştı.”
Derin bir oh çekebiliriz sorun biz bekarlarda değilmiş. Peki neden böyle: “Bir nedeni bugün ilişki olarak görülen şeylerin çeşitlerinin artmış olması. Tek eşli ya da çok eşli bir ilişki yaşıyor olabilirsiniz, birlikte ya da ayrı yaşıyor olabilirsiniz. Kabul gören onlarca ilişki biçimi var. Bu da nihai amacınızın uyuştuğu bir partneri bulmayı zorlaştırıyor. Bir diğer neden ise partnerlerimizden her zamankinden daha çok şey bekliyor olmamız. Eskiden bizi koruyacak, çocuk büyütmemize yardımcı olacak ya da tarlayla ilgilenecek biriydi aradığımız. Yıllar yıllar geçti yoldaş arar olduk. Şimdi ise psikolog Eli Finkel’in araştırmasında ifade ettiği gibi partnerlerimizden her şeyi bekler hale geldi. Entelektüel olarak dengimiz olsun istiyoruz, yeni giriştiğimiz işimizde CEO olsun istiyoruz, harika bir ebeveyn olsun istiyoruz ve yatakta da müthiş olmalarını istiyoruz.”
Teknoloji yeni insanlarla tanışma şansını artırdı. Bazı insanlar seçeneklerinin sınırsız olduğunu düşünse de aslında yanılıyorlar. Brunson şöyle açıklıyor: “Seçim paradoksuyla kendimizi kandırıyoruz. Sonsuz seçeneğimiz olduğuna inanıyoruz. Ama realitede 100 tane partner bulma uygulaması bile indirseniz haftada kaç kişiyle buluşabilirsiniz ki? Sınırlı sayıda dolayısıyla sandığımız kadar seçeneğimiz yok.”
Tinder’ın ciğerini bilen bir uzmandan online ilişki kurma çabalarında en sık yapılan yanlışları duymak isteyenler için Brunson sıralıyor: “İlişkide amacının ne olduğunu saptamak için yeterince uğraşmamak. Çünkü çok fazla varyasyon var. Tinder’da ilişkinizin amacını seçmenizi sağlayan bir özellik getirdik. Bu önemli çünkü uzun süreli bir ilişki arayanla kısa dönem bir şey yaşamanın peşinde olan bir insan ilişkiye başlayınca sonuç felaket oluyor. Bir başka büyük sorun ise fotoğraflarda. İnsanlar son dönemdeki fotoğraflarını koymuyor. Dolayısıyla biriyle buluşmaya gittiklerinde fotoğraftaki haliyle alakası olmuyor. Bilerek yapılıyormuş gibi görünüyor olabilir ama değil. İki yıl önce Tinder’da çalışmaya başladığımda bir hesap açıp neymiş diye bakmam gerekti. Ve 12 yıllık falan bir fotoğrafımı yükledi. Birlikte çalıştığım bir arkadaşım ‘Böyle görünmüyorsun’ demişti. Hepimiz 10 sene önceki halimiz gibi göründüğümüzü sanıyoruz ama gerçek öyle değil. Üç-beş tane fotoğrafınızı koymalısınız, biri içten bir şekilde güldüğünüz, biri tüm vücudunuzun göründüğü, biri de sevdiğiniz bir şeyi yaparken çekilmiş bir fotoğrafınız olmalı.”