Bahçeli, Çağlayan saldırısı üzerinden CHP’yi hedef aldı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum çözüm süreci ve TUSAŞ'a yönelik saldırı hakkında açıklama yaptı. Uçum saldırının 'tarihi fırsat penceresini' kapattıramayacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum sosyal medya hesabından “Terör saldırısı ‘tarihi fırsat penceresi’ni kapattıramaz” başlığıyla bir açıklama yayımladı.
Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis’in açılışında DEM Parti grubuyla el sıkışmasıyla başlayan, bir hafta sonra da el yükseltip “Terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘umut hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” sözleriyle devam eden süreç tartışılmaya devam ediyor. Bahçeli’nin bu sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı gün “Cumhur İttifakı tarihi bir fırsat penceresi açtı” diyerek destek vermişti. DEM Parti ve CHP ise şartlı ama ılımlı yaklaştı.
Türkiye’de siyaset çözümü konuşurken terör örgütü PKK Ankara’da TUSAŞ’ın kampüsüne saldırı düzenledi. Beş TUSAŞ çalışanın şehit olduğu saldırının ardından çözüm tartışmasının akıbeti merak ediliyordu. Dün Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu. İkisi de Kürt ve Türklerin kardeşliğinden, terörsüz Türkiye’den bahsetti. Doğrudan konuya girmediler ama sert ifadelerden de kaçındılar. Sürecin devam edeceğine ilişkin en net mesaj ise Beştepe’den geldi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Hukuk Politikaları Başkanı Mehmet Uçum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinden alıntıyla “TUSAŞ saldırısı tarihi fırsat penceresini kapattırmaz” dedi.
“Terörü yönetenler ve kullananların Sayın Bahçeli’nin açıklamasından ve Cumhurbaşkanımızın bunu tarihi fırsat olarak nitelemesinden nasıl paniğe kapıldıkları TUSAŞ’a saldırıdan anlaşılıyor” diyen Uçum şunları söyledi:
“Türkiye’nin hamle yaptığı zamanda gerçekleşen terör eylemi Devletin terörü bitirme kararlılığına yönelik kalleş bir saldırıdır. Bu alçaklık Devlet kararlılığını zaafa uğratmak bir yana güçlendirip, perçinler. Toplum ise Terörü Bitirme ve Kardeşliği Güçlendirme girişiminin arkasında durur ve milli birlik ruhuyla ileri taşır. Nitekim Ankara’daki terör eylemine karşı Devlet güçlerinin verdiği sert ve kararlı cevap, halkın yoğun tepkisi, siyasi çevrelerin ağırlıklı bölümünün hızlı ve net kınama tutumları, Devletin ‘Cumhur İttifakı eliyle açtığı tarihî fırsat penceresinin’ heba edilmeyeceğini ortaya çıkardı.”
Bu sürecin terörle mücadeleyi etkileyecek bir yönü olmadığını zaten pratikte de böyle işlediğini vurgulayan Uçum bunun eski tarzda yahut yeni tarzla bir çözüm süreci olmadığını söyledi.
Uçum şöyle yazdı:
“Terörle mücadelede Devletin; Irak ve Suriye’deki terör unsurlarını ayrı görmesi de söz konusu değil. Terörle mücadelede ‘organik bütünlük’ yaklaşımı zaafa uğratılamaz. Böyle bir zaafı bekleyenler ve bunun üzerine hesap kuranlar hüsrana uğrar. İçeride ve dışarıda tüm terör unsurlarının hedef alınması da Devletin bu konudaki ilkesel yaklaşımdan asla vazgeçmeyeceğini gösteriyor. İşin aslı Türkiye’ye karşı kullanılan terör unsurları, eskisi kadar yapamasalar da, Kürtleri insan kaynağı olarak kullanmaya çalışan ve Kürtlerin kimliğini istismar eden başta ABD, emperyalist güçlerin aylık ücretli-paralı çeteleridir. Diğer deyişle, paramiliter güçleridir. Bunlar bir Kürt hareketi olarak tanımlanamazlar, Türkiye’nin demokratik siyasetinde ve demokratik gelişiminde asla bir yerleri ve rolleri olamaz. Bu terör unsurlarının Kürtler nezdinde gerçek bir meşruiyeti yoktur. Görünürdeki kısmi meşruiyetin ise dağılması kaçınılmazdır.”
Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşması yönündeki çağrısına da değinen Uçum “Bilinmelidir ki; Orta-Doğu coğrafyasının geleceği Türkiye’nin milli güvenliği ve toprak bütünlüğünü tehdit edecek hiçbir sürece, seçeneğe ve yapıya açık olamaz. Türkiye buna izin vermez. Türkiye’nin bu konudaki Devlet kararlılığı, herhangi bir sınır kabul etmeyen caydırıcı askeri gücü ve sürdürdüğü mücadele Türk Milletinin teminatıdır. Sayın Bahçeli’nin, Öcalan’ın Mecliste Dem Grubunda konuşması önerisi bir uç nokta benzetmesidir. Zaten Sayın Bahçeli bunu ve ‘umut hakkını’ terörün bitmesi, terör örgütünün lağvedilmesi, teröristlerin Devlete teslim olması şartına bağladı. Bu şartların gerçekleşmesi veya geri dönülmeyecek bir şekilde gerçekleşme yoluna girmesi sürecinde bir uç örnek olarak ifade edilen hususun ne manaya geldiği ancak o şartlarda anlaşılabilir. Ayrıca bu kısım işin esası değildir, talidir. Esas olan; terörün bitmesi, terör örgütünün lağvedilmesi, teröristlerin Devlete teslim olması, bunların sağlanmasıdır. İşte bu bağlam üzerinden geliştirilen terörün tasfiyesi stratejisinde; çözüm süreci, müzakere, mütareke söz konusu olmaz” dedi.
Uçum sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Önemli olan Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın dediği gibi ‘Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihî fırsat penceresinin, kişisel hesaplara kurban edilmemesi’dir. İşin özü terörsüz ve şiddetsiz bir Türkiye’ye ulaşmaktır. Bunun da imkân dâhilinde olduğu görülüyor. Bu imkân; Devletin terörü tasfiyeye ilişkin sürecine katkı yapması gereken ve bunun için terör vesayetinden kurtulmak zorunda olan siyasi sorumlular tarafından doğru kullanılırsa, infaz hukukuna ilişkin konular elbette konuşulabilir. Herkesin kabul edebileceği fikri gerçek ise şudur: Terörsüz ve şiddetsiz Türkiye hedefine yürünen bir ortamda TBMM’nin Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, Türkiye yüzyılına yakışan, kapsayıcı, Türkün, Kürdün ve herkesin kendine ait hissettiği, çok ileri hakları içeren, halkın onayına sunulacak yeni bir anayasayı ilk dört maddenin esaslarının ve demokratik kazanımlarının üzerine bina ederek hayata geçirme imkanı daha güçlü olur.”