Türkiye’de dört solunum yolu enfeksiyonunda belirgin artış
Zatürre her yaştan insanı etkileyen tehlikeli bir hastalık. Ateş, öksürük, halsizlik gibi ortak belirtileri yüzünden bazen hastanın “Grip oldum" diye düşünmesine yol açıyor. Sonuç mu? Tedavide hayati gecikmeler. Peki iki hastalığı nasıl ayırt edebiliriz? Dr. Berna Kömürcüoğlu anlattı.
Zatürre ölümcül olabilen bir akciğer hastalığı. Bir kişiden diğerine öksürük, hapşırıkla ya da aynı çatal, bıçağın kullanımıyla geçebiliyor. Bazen de hasta kişinin solunum damlacıklarıyla kirlenmiş bir nesneye, yüzeye dokunduktan sonra ellerin burna veya ağza götürülmesiyle bulaşıyor.
Herkes zatürre riskiyle karşı karşıya olsa da zatürre çocukları ve 65 yaş üstü kişileri daha çok seviyor. Tahminlere göre zatürre her yıl 700 binden fazla çocuğun hayatına mal oluyor. Ayrıca diyabet, kalp, böbrek ve karaciğer hastalarında da zatürre riski daha yüksek.
Peki zatürre olduğumuzu nasıl anlarız? Grip, Covid-19 ve zatürre arasında nasıl bir ilişki var? Hangi aşılar zatürreden korur? Ne zaman doktora gitmeliyiz? Zatürrenin kapımızı çalmaması için alabileceğimiz önlemler var mı?
12 Kasım Dünya Zatürre Günü öncesinde bu soruları İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Berna Kömürcüoğlu’na yönelttik.
Zatürreye ne sebep olur?
Zatürre (pnömoni) akciğerin iltihaplanmasıdır. Bu iltihaba bir virüs, bakteri, mantar ya da parazit yol açabilir. Zatürrenin altta yatan sebebi çoğunlukla virüs ve bakterilerdir. Mantarlardan kaynaklanan zatürre daha az sıklıkla görülür. Parazitler ise nadiren zatürre nedeni olabilir.
Bakteriler arasında baş sorumlu pnömokok bakterisidir. Öyle ki zatürrelerin yüzde 50’si bu bakteriden kaynaklanır.
Virüsler arasında da Covid-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsü, gribe yol açan influenza virüsü ve soğuk algınlığına neden olan rinovirüs en sık zatürre yapan etkenlerdir.
Bakteri ya da virüsler akciğere nasıl ulaşıp orada hastalık yapıyor?
En önemli bulaş yolu solunum yoluyla olur. Örneğin grip ya da Covid-19 geçiren birinin öksürük, hapşırık sırasında saçtığı damlacıklarla mikroplar size bulaşabilir. Eğer bağışıklık sisteminiz bu mikropları engelleyemezse mikroplar akciğere iner, burada çoğalır ve zatürre gelişir. Burada anahtar ifade “bağışıklık sistemi engelleyemezse…” Çünkü bu mikroplara maruz kaldığınızda sizde her zaman zatürre gelişmez. Sadece grip ya da üst solunum yolu iltihabı geçirip iyileşirsiniz, hatta koruyucu mekanizmalarınız güçlüyse hiç hastalanmayabilirsiniz de…
Peki bağışıklık sisteminin mikropları engelleyememesinin sebepleri neler olabilir?
Sebepleri dört maddede özetleyebiliriz:
Bir, maruz kaldığımız mikrop çok güçlüdür ve savunma sistemlerimiz onunla başa çıkamaz.
İki, Covid-19’da yaşadığımız gibi daha önce hiç karşılaşmadığımız bir mikropla karşı karşıya kalabiliriz. Vücudumuzda o mikroba karşı bir hafıza olmadığı için enfeksiyon çok kolay bir şekilde gelişebilir.
Üç, bağışıklık sistemimiz diyabet, karaciğer yetmezliği, böbrek hastalıkları gibi nedenlerle düşük olabilir.
Dört, gribal enfeksiyonlar sonrası bağışıklık sistemimiz güçsüz düşebilir. Bu da bakteriyel zatürreye yol açabilecek bakteriyel enfeksiyonlara uygun zemin oluşturur.
Hangi belirtiler zatürreyi düşündürür? Etkenin virüs ya da bakteri olması belirtilerde farklılık yaratır mı?
Belirtilerde pek farklılık olmaz ama bakteriyel kaynaklı zatürreler biraz daha gürültülüdür. Aniden başlayan yüksek ateş, üşüme-titreme, iştahsızlık, öksürük, göğüs ağrısı, balgam çıkarma, bazen kanlı balgam, nefes almada zorluk ve genel durumun bozulması sık karşılaştığımız zatürre belirtileridir.
Zatürre geçiren hastalar bazen “Grip oldum, nasılsa geçer” diye düşünüp doktora başvurmakta gecikebiliyor. Gripte 2-3 gün içinde ateşin geçmesini, 4-5 gün içinde de hastanın toparlanmasını bekleriz. Ateş daha uzun sürüyor, belirtiler iyileşmek yerine giderek şiddetli hale geliyorsa ya da genel durumu, hastanın ayakta durmasını engelleyecek kadar bozuksa vakit kaybedilmeden doktora gidilmesi lazım. Çünkü zatürre hayatı tehdit edici olabilir.
Kimlerde zatürre daha tehlikelidir?
Zatürre, enfeksiyon hastalıkları içinde en önde gelen ölüm nedenlerinden biri. Özellikle ilk 5 yaşta ve 65 yaş üstünde zatürreye bağlı ölüm oranları daha yüksek. Bunun dışında bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullananlarda, astım, diyabet, KOAH gibi kronik hastalığı olanlarda ve sigara içenlerde hastaneye yatış riskinin daha yüksek olduğunu söyleyebilirim.
Tanı nasıl konuluyor? Her zaman bilgisayarlı tomografi gerekir mi?
Hayır, her zaman tomografi gerekmez. Basit bir akciğer filmiyle iltihabın görülmesi yeterli. Arada kalınan vakalarda bilgisayarlı tomografi çekilebilir.
Yüksek ateş, öksürük, balgam çıkarma, akciğer dinleme muayenesinde akciğerin belli bölgelerinde kaba, hırıltılı tarzda solunum seslerinin duyulması bizi tanıya doğru yönlendirir. Yine laboratuvar testlerinde lökosit ve CRP yüksekliği de tanı için önemlidir.
Peki zatürre nasıl tedavi edilir?
İlk önce zatürreye bir bakterinin mi yoksa virüsün mü neden olduğu ortaya çıkarılmalı. Bakteriyel enfeksiyonlarda tedaviyi antibiyotikle yapıyoruz. Ayrıca hastaya istirahat etmesini ve iyi beslenmeni söylüyoruz. Tedavide geç kalmamak çok önemli, özellikle riskli hastalarda antibiyotik tedavisine erken başlamak hayat kurtarır.
Virüs kaynaklı zatürrelerde çok ağır bir tablo olmadığı sürece antiviral pek kullanmıyoruz. Elimizde de çok fazla ilacımız maalesef yok. Genellikle istirahat, iyi beslenme önerileriyle bu tür zatürreler kendi kendine iyileşiyor. Ama çift taraflı akciğer lobunun tutulduğu, oksijen seviyesinde düşmelerin olduğu zatürrelerde antiviral ve oksijen desteği verebiliyoruz.
Bir de bazı özel durumlarda kortizon kullanıyoruz. Örneğin Covid sürecinde “sitokin fırtınası” dediğimiz bağışıklık sisteminin aşırı yanıt vermesi durumunu çok sık gördük. Eğer zatürreyi takiben sitokin fırtınası görülüyorsa hastaya kortizon başlayabiliyoruz.
Covid’e bağlı zatürre ile hâlâ karşılaşıyor musunuz?
Covid’in ağır geçme ihtimali azaldı, bağışıklık sistemi normal olan bireylerde artık hafif seyrediyor. Ama özellikle 65 yaş üstü grupta, diyabet hastalarında, kalp, böbrek ve karaciğer yetmezliği olan kişilerde Covid-19 hâlâ yatış gerektiren, ölüme neden olabilen covid zatürresi yapabiliyor.
Konuşmamızın başında gribal enfeksiyonlar sonrası bağışıklık sistemimizin güçsüz düşmesinin bakteriyel zatürre nedeni olabileceğini söylediniz. Bu konuyu biraz açar mısınız?
Diyelim ki grip geçirip iyileştiniz. Aradan 1-2 gün geçti. Fakat yeniden hastalandınız ve şu an yüksek ateş, nefes darlığı, derin nefes alırken keskin bir ağrı, öksürük gibi şikayetler yaşıyorsunuz. Ya da ilk grip belirtilerinin ortaya çıkmasının üzerinden 5-7 gün geçmesine rağmen gribiniz bir türlü iyileşmiyor.
İki tablo da aklımıza şöyle bir ihtimali getirir: Grip nedeniyle bağışıklık sisteminiz zayıf düştü. Bunu fırsat bilen bazı bakteriler çoğaldı, bakteriyel enfeksiyon gelişti ve bu bakteriler akciğerinize ulaşarak zatürreye neden oldu.
Zaten tam da bu nedenle grip 5-7 günü geçtiğinde tedaviye antibiyotik eklemek zorunda kalıyoruz.
Zatürrenin akciğerde kalıcı hasar bırakma ihtimali var mı?
Erken ve etkili bir tedavi başlanırsa zatürreler sıklıkla akciğerde iz bırakmıyor. Ama etkili bir tedavi yapılmaması akciğerde apseleşmeye, akciğer zarında sıvı oluşumuna, daha sonra bu bölgede kalınlaşmaya ya da bronş duvarının aşırı iltihapla genleşip borenşektazi dediğimiz durumun ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Ama bunlar oldukça nadir. Antibiyotiklerin zatürrede kullanılmadığı dönemde yani 1950’lilerden önce hastaların akciğerlerinde hep izler kalırmış. Ama şimdi etkin, güçlü tedavilerle çok fazla iz kalmadan hastaları tedavi edebiliyoruz.
Antibiyotik kullanım süresi nedir?
Hastanın durumuna göre değişiyor. Hastadan aldığımız kültürde pnömokok bakterisi ürerse 5-7 günlük antibiyotik tedavisi yeterli. Ama solunum yetmezliği varsa ya da hasta yaşlıysa tedaviyi 10-14 güne kadar uzatabiliyoruz.
Bir kez zatürre geçiren birinde tekrar zatürre gelişme riski daha mı yüksek?
Kişisel özelliklerinize göre değişir. Örneğin bağışıklık sisteminizin çok iyi çalışmaması ve bazı genetik özellikleriniz sizde daha kolay zatürre gelişimine neden olabilir. Yine KOAH ya da akciğer sertleşmesi gibi bir hastalığınızın olması daha kolay enfeksiyon kapmanıza neden olur.
Zatürreden korunmak için ne tür önlemler alabiliriz?
Korunma açısından aşılar çok önemli. Örneğin pnömokok bakterisinin neden olduğu zatürre aşıyla önlenebilir. Çocukluk çağı rutin aşılama programımızda pnömokok aşısı yer alıyor, 5 yaş altı çocukların aşılarını ihmal etmemeliyiz.
Yaş ilerledikçe bağışıklık sistemi biraz düşüyor. Bu nedenle 65 yaş üzeri kişileri tekrar pnömokok aşısı programına alıyoruz.
Ayrıca zatürre enfeksiyonuyla sık karşılaşan sağlık çalışanlarına ve huzurevinde çalışan kişilere de yaşları ne olursa olsun aşılanmalarını öneriyoruz.
Pnömokok aşısının yanı sıra özellikle risk grubunda yer alan kişilere grip aşısını da öneriyoruz. Çünkü grip, bağışıklık sisteminin direncini düşürerek bakteriyel zatürreye yol açabilecek bazı bakteriyel enfeksiyonlara yakalanma ihtimalinizi artırabilir.
Bu arada özellikle 65 yaş üstü kişilere ve kronik hastalığı olanlara son 1 yıl içinde aşı olmadılarsa Covid aşısı da öneriyoruz. Hastalardan genellikle “Ben 2020’de 4 doz aşı oldum” cümlesini sık duyuyorum. Maalesef o aşının koruyuculuk özelliği çok düşük. O nedenle kış başında tekrar bir doz daha Covid aşısı yaptırılmasını öneriyorum.
El hijyenini önemseyin
Enfeksiyonlardan korunmada el hijyeni çok önemli. Özellikle otobüste, metroda el hijyenine dikkat edin. Hem bakteriler hem de virüsler yüzeylerde belli bir süre yaşayabiliyor. Diyelim ki hapşırırken burun ve ağız salgıları eline bulaşmış bir hasta, toplu taşımada el tutamağını tuttu. Az sonra o tutamağı bu kez siz tuttunuz. Ardından da burnunuza ya da ağzınıza dokundunuz. Bu durumda tutamaktaki mikrobun size geçme ihtimali yüksek. Önlem için ellerinizi sabunla yıkamadan yüzünüze dokunmayın. Suya erişemediğiniz yerlerde elinizi antiseptikle temizleyin.
Bir başka korunma önlemi şu: Hasta biriyle aynı havluyu, aynı çatal-bıçak ve bardağı kullanmayın.
Havaların soğuması zatürreye yakalanma riskini artırır mı?
Hava sıcaklığının düşmesiyle grip, soğuk algınlığı, Covid-19 gibi enfeksiyonlar daha fazla aktive oluyor. Ayrıca sonbahar ve kış aylarında kapalı ortamlarda geçirilen süre artıyor, bu da insanların birbirinin nefesini daha fazla solumasına, mikropların daha kolay bulaşmasına yol açıyor. Bu nedenle riskli kişilerin, ileri yaştakilerin ve ek hastalığı olanların mutlaka kalabalık ortamlarda maske kullanması lazım.
Hasta kişilere de enfeksiyonu başkalarına bulaştırmaması için maske takmalarını öneriyoruz ki yaşlılarımızı, kronik hastalarımızı koruyabilelim.
Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için neler yapabiliriz?
Sağlıklı beslenmeye, iyi uyumaya ve hareket etmeye özen gösterin.
Sigara, nargile, puro gibi tütün ürünlerinden ve e-sigaradan uzak durun.
Aşırı soğuk havalar, üst solunum yollarında lokal olarak direnç düşmesine sebep olabildiği için kendinizi soğuktan koruyun.
Vücut direncinizin düşmemesi için çok ani kilo alıp vermekten kaçının.