A’dan Z’ye Ahmet Özer soruşturması: Konser, devletin tutanakları, başsağlığı ve bir babanın fotoğrafı tutuklama gerekçesi yapıldı
CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer PKK operasyonunda tutuklandı. İmamoğlu adliye önünde 'demokrasiye darbe' diye konuştu. CHP lideri Özel 'Büyük kumpası görüyoruz' dedi. CHP ve DEM Parti Esenyurt'ta eylem yapacak.
Ana muhalefetin 31 Mart 2024’te İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde haritayı kırmızıya boyadığı yerel seçimlerde yüzde 49.05 oy alarak İstanbul’un en kalabalık ilçesi olan Esenyurt’ta Belediye Başkanlığı’na seçilen Prof. Dr. Ahmet Özer dün sabaha karşı gözaltına alındı ve gece saatlerinde de tutuklandı.
Bu operasyonun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Meclis kürsüsünde örgütün lağvedildiğini açıklamasını teklif ettiği bir ortamda düzenlenmesi dikkati çekiciydi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise bu çağrıya günlerce sessiz kaldıktan sonra 29 Ekim’de, yani Cumhuriyet Bayramı’nda ittifak ortağının çağrısının “Önyargısız değerlendirilmesi”ni istemişti.
Ama Erdoğan, Esenyurt Belediye Başkanı Özer’in gözaltına alınmasını eleştiren CHP lideri Özgür Özel’e cevap verdiği grup konuşmasında tam tersi bir sertlikte konuştu ve şunları söyledi: ”Bir hukuk devleti içinde PKK terör örgütünün attığı adımlardan rahatsız olan Özel, şunu bilmen lazım; hukuksuzluğun olduğu yerde adalet olmaz, adil yönetim olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun. Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken terör örgütünün mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan neden rahatsız oluyorsun? Tam aksi mevcut yönetime destek vereceksin. Attığımız adımlardan geri durmayacağız. Bizim asli muhatabımız bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir. Kürt kardeşim oyunu görmektedir. Bölücü terör örgütünün önceki gün yaptığı gösteride İsrail bayrağı da sallandığını gördük, sen de göreceksin. Kudüs’ün işgalcileriyle, bebek katilleriyle, emperyalistlerle yan yana yürüyenler bundan zerre utanmayanlar Selahaddin Eyyubi’nin torunu olamazlar. Tarihi yine birlikte yazmaya devam edeceğiz.”
İstanbul’un en kalabalık ilçesi olan Esenyurt’ta beş sene önce Kemal Deniz Bozkurt’la kazanan CHP 2024 yılına gelindiğinde ilk etapta Ali Gökmen’le yarışa girmiş, ilerleyen süreçte DEM Parti’yle sağlanan ‘kent uzlaşısı’ kapsamında onun adaylığını çekerek Prof. Dr. Ahmet Özer’i sahaya sürmüş ve yine kazanmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 30 Ekim’de Özer’in “PKK/KCK terör örgütünün mensup ve faaliyetlerinin tespit edilmesiyle ilgili soruşturmalar kapsamında” gözaltına alındığını duyurdu. Terörle mücadele ekiplerince ablukaya alınan belediye binasında ve Özer’in evinde saatlerce arama yapıldı.
Başsavcılığın açıklamasında belediye başkanının 10 yıldır izlendiği, terör örgütüyle ilintili suç kaydı olan 694 kişiyle irtibata geçtiği, bunların başında PKK’nın Avrupa’daki yöneticilerinden KONGRA-GEL Eş Başkanı Remzi Kartal’ın yer aldığı iddia edildi. Kartal 28 Ekim 2015’ten bu yana İçişleri Bakanlığı’nın ‘en çok aranan teröristler’ listesinde kırmızı kategoride ve savcılığa göre Özer, Kartal’la farklı zamanlarda 14 kez görüşmüş.
Soruşturmayla ilgili gizlilik kararı alındı. Özer tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. AA da gizlilik kararına rağmen Özer’in tutuklamaya sevk yazısını paylaştı. Yazıda PKK lideri Abdullah Öcalan ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinden oluşan heyet arasında 2014 yılında yapılan bir görüşmede bazı akademisyenlerin ‘demokratik özerklik’ projesine katkı sunmak istediğini ilettiği bilgisi yer aldı.
Öcalan’ın heyete isim sorduğunda heyet tarafından “Mersin Üniversitesinden Ahmet Özer var” şeklinde cevap verildiği aktarılan yazının ilgili kısmı şöyle: “Yine heyetin Abdullah Öcalan’a, Ahmet Özer’in bazı akademisyenlerin kendisine ulaştığı bilgisini aktardığını, bilim adına üretilen bilgilerden çok fazla yeni bir perspektif alamadıklarını ancak sizin kitaplarınıza yoğunlaştıklarında yeni perspektif edindiklerini söylediğini ilettikleri, Abdullah Öcalan’ın ise heyete bu durumun önemli olduğunu söyleyerek talimat verdiği tespit edilmiştir.”
Bu görüşmeler gerçekleştiğinde Erdoğan eleştirilere karşı durmuş ve heyetlerle ilgili ”Ben görevlendirdim” sözünü etmişti.
Yazıda şüpheli Özer’e yönelik yapılan iletişim dinlemesi neticesindeki HTS kayıtları yer alırken bu görüşmelerde iki suç unsuruna rastlandığı belirtildi.
Görüşmenin içeriğinde bir kişinin Özer’i arayarak M.K. isimli kişinin annesinin öldüğünü haber verdiği bilgisi yer aldı.
Özer’in de M.K’nin numarasını isteyerek parti içindeki konumunu sorduğu belirtilen yazıda telefondaki kişinin M.K’nin iki kardeşinin terör örgütünde faaliyet gösterdiğini, partinin bu kişiye değer verdiğini ve M.K’yi ziyaret etmesini Özer’den istediği iddia edildi. Bunun üzerine Özer’in M.K’yi arayarak yerel seçimlerde kendisinin yardımına ihtiyacı olduğunu söylediğinin tespit edildiği belirtildi. Yazıda M.K’nin diğer iki kardeşinin de ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan çeşitli hapis cezaları aldığı söylendi.
Savcılık yazısında belediye binasında yapılan aramada ‘örgütsel dokümanlar’ ele geçirildiği anlatıldı. Ayrıca Özer’in savcılıktaki ifadesinde terör örgütü yöneticilerinden Remzi Kartal’la irtibatı, telefon görüşmeleri ve yüksek miktarda para transferlerini hatırlamadığını beyan aktarıldı. Yazıda Özer’in ‘PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan tutuklanmasına karar verilmesi istendi.
Mahkemedeki ifadesinde Özer, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirtti: “Siyasi bir davadır, ben bir akademisyenim, profesörüm, 40 yıl devletin çeşitli kademelerinde çalıştım, Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalıştım, üniversitelerde dekanlık, kurucu dekanlık, senato ve yönetim kurulu üyeliğinde bulundum. Bu süre içerisinde hakkımda hiçbir soruşturma ve kovuşturma olmamıştır, adliyeye gelmişliğim dahi yoktur. Bugüne kadar böyle bir şey söz konusu değildi. Esenyurt Belediye Başkanı olduktan sonra 2 kişiden birinin oyunu alarak ki çok büyük bir ilçedir, 7 aydır başarılı şekilde belediye başkanlığı yaparım. Siyasi bir yönelim yapılıyor, halk iradesi gasp ediliyor, böyle bir durum kabul edilemez. İstanbul’da düzeni bozma yönünde insanlarda infial yaratma amacıyla yapılmaktadır. Hem belediye açısından, hem siyasi açıdan sonuçlar doğuracaktır. Dosyadan anlaşılacağı üzere hiçbir belgeye dayanmayan iddialar ile suçlanıyorum. Örneğin 40 civarında kitap yazmış bir yazarım, bunların bir kısmı bölgesel kalkınmayla ilgili bir kısmı roman, bir kısmı Kürt meselesi ile ilgilidir. 200 civarında ulusal makalem ve 300 civarında bildirim yayınlanmıştır. Türkiye’nin çeşitli ulusal televizyonlarında görüşüne başvurulmuş kişiyim, hal böyleyken 2002 yılında Öcalan ile yapılan görüşmede iradem dışında ismimin geçtiği iddia ve suçlama yapılıyor, yazarım. Herkes okuyabilir görüş derzedebilir, orada ismimin geçmiş olması herhangi bir delil midir? Başka bir insanın isminin zikredilmesi bu suçu mu yaratır?
Bu davanın siyasi olduğunun göstergesidir, Mehmet Kaya’nın kendisi değil de akrabalarının terör örgütü üyesi olduğu söylenmiştir. Ben tanımıyorum. Annesi ölmüş ben ‘başınız sağ olsun değerli anneniz varmış’ demişim, bu ne anlama geliyormuş? Böyle şeyler söylediğimi hatırlamıyorum, söylemişsem de neresi suçtur? Bunların hepsi uydurma zorlama siyasi atraksiyonlar ile görevden alınmam için uydurulmuştur, kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulmuştur. Daha savcılıktayken kayyım atandı şeklinde A Haber’de vs haberler çıkmıştır. Medyader diye bir yeri ziyaret edip etmediğimi hatırlamıyorum. Siyasi kimliği olan insanım, her gün onlarca insan beni arar, bazılarına cevap vermeye dahi yetişemem, o insanların kim olduğunu bilmem, arayan insanların GBT’sini soramam, yol üstünden geçerken dahi selam verilir, gittiğim yerlerde fotoğraf çekilmek isteyenler olur. Şema çizilmiş benim ne alakam vardır?”
Özer, savcılıkta kendisine sorulan Faik Kaplan isimli şahsı tanımadığını belirterek, “Burada bir evim var, o evi kiraya vermiştim. Kızımdan öğrendiğim kadarıyla kiraya verilen kişi bunların yakınıymış incelenirse her ay kira parası gelmiştir bana, bu adamın kim olduğunu bilmem. Avukat olan kızım vasıtasıyla emlakçılar üzerinden her ay kiram yatırılmıştır, menşeini kaynağını bilemem. Remzi Kartal da Vanlıdır, o Van milletvekiliydi. Aynı aşiret mensubuyuz, yurt dışına çıktıktan sonra irtibatım yoktur. Benzer bir ideolojiye ve dünya görüşüne sahip değilim. Onun ailesini tanırım Van’dadır, Van’a gittiğimde kendilerine taziye dileklerimi sundum. Neredeyse bundan da bir sonuç çıkaracaklar, bunlar insani yaptığımız işlerdir” dedi.
Özer’e Esenyurt’ta verilen bir konser ile ilgili suç isnadı yöneltildi. Özer, konuya ilişkin şunları söyledi: “Bir konser yapmışız, bu konseri Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu ile düzenleyip açılışı birlikte yaptık. İlk konseri kaymakam ve eşi ile 46 dernekle birlikte yapıldı, onlarca sanatçı davet edildi. Rojda’yı hayatımda görmedim o sahne harici, sağda solda şarkı türkü söyleyen birisidir. Onlarca kişi davet edilmiş ve ben davet etmedim, oradaki memurlar bu işlerle ilgilendi. Kim gelecek, ne zaman gelecek, memurlar ayarlamıştır. Festivale 450 bin kişi gelmiştir. Orada gruplarda 3-5 kişi neyse Öcalan ile ilgili slogan atıldığı söylenmiştir. Slogan atıldıysa emniyet gözaltına alsaydı, görmedim, duymadım, görseydim duysaydım müdahale ederdik. Koca bir alan, 70 bin-80 bin kişinin geldiği bir alan, kim ne yapmış nerede ne slogan atmış ben nasıl takip edeyim?”
Özer, CHP’nin belediye başkanı olduğunu ve milyonların katıldığı mitingler yapıldığını, insanların slogan attıklarını, slogan atanların hepsini bilip müdahale etmesinin mümkün olmadığını belirtti: ”Hukukun adaletin düzgün işlenmesi gerekir, bu olmadığında toplumsal zedelenme olur ve toplumu çürütür. Bu konuda adil bir karar vermenizi umuyorum. Saat 05.30’da şafak operasyonu ile gözaltına alındım. Ben 1,5 milyonluk şehrin belediye başkanıyım, çağrılsaydım koşa koşa ifade vermeye gelirdim. Makam odam aranmıştır, avukatım refakat etmek istediğini beyan etmesine rağmen içeri alınmamıştır. Yüzlerce kişinin içeri girip çıktığı yüzlerce derginin girdiği bir makam odası, ben ne dergi geliyor kim geliyor ben bilmiyorum, oraya gelen bir dergiden sorumlu niye tutuluyorum? Dergide ne yazıyor bilmiyorum, suç mu değil mi bilmiyorum, bunlar da iddialardır. Ben bu ülkenin yetiştirmiş olduğu genç yaşta profesör olduğu bilim insanıyım, akademisyenim, 10 yıldan fazladır CHP’ye mensubum, en son seçimde aday oldum. İmamoğlu’nun danışmanlığını yaptım, Devlet Planlama Teşkilatı’nda Recep Yazıcıoğlu ile görev yaptım, bu güne kadar bir şey yok 10-15 yıl önceki bir takım olaylar gündeme getirilerek görevimden uzaklaştırılmaya çalışılıyor.”
İşte tam da Özer’in tutuklamaya sevk edildiği ama henüz tutuklanmadığı saatlerde iktidara yakın medya tarafından belediyeye kayyım atandığı iddia edildi. Hatta kayyımın da Beşiktaş Kaymakamı olduğu iddia edildi.
Ancak bu iddia o saatlerde doğrulanmadı. İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik valiliğin bu iddiayı yalanladığını söyledi. Fakat dün gece saat 22.42’de Özer’in tutuklanmasının ardından kayyım ataması doğrulandı, gerçekten de iktidara yakın medyanın saatler önceden duyurduğu gibi Beşiktaş kaymakamı Esenyurt Belediyesine kayyım oldu.
Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Prof. Dr. Ahmet Sert’in Çağlayan Adliyesinde tutuklanmaya sevk edilmesi üzerine ona destek vermek isteyen CHP ve DEM Partililer de adliyenin önüne geldi. Protesto için adliyeye gelenler arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da vardı.
Özer’in gözaltısını ‘demokrasiye darbe vurma çabası’ olarak niteleyen İmamoğlu şunları söyledi: ”İkinci yüzyılın ilk Cumhuriyet Bayramı’nın hemen bir sonraki gününde hukuka, adalete ve demokrasiye darbe vurma çabası gösterilmektedir. Yaşadıklarımız utanç vericidir. Bugün demiştim ki biz bu şafak operasyonlarının ilhamını hangi mirasınızdan aldığınızı çok iyi biliyoruz. Daha tutuklama olmadan kayyım haberleriyle medyada manşet atanların nasıl miraslarına sadakat ettiklerini gördük. Yine çok ciddi bir demokrasi utancıyla karşı karşıyayız. Yine bugün görüyoruz ki yargıya açık bir siyasi müdahale yaşanmaktadır.”
İmamoğlu öğle saatlerindeki açıklamasında da şunları söylemişti: “694 terör örgütü mensubuyla görüştüğü iddia edilmektedir. Şayet bu iddia doğruysa kendisinin ayda 5 – 6 terör örgütü mensubuyla görüştüğü anlamı çıkmaktadır. O halde neden bugüne kadar beklediniz? TUSAŞ’a saldıran teröristleri izlemek yerine devlete yıllarca hizmet etmiş akademisyenleri mi izliyorsunuz? Sayın Özer belediye başkan adayı olduğunda adli sicilini soruşturdunuz, arşiv kaydını soruşturdunuz. Aynı adliyeden temiz kağıdı verdiniz. Altı ayda ne değişti?”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Özer’in gözaltı haberi sonrası ”Çirkin oyunu, büyük kumpası görüyoruz” demişti. Tutuklama haberinden sonra ise şunları söyledi: ”Esenyurt Belediye Başkanımız Prof. Dr. Ahmet Özer’e 6 ay önce temiz kağıdı verenler bugün Başkanımızı soyut iddialarla ve yıllar önce yazdığı bir kitaptaki ifadeleriyle tutuklamıştır. Kuşkusuz asıl hedef Esenyurt’taki yurttaşlarımızın iradesidir. Kuşkusuz biz de bu yapılanlara en sert tepkiyi gösterecek ve işletilmekte olan milleti tanımaz halkın tercihlerine saygı duymaz iğrenç planı bozacak, bu alçak aklı yeneceğiz.
Bu şartlar altında 1-3 Kasım tarihleri arasında yapacağımızı ilan ettiğimiz Antalya Kampını iptal ederek, Milletvekillerimizi İstanbul’a gitmeleri yönünde bilgilendirdik ayrıca Merkez Yönetim Kurulumuzu yarın 13.30’da Esenyurt İlçe Başkanlığımızda olağanüstü toplantıya çağırdım. Milletvekillerimizle yaşanan gelişmeleri değerlendirmek üzere 1-2-3 Kasım tarihlerinde İstanbul’da bir araya geleceğiz. Parti Meclisimizi ise 3 Kasım Pazar günü yine İstanbul’da toplayacağız. Ayrıca tüm Esenyurt halkını ve tüm İstanbulluları yarın saat 16.00’da Esenyurt Belediyesi önüne davet ediyorum.”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç soruşturmanın neticesinin beklenmesi gerektiğinin altını çizdi: “Burada dosyadaki delillerle ilgili bilgi olmadan konuşmak doğru olmaz. Dolayısıyla dışarıda yapılan değerlendirmeler, dosya hakkında bilgi sahibi olunmadan yapılan değerlendirmeler… Bu bir soruşturma. Bu soruşturmanın neticesini beklemek lazım. Soruşturmanın neticesine göre yargı en doğru kararı verecektir. O nedenle yargıya güvenelim.”
AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Orhan Miroğlu’nun paylaşımı da ilgi çekiciydi: “Sorgulama sürecinden önce yorum yapmayalım, ama şunu da söylemeden geçmeyelim: Cumhurbaşkanı’ndan bugünkü grup toplantısında Devlet Bey’in çağrısına yönelik daha net açıklamalar beklenirken yaşanan bu gözaltının zamanlaması çok manidar.”
Partinin bir dönem ağır topları arasında yer alan eski bakanlardan Hüseyin Çelik de teknik takibin 10 yıldır yapıldığına işaret ederek “Ahmet Özer saygın bir bilim adamı ve onlarca kitabı olan bir aydındır. Sabahın köründe gözaltına alınmasını doğru bulmuyorum. 10 yıllık bir takipten söz ediliyor. Bu arkadaş belediye başkanı olmadan rektördü. Rektörken görüşmek suç değil mi? Niçin şimdi” diye sordu.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan da Özer’in ‘kent uzlaşısı’ ile seçildiğini hatırlatıp Erdoğan’ın sözlerine gönderme yaptı: “Tutuklanması bir tesadüf değil. Son gelişmeleri ‘önyargısız değerlendirmek’ için bu yöntemlerden vazgeçilmesi gerekir. Halkların iradesiyle seçilen Ahmet Özer’in hedef alınmasıyla verilmek istenen mesaj açıktır. Belli ki Esenyurt Belediye Başkanı’nın kapsayıcı belediyecilik anlayışından, Kürt kimliğine ve kültürüne dönük çalışmalarından rahatsız olanlar yine iş başında. Esenyurt Belediyesi’ne yönelik bu saldırıya son verilmeli, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer serbest bırakılmalıdır. Bu irade gaspına kimse seyirci kalmamalıdır.”
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman operasyona destek vererek kişisel X hesabında şunları yazdı: “CHP’nin terör örgütü ile somut bağı ve Özgür Özel’in ‘Kent Uzlaşısı’ adı altında kurduğu ittifakla belediyeleri Kandil’deki teröristlere peşkeş çektiği ayyuka çıktı. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin yerel seçimlerden önce ‘Kent Uzlaşısı’nın esasında bir ‘PKK İttifakı’ olduğu yönündeki uyarılarının ne kadar haklı olduğu bir defa daha ortaya çıkmış oldu. Çok şükür devletimiz gerekeni yapıyor, terörle mücadelemiz tüm hızıyla sürüyor. Türkiye’nin terörle mücadeledeki dik duruşu terörü maşa olarak kullanan Türkiye düşmanlarının oyunlarını bozuyor.
Bu kapsamda ‘kent uzlaşısı’ adı altında CHP-DEM ortaklığıyla kazanılan Akdeniz ve Toroslar belediyeleri İmamoğlu tarafından DEM Parti’ye kontenjan olarak verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyeleri incelemeye alınmalı, belediyelerin terör örgütüne peşkeş çekilmesinin yolu kapatılmalıdır.”
Prof. Dr. Ahmet Özer 1960 yılında Van’da doğdu.
1986 yılında Hacettepe Üniversitesi felsefe bölümünden mezun oldu; sosyoloji bölümünde de yan dal yaptı.
1995 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde “GAP’ın Sosyoekonomik ve Politik Boyutları” çalışmasıyla doktor unvanı aldı; yüksek lisans ve doktora tezleri kitap olarak yayınlandı.
1980’li yılların sonunda DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) bünyesinde sürdürülen ve merkezi Şanlıurfa’da bulunan GAP Projesi’nde uzman sosyolog olarak çalıştı.
Kürtlerin siyasi kimliğiyle ilgili sosyolojik ve kamusal çalışmalarda yer aldı.
Sonraki yıllarda çok sayıda üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştı, idari görevlerde de yer aldı.
Dördü roman, biri göç konusunu işleyen film senaryosu olmak üzere 38 kitabı var.
2024 yılında Esenyurt Belediye Başkanı seçildi.
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca başlatılan ve Özer’in de gözaltına alındığı soruşturmada terör örgütünün gençlik yapılanması ve siyasal alan yapılanması içinde faaliyet yürüttüğü öne sürülen 25 kişi için operasyon düzenlendi.
18 kişi gözaltına alındı. Diğer yedi kişinin de yakalanmasına çalışıldığı öğrenildi.