Aziz Yıldırım’ın listesindeki Ömer Onan’dan TBF’ye veda
Galatasaray'ın Bayern Münih ve dün akşam saatlerinde Beşiktaş'ın evinde Bodo/Glimt mağlubiyetlerinin ardından Fenerbahçe de Razgrad deplasmanından 2-0'la eli boş döndü.
Beklenmedik sakatlıklarla savunma ve orta saha kurgusundaki kilit taşlarını kaybeden Fenerbahçe hatırlanacağı gibi bu isimlerden yoksun olarak çıktığı ilk mücadeleden mağlup ayrılmıştı. Geçen cumartesi gecesi Kadıköy’de Trabzonspor’a karşı alınan 3-2’lik yenilgi aynı zamanda ligde ve Avrupa’daki ’19’da 19’luk serinin de es vermesi anlamına geliyordu.
Sarı-Lacivertliler dün gece yine eksiklerle dolu kadrosuyla Razgrad’da Ludogorest karşısındaydı. Konferans Ligi H Grubu’ndaki dördüncü karşılaşma niteliği de taşıyan randevuda öncelikli amaç Avrupa’daki seriyi sürdürmek adına alınacak bir galibiyetti. İsmail Kartal, takımın yer aldığı üç cephenin ‘Uluslararası’ niteliği taşıyan bu arenasındaki mücadelelerde zaten sıkça rotasyona gidiyordu. Dün de sahaya sürdüğü 11’de ilk bakışta dikkat çeken ana dokunuşlar şöyleydi: Sol kanata Ryan Kent, sağ kanata da Dusan Tadic’i yerleştirmiş, savunma tandemi de Jayden Oosterwolde’yle 2006 doğumlu Yusuf Akçiçek ikilisine teslim etmişti.
Rakip Ludogorets ise geçmişini arayan bir takım (lakin aradıkları geçmiş öyle 60’lar, 70’ler, 80’ler değil, bir-iki sezon öncesi; çünkü Yeşil-Beyazlılar asıl olarak Bulgar futbolunun son dönemine damga vurdu). İstanbul’daki ilk karşılaşmaya ilişkin yazımda da altını çizmiştim, başarılı çizgilerine tekrar ulaşmak amacıyla teknik direktörlüğe yakın bir zaman önce Georgi Dermendzhiev’i getirmişlerdi. 68 yaşındaki deneyimli çalıştırıcı, Fenerbahçe’nin 3-1 kazandığı mücadelede İsmail Kartal’ın kurgusuna karşı takdir edilesi bir karşı duruş geliştirdiğini göstermiş ama Sarı-Lacivertlilerin oyun gücüne ve klas ayaklarına set çekememiş, takımı zaman zaman parlasa da stratejisini genele yayamamış ve İstanbul’dan mağlup ayrılmıştı.
Dünkü mücadelede de ‘Kadıköylüler’ baskın bir düzende başladı. Oyunu Bulgar rakiplerinin ceza sahası çevresine yıkmayı ve pozisyonlara girmeyi bildiler. Etkili verkaçlarla golü bulacak gibiydiler. Lakin kendi kale sahası civarındaki karambolde bir türlü uzaklaştırılamayan topu, uzun bir mesafeden klas golle Livakovic’in ağlarına gönderen isim Piotrowski oldu. Leh futbolcunun vuruşu her ne kadar konuk ekibin oyun düzenini ve baskın formunu değiştirmese de ev sahibine fazladan bir özgüven sağladı tabii ki.
İkinci yarının başından itibaren yine oyun ve top hâkimiyeti İsmail Kartal’ın öğrencilerindeydi. Lakin son vuruş becerisi çeken takım, istediği gole bir türlü ulaşamadı. Maça sonradan dahil olan İrfan Can, Szymański, Cengiz Ünder, Umut Nayır özel katkılar sunamadılar ama zaten takım baskın karakterini ara vermeden sürdürdü. Tek problem yukarıda da belirttiğim gibi golle sonuçlanacak son vuruştu. Derken bütün ümidini kontralara başlamış durumdaki Ludogorets 90+2’de farkı ikiye çıkardı ve top hâkimiyeti açısından yüzde 33’lük oranla oynadıkları bir maçtan galip ayrılmayı bildi. Bu sonuç onlar için ‘İlk iki’ yolunda önemli bir umut ışığıydı.
Fenerbahçe cephesi açısından ise ilk üç maçta alınan galibiyetler ve sıklet olarak grubun çok üstünde görünen oyun ve oyuncu kalitesiyle bu maç onlar için aslında bir formaliteydi. Beraberlik bile yeterdi ama galibiyet sadece Avrupa macerası açısından seriyi sürdürecek istatistiki bir veriydi. Ama asıl önemlisi ‘Ülke puanı’ tablosuna yapılacak bir ya da üçlük katkıydı. Olmadı. Bir de 19 maçlık tarihi serinin ardından gelen iki maçlık yenilgi dizisine kapı aralandı ama dünkü mağlubiyetin çok önemli bir yankısının olacağını sanmıyorum.
Öte yandan bu hafta, takımlarımızın Avrupa sezonundaki en verimsiz performanslarının sergilediği zaman dilimi oldu. Galatasaray’ın ardından dün gece de önce Beşiktaş, sonra da Fenerbahçe ‘sıfır’ çekti. Yani ‘Üç İstanbullu’dan oluşan koro için kayıp haftasıydı. Lig yarışının iki zirvedaşı için hem içeride (Süper Lig) hem de dışarıda (Avrupa) umutlar hâlâ taptaze, eldeki tablo itibariyle asıl kötü durumda olan ‘Üçlü’nün Siyah-Beyazlı üyesi görünüyor. Neyse, bu da başka bir yazının konusu tabii ki…Özetle üç takımımız da eli boş döndü. Grup aşamasının beşinci haftasının başarılı ve bol puanlı geçmesi dileklerimizle son noktayı koyalım…