Okan Buruk: Fenerbahçe ve Galatasaray birlikte basın toplantısı yapmalı
Fenerbahçe Süper Lig’e büyük geliyor olabilir. Ama Pendikspor da çok küçük geliyor. Stadıyla, oyunuyla, ambiyansıyla… Dün Sarı-Lacivertlilerin 5 gol atmasının hiçbir haber değeri yoktu. Beklemediğimiz yerden hiç soru gelmedi. Rahat rahat, güle oynaya 5-0 kazandı.
Haber değeri yok Fenerbahçe’nin kazanmasının. Sadece o da değil. Sıkı presle rakibi boğması, daha ilk yarıdan fark atacak kadar şut bulması, topla oynamada yüzde 70’leri zorlamasının da haber değeri yok. Ayrı dünyaların takımları sahadaydı dün. Sarı Kanaryalar ev sahibi Pendikspor’u muhatap bile almadı. Pendikspor’un da zaten pek mecali yoktu. O tarihi maçı andıracak hiçbir şey göstermediler sahada. Şöyle anlatayım, epey bir süre stoperde Oosterwolde ve Crespo oynadı. Ama biz nasıl oynadıklarını anlamadık!
Fenerbahçe’nin şu anki formu bu lige büyük geliyor olabilir. Fakat Pendikspor’un da küçük geldiği aşikâr. Beklemediğimiz yerden hiç soru gelmedi maçta. Takır takır oynadı, tıkır tıkır da golleri sıraladı Sarı-Lacivertliler. Ki ne çirkin gollerdi ilk ikisi. Ama işte o kadar zorluyorsunuz ki rakibi, ona çarpıyor, buna çarpıyor gene gol oluyor. Maçın neredeyse tamamının antrenman havasında geçmesinin en güzel kanıtı bu. Anca lay lay lom oynarken gol olur onlar. Dzeko da anca bu kadar rahat hat-trick yapabilir.
Haber değeri olan şeyler de yok değildi ama. O zemin neydi öyle? Ya hibrit ya da bakımsız. Öyle kuru ki oyuncular düz koşarken bile takılıyor. Alışana dek epey zaman geçti. Alışamayanlar da sakatlandı zaten. Sezon başından beri sadece darbeye bağlı sakatlığın yaşandığı Fenerbahçe’de üç oyuncu ‘malulen’ terk etti oyunu. Muhtemelen hepsi zeminden. Ligin doğru düzgün bir kontrol mekanizması olmadığı için muhatap alınacakları bir merci de yok. Zemin standardının nasıl belirlendiği, nasıl kontrol edildiğine dair sağlıklı bir bilgi bulabilene aşk olsun.
Daha da kötüsü, o ne stat öyle? 2012 yılıydı sanırım. Veni Vidi Vici programı için, Banu’yla (Yelkovan) birlikte Londra’ya gitmiştik. Bir günde gezebildiğimiz kadar stat gezelim dedik. İlk iş öğle saatinde oynanan Fulham-West Ham maçına gitmek oldu. Mahalle arasında, çinko damlı nefis Craven Cottage’ı o zaman keşfettik. İbrahim Altınsay’ın öve öve bitiremediği şeyin ne olduğunu o zaman anladık. O günden sonra ne zaman Londra’ya gitsem, Premier League’in devleri yerine ‘mahalle maçı’ ararım. QPR Stadı’na bayılmıştım mesela. Burnley’nin çatı üzerinden basın tribünü girişine de. Pendikspor tam da buna uygun bir deplasmandı teorik olarak. Ama teori nerede, pratik nerede…
Fenerbahçe tribünü engel tanımaz 💛💙 pic.twitter.com/fEwKysRbr5
— Fenerbahçe SK (@Fenerbahce) October 29, 2023
Kocaman bir reklam panosu, dev ötesi reklamlar, hiçbir ambiyans yaratamayan tribünler… Modernize edilmiş sözde. Yenilenmese daha iyi, hiç değilse bir nostalji havası olurdu. İptidai koşullarda, sınırları zorlayan bir ortam. Arkada kocaman apartmanlardan sarkan taraftarlar gene biraz şirinlik vermedi değil. Ama oradan stada bir müdahale olsa ne olacak? Karagümrük bu yüzden iç saha maçlarını Vefa Stadı’nda oynayamıyor. Burası nasıl uygun oluyor?
Almanya’da federasyon koşulları tamamlayamayan bazı takımları Bundesliga’ya almaz. Sırf bu yüzden çıkamayanlar oldu. Çok mu zor bu örnekleri görmek, bulmak, öğrenmek. Gerçi Cumhuriyet’in 100. Yılı için hiçbir özel kutlama yapmayan, sosyal medyaya post koymak dışında hiçbir şey göstermeyen, hiçbir maçta günün anlam ve önemine dair dokunuşta bulunmayan TFF’nin asıl işini yapmıyor olması da haber değeri taşımıyor. Burası Türkiye!
Yine de Fenerbahçe ve Galatasaray’a teşekkür etmeliyiz. Bu ligi her anlamda yukarıya taşımak için çaba gösteriyorlar. Sadece sahada değil, 100. Yıl formalarıyla da…