‘Trilyon dolarlıklar kulübü’ne katılacak ilk ilaç şirketi bunu nasıl başardı?
İdeal kiloda olup olmadığınızı beden kitle indeksi (BKİ) ile mi hesaplıyorsunuz? Tüm bildiklerinizi unutun çünkü bu yöntem bilimsel eleştirilerinin odağında. Kilo ölçümünde artık devrim yaratacak yeni bir metrik var: Beden yuvarlaklık indeksi (BYİ)
Kilonuz ideal sınırlarda mı? Aşırı zayıf mısınız, fazla kilolu mu yoksa obez mi? Bu sorulara yanıt arayanların sık başvurduğu yöntemlerden biri beden kitle indeksi (BKİ). Kilonun boyun karesine bölünmesiyle hesaplanan BKİ’nin yakın bir zamanda kullanıma girdiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, aslında bu yöntem neredeyse 200 yıllık bir geçmişe sahip.
BKİ’nin temeli 19’uncu yüzyılda Belçikalı matematikçi Adolphe Quetelet tarafından atıldı. Quetelet, insanların boy ve kilosu arasındaki ilişkiyi basit bir formülle ifade etmek istiyordu. Amacı tıbbi bir araç geliştirmek değil, “ortalama insan” bedenini tanımlamaktı. Böylece “Quetelet İndeksi” doğdu. Bu basit matematiksel oran 1970’lerde “beden kitle indeksi” adını aldı ve hızla obezite tespitinde kullanılan bir ölçüt haline geldi.
Ancak BKİ son yıllarda tıp dünyasından ciddi eleştiriler almaya başladı. Mesela Amerikan Tıp Birliği geçen yıl BKİ’nin ırk, etnik köken, yaş ve cinsiyet farklılığını hesaba katmayan kusurlu bir metrik olduğu konusunda uyardı.
BKİ’ye yöneltilen en büyük eleştirilerden biri, BKİ’nin kas ve yağ oranını ayırt edememesi. Bu noktada Yale Üniversitesi’nden bir doktorun New York Times’a verdiği örnek aydınlatıcı: “BKİ’ye göre Arnold Schwarzenegger vücut geliştirmeci olduğu dönemde obez olarak kategorize edilir ve kilo vermesi gereken biri olarak değerlendirilirdi.”
BKİ’nin eksiklikleri sadece bununla sınırlı değil. Genel sağlık durumunu tam anlamıyla yansıtmadığı da vurgulanıyor. Çünkü BKİ’si düşük olan biri sağlık sorunları yaşayabilirken yüksek BKİ’ye sahip bir kişinin pekâlâ sağlıklı olması mümkün. Ayrıca BKİ bel çevresi gibi önemli ölçümleri hesaba katmıyor. Oysa bel çevresi kalp-damar hastalıkları riskini belirlemede kritik bir gösterge.
Bu boşlukları doldurmak için bilim dünyası yeni bir ölçüm geliştirdi: Beden yuvarlaklık indeksi (BYİ). Haziran ayında JAMA Network Open’da yayımlanan bir araştırma, BYİ’nin ölüm oranını tahmin etmede de güçlü bir gösterge olduğunu ortaya koydu. Ancak BYİ’nin bir dezavantajı var: BKİ’den daha zor bir matematiksel hesaplamaya dayanıyor. Neyse ki internet üzerinden kolayca sonuç alabileceğiniz bazı programlar mevcut. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Kayıkçıoğlu ile beden yuvarlaklık indeksini konuştuk.
Haziran ayında JAMA’da yayımlanan çalışmada beden yuvarlaklık indeksi ile ölüm oranları arasında anlamlı bir ilişki olduğu gösterilmiş. Bu çalışmanın detayları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çalışma yaklaşık 33 bin Amerikalının ulusal sağlık veri tabanındaki kayıtlı bilgileri kullanılarak gerçekleştirilmiş. 1999-2018 yılları arasında toplanan bu veriler, 20 yaş üzeri kişilerin yaş, cinsiyet, boy, kilo, sağlık geçmişi gibi bilgilerini içeriyor. Araştırmada katılımcıların BYİ’si ile tüm nedenlere bağlı ölüm oranı arasındaki ilişki incelenmiş. Ortaya çıkan sonuç ise şu: BYİ, ölüm riski üzerinde belirgin bir etkiye sahip.
Çalışmaya göre BYİ, ölüm riskini hangi oranda artırıyor?
Ölüm riski üzerinde U şeklinde bir etkisi var. Yani hem çok düşük hem de çok yüksek BYİ değerleri ölüm riskini önemli ölçüde yükseltiyor. BYİ değeri 3,4’ün altına düştüğünde ölüm oranı yüzde 25, BYİ değeri 6,9’un üzerine çıktığında ölüm riski yüzde 49 artıyor. En düşük ölüm risk aralığı ise 4,5 ile 5,5 arasındaki BYİ değerleri olarak kabul ediliyor.
Peki BYİ’nin ölüm riskini artırmasının arkasındaki sebepler neler?
Şöyle açıklayayım: BYİ özellikle karın içi organlar etrafında biriken yağı ölçmede oldukça etkili bir gösterge. Karın için yağlanma sağlık açısından en tehlikeli yağ türü. Çünkü bu yağ birikimi, kalp hastalıkları, diyabet, hatta kanser gibi ciddi sağlık sorunlarıyla doğrudan ilişkili. Yüksek BYİ değerleri, bu hastalıklara yakalanma riskini artırıyor, dolayısıyla ölüm oranlarında ciddi bir artışa yol açıyor.
Öte yandan BYİ’nin çok düşük olması da riskli. Düşük BYİ genellikle yetersiz beslenme, kas kaybı veya zayıf genel sağlık durumu olan kişilerde görülüyor. Özellikle yaşlılarda düşük BYİ değerleri vücudun zayıflığını ve hastalıklara karşı direncinin azaldığını gösteriyor. Bu da ölüm oranlarını yükselten bir diğer faktör.
Karın içi yağlanmanın sağlık risklerini nasıl artırdığını biraz daha detaylı anlatabilir misiniz?
Karın içi yağlar tıpkı hormon salgılayan bir organ gibi çalışır ve çeşitli maddeler üretir. Bu maddeler şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıkları gibi sorunları tetikler. Yani karın bölgesinde fazla yağ biriktiğinde bu yağların metabolizmaya olumsuz yansımaları olur.
Karın bölgesindeki yağlar ayrıca kronik enflamasyona da yol açabilir. Enflamasyon, vücudun enfeksiyon, yaralanma veya diğer zararlı durumlara karşı verdiği doğal bir savunma tepkisidir. Normalde bu tepki vücudu korumaya yardımcı olur fakat aşırıya kaçtığında veya sürekli hale geldiğinde vücuda zarar vermeye başlar. İşte karın içindeki yağlar, vücut tarafından tıpkı bir virüs veya yabancı madde gibi algılanır ve sürekli bir savunma tepkisi başlar. Bu durum bağışıklık sisteminin sürekli devrede kalmasına neden olur ve zamanla insülin direnci, kalp hastalıkları ve tip 2 diyabet gibi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Özetle karın içi yağlanma hem salgıladığı maddelerle hem de vücutta sürekli bir enflamasyon yaratarak sağlığımıza zarar verir. Karın içi yağlanmanın en önemli göstergesi bel çevresinin artması. Bel çevresi kadında 88 santimi, erkekte ise 102 santimi geçerse alarm zilleri çalmaya başlamış demektir.
Peki BYİ ile ilgili yapılmış başka çalışmalar da var mı?
Son birkaç yıl içinde BYİ ile kolon kanseri, böbrek fonksiyonları, şeker hastalığı, metabolik sendrom ve kalp-damar hastalığı arasındaki ilişkiyi gösteren peş peşe çalışmalar yayınlandı. Son olarak konuştuğumuz ölüm oranındaki artış çalışması geldi. Yaklaşık 20 yıllık bir izlem olduğu için son çalışma çok kıymetli.
BYİ, BKİ’nin yerine geçebilir mi, ne dersiniz?
Yakın gelecekte BYİ’nin sağlık risklerini değerlendirmede daha yaygın bir araç haline geleceğini düşünüyorum. Zaten BYİ ile ilgili başka çalışmalar da yakında gelecektir. Çünkü günümüzde yapay zekanın katkısıyla bilimsel araştırmaları yapmak daha hızlı ve kolay hale geldi.
Artık hastaları baştan kayıt altına alıp yıllarca beklemeye gerek yok. İngiltere ve Amerika gibi ülkeler eski sağlık verilerini kullanarak hızlı analizler gerçekleştirebiliyor. Böylece bir hipotezin doğruluğu kısa sürede test edilebiliyor. Umarım ülkemizde de bu yönde çalışmalar olur.
BKİ kolay hesaplanıyor fakat BYİ daha karmaşık bir yöntem gerektiriyor. Bu fark BYİ’nin pratikte kullanılmasını zorlaştırır mı?
Evet, BYİ hesaplaması sahiden de daha karmaşık. BKİ’de yalnızca kiloyu boyun karesine bölerek sonuç elde ediyorduk. Örneğin sonuç 30 ve üzeri çıkarsa “Obez” diyorduk. Oysa BYİ hesaplamasında bel çevresi, cinsiyet, yaş, hatta opsiyonel olarak kalça çevresi ve etnik köken gibi faktörler de hesaba katılıyor. Hesaplama da geometrik bir formülle yapılıyor. Özellikle manuel olarak yapıldığında hesaplamayı yapmak zorlayıcı.
Ancak bu zorluk teknolojik çözümlerle aşılabilir. Dijital sağlık sistemleri ve otomatik hesaplama araçları sayesinde karmaşık hesaplamalar hızla yapılabilir. Türkiye’nin e-Nabız gibi gelişmiş bir dijital sağlık altyapısına sahip olması büyük bir fırsat. Bu tür hesaplamalar, e-Nabız sistemine entegre edilirse hem doktorlar hem de hastalar için işler daha kolay hale gelir.
BYİ, bir hekim olarak size ne tür katkılar sağlayabilir?
Obezite, kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere birçok ciddi sağlık sorununun en önemli risk faktörlerinden biri. Aşırı kiloyu doğru bir şekilde değerlendirebilmemiz için güvenilir ölçüm araçlarına ihtiyacımız var. BYİ özellikle karın yağlanmasıyla ilişkili sağlık risklerini daha net bir şekilde tespit etmemize yardımcı olacak.
Ayrıca BYİ, tedavi hedeflerinin daha doğru belirlenmesinde de destek olacak. Çünkü her hastaya aynı tedaviyi uygulamıyoruz. Tedavi planları hastanın risk profiline göre değişiyor. Örneğin, kolesterol tedavisinde bile hastanın risk düzeyine göre farklı LDL (kötü kolesterol) hedefleri belirliyoruz. Çok yüksek riskli bir hastada LDL’yi 55 mg/dL’nin altına düşürmeye çalışırken yüksek riskli bir hastada bu hedefi 70 mg/dL’nin altına, orta riskli bir hastada ise 100 mg/dL’nin altına çekiyoruz.
Sonuç olarak beden yuvarlaklık indeksi hastanın sağlık risklerini ve tedavi hedeflerini belirlemeye önemli katkı sunacak gibi görünüyor.
6 Aralık 2024 - D vitaminiyle ilgili bu bilgileri mutlaka öğrenin: 21 soru, 21 cevap
29 Kasım 2024 - Astım ve KOAH’ta 50 yıl sonra “mucize” tedavi mi geldi? Uzmanı yanıtlıyor
22 Kasım 2024 - Tarih yazıldı: Körlüğe karşı yeniden programlanmış hücreler
16 Kasım 2024 - “Bana bir şey olmaz” demeyin. İnme pusuda bekliyor olabilir
6 Kasım 2024 - Aile hekimleri yeni yönetmeliğe neden karşı çıkıyor? Neden iş bıraktılar?