UEFA’dan Fenerbahçe’ye ceza indirimi
Kızılyıldız, Fenerbahçe'yi Ataşehir'de 76-57 ile bozguna uğratırken en dikkat çekici performans Sırp ekibinin uzunlarından geldi. Bunun sebebi Sarunas Jasikevicius'un bazı ısrarlarından başka şey değildi.
Fenerbahçe’yi evinde bu kadar kötü gördük mü hatırlamıyorum. Elbette bu takımın kötü zamanları oldu. Igor Kokoskov döneminin başı, Zeljko Obradovic döneminde Baskonia deplasmanı, Zalgiris Kaunas’a karşı çıkılan birkaç deplasman… Adeta sahadan silinen performansları oldu Kanarya’nın. Ama Kızılyıldız’a karşı sezona ikide ikiyle girmişken bu kadar dağılmak da neyin nesiydi şimdi?
Elbette sakatlıkları kenarda bırakmak sahadaki oyunculara da teknik heyete de haksızlık. Bir kenara en baştan yazalım ki dursun: Scottie Wilbekin’in yanı sıra Marko Guduric ve Tarık Biberovic’ten de yararlanamadı dün Fenerbahçe. Hal böyle olunca Anadolu Efes maçında rotasyonda düşünülmeyen Dyshawn Pierre ve o maçın kadrosunda dahi yer almayan Melih Mahmutoğlu’na görev düştü. Ancak görev tanımları doğru yapılsaydı bu tarz bir skor ortaya çıkar mıydı? İnanın hiç sanmıyorum. Öyle ya Olympiacos maçına plan yapılırken kim bilebilirdi Scottie’nin daha ilk çeyrekte sezon kapatan bir sakatlık yaşayacağını. Ya da Efes maçına çıkarken ilk beşte yer alan uzun Sertaç Şanlı’nın hemen üçledikten sonra Khem Birch’ün belki de hakkındaki şüphelerin büyük kısmını silen performansını kim öngörebilirdi?
Spor ve basketbol biraz da bu yüzden güzel işte. Bilinmezi çok. Tabii ki o bilinmez sakatlık olarak karşınıza çıktığında tat kaçırıyor, keşke olmasa. Ama oluyor işte. Aslında Fenerbahçe dün güne söz konusu beklenmezin çözümünü bulduğu müjdesiyle başlamıştı. Avrupa basını takımın Skylar Mays’le anlaşma noktasına geldiğini yazdı. Akşam Türkiye’deki yayıncı kuruluştan Mays’in Panathinaikos maçında sahada olabileceği bilgisi dahi geldi. Tabii süreç devam ediyor göreceğiz, ancak bu iyi haberle başlayan gün olabilecek en kötü şekilde bitti. Kızılyıldız’la iç sahada yapılan mücadele 76-57 gibi şok edici bir skorla rakip takımın üstünlüğüyle sona erdi.
Maçın bu noktaya gelmesinde bazı ısrarların etkisi vardı. Özellikle sezon başında ligin devleriyle eşleşmesi için transfer edilen Boban Marjanovic o kadar da dev sayılmayacak Joel Bolomboy’a karşı yavaş kalınca Fenerbahçe de savunmada atıl kaldı. Hal böyle olunca Bolomboy maça yanarak girdi ve fark açıldı. Ritmi bulan Sırp ekibi daha ilk çeyrekten 26-12’lik üstünlük kurdu. Açıkçası Boban’ın sahada olduğu ilk beş dakikayı gördüğümde aklımdan geçen “Melli bu maçı 25-30 dakika aralığında oynamak zorunda kalabilir” olmuştu. Zira savunma ve oyun bilgisi bunu mecbur kılacak gibi duruyordu. Ancak ilk tercih Sertaç oldu. O da gününde değildi. Kızılyıldız’ın ayakları çabuk uzunları, bu konuda yeterli seviyede olmayan Fenerbahçe uzunlarını cezalandırmakta sınır tanımadı. Savunmada takım eforuyla fark erise de Fenerbahçe o kıvılcımı yakalayamıyordu.
Üçüncü çeyrekte bir başka ısrar can yaktı. Wade Baldwin’e topu teslim etmek bazı günlerde iyi bir fikir değildir. Bu anlamda Skylar Mays transferi belki de en kritik ekleme olacak. Ancak bu aşamada farklı bir çözümün gerektiği maçta bir türlü ritim yakalanamadı. Üst üste top kayıpları geldi. Bilemiyorum belki Melli daha fazla top getirmeli, belki bu imkansızlıklarda gard gibi oynamalıydı. Bonzie Colson, Pierre ve Nigel sahadayken Itoudis döneminde gördüğümüz gibi forvetlerin sırtı dönük oyun kurduğu ve gardların topsuz hareketlilikle pozisyon kovaladığı setleri daha mı fazla görmeliydik belki. Hani bazı ısrarlar maçın tekrar elden kayıp gitmesine mi yol açtı?
Öyle ya da böyle beş dakika kala tribünler yavaş yavaş boşalmaya başladı. Saras maç sonunda bu durumla alakalı olarak “Desteklerini tabii ki istiyoruz ama bizim de sahaya koyduğumuz emek konusunda sorumluluk sahibi olmamız gerekebiliyor. Gerçeği söylemek gerekirse belki ben de erken çıkabilirdim” dedi. Sertaç Şanlı’nın 15, Melli’nin 16 dakika 37 saniye sahada kaldığı, Bolomboy’un 18 sayı 11 ribaunt ve Mike Daum’un 14 sayı üreterek Kızılyıldız’a üçüncü maçında üçüncü galibiyetini getirdiği karşılaşma büyük hayal kırıklığı yarattı. Bazı ısrarların yersiz olabileceğini göze soktu. Bu sayede belki de Fenerbahçe, koçundan oyuncu grubuna kadar sezonun kritik noktalarında yapabileceği hatalarla henüz üçüncü haftada yüzleşti. Şimdi rota Berlin, sonrasına sonra bakılır…