Fenerbahçe ve Galatasaray kadınlarının zafer günü
Galatasaray'ın küme düşmenin en büyük adayı Adana Demirspor'a karşısında aldığı 5-1'lik skor aldatmamalı. Takımdaki ana sorunların yerinde olduğu bir kez daha kanıtlandı. Defans idman havasına rağmen yine evlere şenlikti.
Hafta için yönetim ve Okan Buruk’un uzun süreli ortak hatalarıyla gelinen noktada ilk kez lig usulü oynanacak dünyanın en önemli vitrininden, kendisinden bütçe olarak fazlasıyla düşük bir takıma elenerek uzak kalan Galatasaray’ın, dün tekrar ‘Merhaba’ dediği iç sularda karşısında hiç de problem çıkarmayacak bir rakip vardı. Transfer tahtası kapalı, kadrosu zayıf ve sürekli eriyen, ilk üç maçta sadece bir puan toplayabilmiş Adana Demirspor’du bu ekip. Çukurova temsilcisi genel görüntüsüyle, Sarı-Kırmızılı takıma karşı direnç göstermekten uzaktı ve evindeki mücadelede konuk ekibe bir tür moral-motivasyon antrenmanı verdi dün gece.
Okan Buruk’un, son birkaç gün içinde takıma veda edenlerin ardında elinde kalanlardan oluşturduğu bir kadroyla çıktığı ve ister istemez kimi revizelere gittiği maçta özellikle rakibin tecrübesiz kalecisi ve defans hattının basit hatalarıyla erken gelen goller sıkıntısız bir gecenin de müjdesiydi. Lakin bakmayın 5-1’lik farklı galibiyete, dün gece takımdaki ana sorunların yerinde olduğu bir kez daha kanıtlandı bana kalırsa. Defans idman havasına rağmen yine evlere şenlikti. Özellikle Abdülkerim Bardakçı attığı gole karşın yine hamle hatalarıyla ön plandaydı. Kaan Ayhan da maçın kötülerindendi. Jelert idare etti, Metehan Baltacı gayretiyle savunma hattının iyisiydi. Bence geleceği beklenen isimlerden sonra bu defans hattının sil baştan yapılması gerektiği o kadar açık ki.
Dün, evet Galatasaray pek yorulmadı, takım kolayca farka gitti gibi düşünülebilir ama ev sahibi ekibin ilk yarıda Ali Yavuz ve Aymbetov (Muslera’ın boşalttığı kaleyi göremedi kendisi!), ikinci devrede de Bünyamin ve Yusuf Sarı patentli dört net pozisyonu vardı ve değerlendiremediler. Biri golle sonuçlanmayan iki penaltı vuruşunu da düşünürseniz zaten eldeki sayısal veriler meseleyi fazlasıyla açıklıyor.
Bu arada bu farklı galibiyete rağmen takımın önemli bir kaybı oldu; sakatlanan Mauro Icardi. Arjantinli forvetin durumu tam ne, dönüş süresi kadar olur bilmiyorum tabii ki ama umarım önemli bir sorunu yoktur. Malum, geçen sezon yaşadığı sakatlık performansını fazlasıyla etkilemiş ve sonrasında bir türlü tam randıman verememişti. Yerine sahne alan Batshuayi ise dün o kadar lakayt oynadı ki, her bir fırsatı harcadı, penaltıyı bile değerlendiremedi… Bir tek Mertens’e asisti klastı.
Velhasıl rakip son derece zayıftı ve daha dördüncü haftada, gerekli hamleler yapılmazsa küme düşmenin en büyük adayı. Bence böyle bir rakip karşısında alına skor aldatmamalı, durmuş oturmuş bir takımın ayarlarıyla sık sık oynayan, temel problemleri çözemeyen Okan Buruk, birkaç gündür ismi dillendirilen futbolcuların gelmemesi halinde bu elde kalanlarla Süper Lig ve Avrupa Ligi serüvenini pek de götüremez bir görüntüde. Sonlara doğru forma şansı bulan isimlere bakıldığında ise ben bu sezon başı izlediğim maçlar itibariyle de söylüyorum; Yusuf Demir ve Efe Akman’ın takımın yarışacağı kulvarlar için çok vasat isimler olduğu kanısındayım. Keza bir türlü içindeki cevheri keşfetmemize izin vermeyen (!) Yunus Akgün de benzer şekilde her dakika aldığı maçta ortalamayı aşamayan görüntüsünü sürdürüyor.
Ama her şeye rağmen Galatasaray için Süper Lig yarışında işler iyi gidiyor; kayıpsız bir karne ve üç maçta üç galibiyet. Ama yazı boyunca altını çizdiğim gibi karşısında sıklet olarak çok alt bir çizgide duran, kalecisi Deniz Dönmezer 21 Eylül’de henüz 16 yaşına basacak olan bir takım vardı ve bunlara rağmen Okan Buruk’un ekibindeki kimi defolar dikkatli bakan gözler için bir kez daha kıyıya vurdu.
Şimdi ‘Milli ara’ süreci yaşanacak; dinlenilecek, transferler tamamlanacak, kimi sakat isimlerinin iyileşmesi beklenecek. Dolayısıyla Galatasaray için lig yarışı bir kez daha start aldığında kartlar yeniden dağıtılacak. Geçen sezon 3-0’lık galibiyetle dönülen Çukurova’dan yine güle oynaya alınan üç puan da bu ara öncesi moral oldu.