Bülent Tezcan ‘değişim’ dedi: Kılıçdaroğlu da dahil
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay Zirvesi'nde Beşar Esad ile görüşmedi ama dönüş yolunda gazetecilere 'Sayın Putin'le birlikte Beşar Esed'e bir davetimiz olabilir' dedi. CHP lideri Özgür Özel ise bir Suriye Konferansı toplamaktan söz ediyor.
Türkiye son birkaç gündür iç içe geçmiş iki meseleyi konuşuyor. Bir yanda Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar konusu, bir yanda ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında olası bir ‘yumuşama süreci.’
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki hafta içinde dolaylı yoldan, medya aracılığıyla Suriye Devlet Başkanı Esad ile karşılıklı mesajlaştı. İlk mesaj Esad’dan geldi, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan cuma namazı çıkışında buna olumlu yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mesajlaşmadan birkaç gün sonra Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine katılmak üzere Kazakistan’ın başkenti Astana’ya gitti. Genel beklenti, Erdoğan’ın burada Esad ile karşılaşabileceği ve iki liderin hiç değilse el sıkışabileceği yönündeydi ama bu olmadı. Erdoğan dün, Astana dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken bir kez daha Esad’a davet niteliğinde sözler söyledi, ‘Sayın Putin’le birlikte Beşar Esed’e bir davetimiz olabilir’ dedi.
Erdoğan, Suriye’de yeni bir anayadsa yazılmasından, iç savaşın adil ve kalıcı bir çözüme kavuşmasından, ardından Suriye’nin yeniden inşaasından ve Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmelerinden söz ediyor. Buna karşılık muhalefet, daha doğrusu CHP Suriyelileri mümkün olan en kısa zamanda geri göndermenin peşinde.
CHP lideri Özgür Özel de ‘Suriye açılımı’ konusunda peş peşe açıklamalar yapıyor. Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal‘a konuşan Özel, Türkiye’nin sığınmacı konusundaki fikirlerini şu sözlerle açıkladı:
“Suriye’de birden çok zorluk var. Sınırın öbür tarafında tek bir devlet ve askerleri yok. Bu nedenle sınır güvenliği ciddi bir sorun. Bu konuda etkin bir tutum alacağız. Önümüzdeki ay içinde Suriye konferansı veya Türkiye’de sığınmacı sorununa yönelik bir konferans yapmayı düşünüyoruz. Burada çözüm önerilerimizi dile getireceğiz. Esad ile görüşme de dahil her konuda inisiyatif alacağımızı daha önce söylemiştik. Yıllardır zaten görüşülmesi gerektiğini söylüyoruz. Esad ile CHP’li milletvekilleri görüştü diye neredeyse vatan haini oluyorlardı. Şimdi biz Esad ile görüşebiliriz dedikten saatler sonra Erdoğan, “Biz birlikte tatil yaptık, yine yapabiliriz” dedi. Avrupa, Suriyeli mültecilerin hedef ülkesi olmamak için Erdoğan’la Türkiye’yi bir mülteci kampına çevirecek anlaşma imzaladı. 6 milyon Avroluk bir anlaşma yaptılar ama görünmeyen tarafında “Türkiye’ye karşı raporları yumuşak yazalım, Türkiye’yi Erdoğan yönetsin, iyi bir pazarlık yapalım, bunları orada tutalım” dediler ve utanç verici bir süreç yaşanıyor. Bugün Türkiye’de ne yaşanıyorsa bunun iki sebebi ve tek aktörü var. Bir tanesi komşunun iç işlerine karışan, toprak bütünlüğüne saygı duymayan, komşudaki devlet dışı unsurları muhatap kabul eden Erdoğan’ın dış politikasıdır. Bir tanesi de Avrupa Birliği’yle (AB) yapılan bu geri kabul anlaşması. İkisinin de aktörü Erdoğan. Bugün Türkiye’de mülteciler konusunda ne sorun yaşanıyorsa bunun sorumlusu AKP’nin yanlış tercihleri.”
Suriye ile gayri resmi kanaldan bir bağlantıları olduğunu ve resmi görüşmeyi planlamaya çalıştıklarını anlatan Özel “Sığınmacı sorunu hiç yokmuş gibi davranan bir taraf ile sığınmacıları gerekçe göstererek uç noktalara giden bir taraf var. CHP’nin bu konuya bakış açısı nedir?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“CHP’nin durduğu yer çok kıymetli. Özenli bir dil kullanıyoruz. Geçen zaman ve yaşananlar bizi haklı çıkarıyor. Atatürk’ten miras bir dış politikanın sacayağı var. O, “Komşunun toprak bütünlüğüne saygılı ol, komşunun devletini muhatap al, devlet dışı unsurları muhatap alma” diyor. Biz önümüze geleni Kuvay-ı Milliye ilan ediyoruz. Şimdi Suriye’de Türk bayrakları yakılıyor, “Onlar ÖSO değil” diyorlar. Biri sizin için 75 dolara kurşun sıkıyorsa yarın 200 dolar veren oldu mu size karşı saldırganlaşıyor. CHP, yurtta barış dünyada barış yaklaşımıyla Suriye’yle ilişkileri iyileştirmeyi, Suriye’nin istikrarını sağlamayı savunuyor. Ondan sonra da bütün Avrupa ülkeleri ve dünyadaki yapılara “Pamuk eller cebe” diyerek sığınmacıların oraya gitmesi için oralara okullar, hastaneler yapmak lazım. Amerika’nın iştahını, Rusya’nın ısrarını yönetebilecek etkin bir dış politika gerekiyor. Bunların hepsinin yapılması için bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var. Avrupa’nın kendileri için istikrarlı bir yapı gördükleri Erdoğan’ın politikaları Türkiye için gitgide istikrarsızlaşıyor. Artık bu mızrağın çuvala sığacak hali kalmadı. Ben Avrupa’daki siyasi muhataplarımızla da konuşuyorum. Türkiye’nin sığınmacı sorunu çözülmeli. Suriye istikrara kavuşmalı. Siz bu konuda üzerinize düşeni yapmalısınız. Sonra da AB üyeliğimizle ilgili çoktan hak ettiğimiz bir şeyi ortadan kaldırmalısınız. 60 yıldır başvurmuşuz, yanımızdan gelen geçti.”
Özgür Özel’in sözlerinin yayınlanmasından kısa süre sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aynı konudaki açıklaması ajanslara düştü. Kazakistan’da Astana Zirvesi’ne katıldıktan sonra yurda dönüş uçağında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Türkiye-Rusya-Suriye ve İran 4’lü görüşmelerinin yeniden başlatılması sürecini sormak istiyorum. Bu bağlamda ‘Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebebimiz yok’ demiştiniz. Görünürde Beşar Esad ile bir araya gelmeniz için hangi şartların yerine getirilmesi ya da ne tür gelişmelerin yaşanması gerekiyor?” sorusuna şöyle dedi:
“Suriye ile yeni bir süreci başlatabileceğimizi Cuma günü, Cuma namazı çıkışında zaten söylemiştim. Bizim Sayın Putin ile Beşar Esed’e bir davetimiz olabilir. Sayın Putin Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirebilirse, bu yeni bir sürecin başlangıcı olabilir. Suriye sahasında aradan geçen onca yıl herkese kalıcı çözüm mekanizmasının kurulması gerektiğini net bir şekilde göstermiştir. Altyapısı yok olmuş, halkı darmadağın hale gelmiş Suriye’nin yeniden ayağa kalkması ve istikrarsızlığın son bulması elzemdir. Sahada son zamanlarda sağlanan sükunet, akıllıca politikalar ve önyargılardan uzak ve çözüm odaklı yaklaşımlarla barış kapısını aralayabilir. Bölgedeki istikrarsızlığın başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütlerine hareket alanı sağlaması, bir sorundur.
El birliği ile ayrımsız bir biçimde bu terör yapılarının kökünün kazınması, Suriye’nin geleceğinin inşası için mühimdir. Suriye’nin demokratik altyapısının inşası, kapsayıcı ve onurlu bir barışın sağlanması ve tüm bunlara Suriye’nin toprak bütünlüğü temelinde yaklaşılması önemlidir. Suriye’de esecek barış rüzgarları ve bütün Suriye’de hayat bulacak barış iklimi, çeşitli ülkelere dağılmış milyonlarca insanın ülkelerine geri dönmeleri açısından da gereklidir. Biz komşumuz Suriye’ye dostluk elimizi daima uzattık ve uzatırız. Adil, onurlu ve kapsayıcı yeni bir toplum sözleşmesi temelinde kucaklaşan, müreffeh, bir ve bütün Suriye’nin her zaman yanında oluruz. Yeter ki Suriye, bu büyük kucaklaşmayı başlatsın ve her alanda toparlansın.”