Muharrem İnce’den ilk mesaj: Erdoğan’ı tebrik eder, kolaylıklar dilerim
Eski Cumhuriyet Başsavcısı ve eski CHP Milletvekili İlhan Cihaner, CHP’nin milletvekili aday listelerini kendisi üzerinden eleştiren Memleket Partisi lideri Muharrem İnce’ye yanıt verdi. Cihaner, “Bu kritik süreçte adımın CHP'ye zarar vermek için kullanılmasını kabul etmiyorum” dedi.
Ergenekon soruşturması kapsamında 2010’da tutuklanan eski Cumhuriyet Başsavcısı ve eski CHP Milletvekili İlhan Cihaner, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin CHP milletvekili listelerine ilişkin “Kumpas davaları sürerken, 16 Şubat 2010’da İlhan Cihaner Başsavcıyken tutuklandığında, Sadullah Ergin Adalet Bakanı’ydı. Bugün İlhan Cihaner listede yok ama Sadullah Ergin CHP milletvekili adayı” eleştirisine, “Kumpas davaları sürecinde uğradığım haksızlıkları dile getirenlere şükranlarımı sunuyorum ancak bu kritik süreçte adımın CHP’ye zarar vermek için kullanılmasını kabul etmiyorum” yanıtını verdi.
Cihaner yazılı açıklamasında, “14 Mayıs seçimlerinin ülkemiz için önemi tartışmasız. Her alanda yaşadığımız yıkım ve otoriterleşmeye karşı seçmenin önemli bir kısmı Millet İttifakı etrafında toplanmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerinde bir mutabakat oluşmuş ve tartışmalar geride kalmıştır. Millet İttifakı dışındaki ittifak ve partilerin de doğrudan/dolaylı destekleri ile değişime dair umutlarımız artmıştır. Ancak milletvekili listelerinin belirlenmesi ile tartışma ülkemizin temel meselelerinden listelerdeki isimler üzerine kaymıştır. Bu çerçevede benim ismim üzerinden de yorumlar yapılmaktadır” dedi.
Cihaner açıklamasına şöyle devam etti:
“Hatırlatmak isterim ki; 1994 tarihinde cumhuriyet savcısı oldum. Mesleğimi yaparken evrensel hukuk ilkelerine bağlı kaldım. Cumhuriyetin savcısı olduğumu hep aklımda tutarak çalıştım. 2007 tarihinde İdil’de faili meçhuller soruşturmasını başlatırken de Erzincan’da Fetullahçı çeteye yönelik soruşturmayı sürdürürken de, bu nedenle tutuklandığımda da Cumhuriyet savcısı olmanın sorumluluğu ile davrandım.
Çok sevdiğim mesleğimden istifa ederek, 2011 de CHP milletvekili seçildim. Haziran 2015 seçimlerinde ön seçimden birinci çıkarak milletvekilliğine devam ettim. 2011 de başlayan siyasal hayatımda da CHP’de sol/sosyal demokrat bir siyaset için çaba harcadım. 2020 Kurultayında genel başkanlığa aday olduğumda da siyasi çizgim aynıydı. Ben siyasal mücadelemi aynı ilkelerle CHP içerisinde üye olarak halen sürdürüyorum ve sürdüreceğim de. Siyasal mücadelenin koltuk için değil toplum için yapılacağına inanıyorum. Benim istediklerim olmuyorsa CHP de olmasın diyecek bir anlayışım yok. Ne koltuk sahibi olmak için ilkelerimden vazgeçerim ne de mücadelede yenilince partime/yoldaşlarıma zarar veririm. Mücadelem ve iddiam CHP içinde devam edecek. Kumpas davaları sürecinde uğradığım haksızlıkları dile getirenlere şükranlarımı sunuyorum ancak bu kritik süreçte adımın CHP’ye zarar vermek için kullanılmasını kabul etmiyorum.
Önümüzde ülke geleceğini belirleyecek bir seçim var. Anti demokratik seçim sisteminin dayattığı engelleri aşmak amacıyla ittifak yapan siyasi partilerin zorluklarının bilincindeyim, bu süreçlere dair öneri ve eleştirilerimi cesaretle her ortamda dile de getirdim. Özellikle listelerdeki bazı isimlere dönük haklı eleştirilerin parti karar vericileri tarafından dikkate alınması gerektiği kanaatindeyim.
Benim de tutuklandığım kumpas davaları sürecinde büyük bedeller ödeyen oldu. O dönemin sorumlularının kimler olduğu da bunlarla etkin ve adil bir hesaplaşmanın yapılmadığı da herkesin malumu. Ömrüm yettiğince bunun mücadelesini vereceğim. Unutulmamalı ki bu hesaplaşmanın yolu da mevcut iktidardan kurtulmaktan geçmektedir.”