‘Beyaz gömlek’ ortalığı karıştırdı: Özel’den İmamoğlu benzetmesine tepki
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Oksijen'den sonra ikinci yazısını Cumhuriyet gazetesine yazdı. İmamoğlu tabandan gelen kendisine yönelik eleştirileri de dikkate alarak sol vurguların ağırlıkta olduğu bir yazı kaleme aldı.
CHP’de seçimlerden sonra başlayan değişim tartışmalarının öncüsü olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu CHP’nin kuruluş yıldönümü nedeniyle Cumhuriyet gazetesine yazdı. CHP’deki değişim sürecini ele alan ve partinin geçmişine atıf yapan Erkem İmamoğlu, daha önce Oksijen gazetesindeki yazıdan farklı olarak sol vurgu yaptı.
İmamoğlu yazısında “Birbiri peşi sıra iş basına gelen sağ iktidarlar, gelir dağılımını bozdu, Cumhuriyetin en önemli gücü ve dayanağı olan yetenekli ve girişimci orta direği eritti. Bugün toplumun %10’u ulusal zenginliğin yüzde yetmişine sahip olacak bir noktaya geldiyse, bizim de kusurumuz var. Emeğin asli temsilci olarak CHP’nin iktidar olamayışının bedeli bu denli ağır oldu maalesef” ifadelerini kullandı.
Ecevit’in 1970’li yıllarda estirdiği rüzgara da atıf yapan Ekrem İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:
“1970’lerde dünyada yükselen eşitlik ve özgürlük dalgasının ülkemizde ‘Ortanın Solu’ konumlandırmasıyla sosyal demokrasi anlayışı olarak tecelli etmesinde CHP’nin imzası var. 1970’lerde ‘toprak işleyenin su kullananın’, ‘ne ezilen ne ezen, hakça düzen’ diyen CHP oldu. Yine 1970’lerde MSP’yle koalisyon kurarak farklı toplum kesimlerinin aynı ideal etrafında buluşabileceğini, ulusal meselelerde ayrışma yerine birleşmenin mümkün olabileceğini de CHP gösterdi. 1974’te Kıbrıs Barış Harekatını yaparak hem müttefiklerimize hem de hasımlarımıza güç ve kararlılık gösteren devletimizin direksiyonunda CHP vardı.
CHP geride bıraktığımız 100 senenin en önemli aktörlerinden biri oldu olmasına ama malum çok uzun zamandır iktidarda değil ve Türkiye’ye hizmeti ve katkısı yerel yönetimlerde ortaya koyduğu çok değerli performansı bir yana bırakırsak, ülkenin ana muhalefet partisi olmakla sınırlı. 1950’den beri neredeyse gerçek anlamda hiç iktidar olmamış CHP, uzun yıllardır sanki ülkeyi yönetiyormuş ve tüm olumsuzluklardan sorumluymuş gibi bir algının öznesi yapılıyor.”
Toplumun gözünde iktidarın değişmeyeceği algısının yaratılmasında CHP’nin de rolü olduğunu söyleyen İmamoğlu şöyle yazdı:
“Değişmeyi başaramadığımız için kuruluşunda bu kadar büyük bir rol oynadığımız Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, köklü kurumları zayıflamış bir devletle, işlevsizleşmiş bir meclisle, liyakatsiz bir bürokrasiyle, çökmüş bir adalet sistemiyle, demokratik dünyadan uzaklaşmış bir ülkeyle, yarısı yoksulluk sınırının altında bir nüfusla giriyoruz. Vatandaşlarımızı yerli ve milli olanlar ve olmayanlar diye ayrıştıran, muhalefete tahammülsüz, hukuku paramparça etmiş, eğitimi çökertmiş, borç batağına batırdığı ülkemize eşi daha önce görülmemiş bir hayat pahalılığı yaşatan bu iktidarla giriyoruz.
Ancak Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına, aynı zamanda, iktidarın değişebileceğine inancın azaldığı bir toplumsal ruh haliyle de giriyoruz. Bu hali kabullenemeyiz. CHP’nin bu duruma katkısıyla yüzleşmek zorundayız. Bu güzel ülkeye karşı tarih huzurunda sorumluyuz ve ben partimin bundan daha iyisini yapabileceğine tüm kalbimle inanıyorum. CHP’nin de Türkiye’nin de değişeceğine inanıyorum. Çünkü CHP değişirse Türkiye değişir.”
Yazısının ana eksenine ülkede yaşanan ekonomik krizi koyan Ekrem İmamoğlu, “Bütün bunlar kadar önemli tüm kötülüklerin anası olan bir meselemiz daha var. Türkiye fakirlikle boğuşuyor. İki asır evvel kişi başına düşen milli gelir açısından eşit olduğumuz Almanya ile aramızdaki fark neredeyse 6 katına, ABD ile 7 katına çıkmış durumda” dedi.
İmamoğlu, CHP’nin muhalefet yapısının değişmesinden sonra toplumun partiye yöneleceğine işaret ederek “Bugün CHP ve onun liderliğindeki muhalefete iktidar vizesi vermeyen millet, Türkiye’yi sıçratarak zenginleştirecek, güçlü ve adil bir Türkiye’yi inşa edecek bir muhalefeti gördüğünde, tereddüt etmeden iktidara taşıyacaktır. İşte milletin CHP’yi değişime zorlamasının nedeni budur. Bizim en önemli, en acil görevimiz hep beraber bu muhalefeti yaratmaktır. Bunu yaratmanın yolu ülkenin tüm vatanseverlerini birleştiren yeni, kapsayıcı ve güçlü bir vizyonun hikâyesini yazmaktır” diye yazdı.