Ya maçlar 80 dakika olsaydı! Fenerbahçe’den 20 puanlık oyun
Başakşehir'in eski futbolcularından, Premier Lig'de Arsenal, Manchester City gibi kulüplerin formasını giymiş Gael Clichy Türkiye günleriyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Gael Clichy, kariyerini Temmuz 2023’te sonlandırdığında arkasında 14 senelik Premier Lig geçmişi barındıran bir miras bıraktı. Fransız sol bek 2003’te Cannes’dan Arsenal’a transfer oldu ve Arsene Wenger’in gençlik aşılarından biri olarak dünya devine katıldı. Premier Lig tarihinin yenilgisiz tek takımında bulunma şerefine nail olan Clichy İngilizlerin deyişiyle “Invincible” yani yenilmez oldu. 2011 yazına kadar burada kalan oyuncu daha sonra iki kez daha Premier Lig şampiyonluğu yaşayacağı Manchester City’nin yolunu tuttu.
Fransız bu başarıların yanı sıra bir FA Cup, iki Lig Kupası ve iki Community Shield kazanarak İngiltere kariyerine son verdi. Gael’in bir sonraki durağı sürpriz şekilde Türkiye oldu ve oyuncu üç sezon boyunca İstanbul ekibi Başakşehir’in formasını terletti. Yıllarca şampiyonluk mücadelesi veren ancak mutlu sona uzanamayan takım Clichy’nin son sezonunda muradına erdi ve Süper Lig tarihinin altıncı şampiyonu olarak kayıtlara geçti. Clichy’nin takımın liderlerinden biri olarak şampiyonluğa katkısı büyüktü.
Daha sonra bir sezon daha Servette forması giyen Fransız kariyerine son verdi. Yaşadığı dört lig şampiyonluğundan birini Türkiye’de gördü. Ancak Clichy ülkesinde verdiği demeçlerde Türkiye’yi o kadar da iyi hatırlamıyor. Nafi Alpay’ın çevirisini yaptığı demeçlerde dikkat çeken konu Göksel Gümüşdağ’ın ve yönetiminin Başakşehir’deki tesislere yaklaşımı. Öyle ki Gael, Başkan Gümüşdağ’ın tesislere kuaför açtığını, saç bakımını önemseyen futbolcular için bu veli nimetin kendisi açısından da olumlu karşılık bulacağını düşündüklerini belirtiyor. Ancak Clichy, o gün yaşananları “Başkan açılışta ‘mutlu musunuz’ sorusu olan var gibi sorular sordu. Türkiye’de böyle sorulara kimse ses çıkarmaz genelde ama ben elimi kaldırıp söz aldım” diyerek anlatmaya başlıyor.
Tercümandan söylediklerini bire bir çevirmesini rica eden Clichy, her ne kadar kuaför için müteşekkir olsa da tesislerdeki eksikliklerden yakınmış. Dikkat çekici ilk unsur antrenman sahasının adeta kumdan olması. Öyle ki Gael adam akıllı idman dahi yapamadıklarını söylüyor. Kendileri gibi topu ayağında tutup pas futbolu oynayan takımlar için pas antrenmanlarının önemli olduğunu ancak antrenmanı kumda yaptıkları için iki pas dahi yapamadıklarını dile getiriyor. Öte yandan kendisinin vegan olmasına rağmen menüde Nutella, fast food, kola gibi ürünlerin varlığından şikayet ediyor. Transfer edilirken vegan olduğunun bilindiği halde bu manzarayla karşılaşmak haliyle hoşuna gitmiyor Gael’in. Fransız bunun dışında takım arkadaşlarının tesislerdeki disiplinsizliğini “Akşam 22:30’da yatıyordum, gece 3-4’e kadar ayakta olanlar vardı ve onların sesine maruz kalıyordum. Gece 3’te uyandırılıp maç saatine kadar uyuyamıyordum. Kötü oynadığım zaman da bunun tek sorumlusu ben miyim? Başkana bütün bunları değiştirin dedim. Değişmezse de yollarımızı ayıralım dedim” diyerek açıklıyor.
Evet Clichy belki de bu söylemlerle risk aldı. Ancak bu söylemler bir kulübü hasret duyduğu şampiyonluğa taşıdı. Zira tecrübeli isim “Bazen bazı oyuncular bir takımın profesyonel olmasına yardımcı olabilirler, kendi açımdan böyle bir katkım oldu diyebilirim. İlk günden itibaren başkana birçok konuda karşı çıktım” diyerek yönetim kademesini işin doğrularına yönlendirmekte ne kadar ısrarcı olduğunu açıklıyor.
Bir gün hoca olma hayali olduğu için Başakşehir döneminde konfor alanından çıktığını belirten Clichy zamanla diğer sporcuların tabaklarında da meyve, sebze gördüğü için mutlu olduğunu ifade ediyor. Kendisi gibi dünya devlerinin formalarını terletmiş Emmanuel Adebayor’u örnek gösteren Fransız, Başakşehir’deki ilk zamanlarında spor salonuna gittiğinde sadece Adebayor’u gördüğünü de açıklıyor.
Clichy İstanbul’la ilgili de olumlu konuşamıyor. Şehrin karmaşası hakkında örnekler vererek açıklama yapan Fransız genç bir baba olarak çocuklarıyla verimli vakit geçirmek açısından İstanbul’un fazlasıyla kaotik bir şehir olduğundan dem vuruyor. Ancak şehrin pozitif yönleriyle alakalı “İstanbul hiç uyumayan bir şehir. Eğlenmeyi seviyorsan sürekli yapacak bir şey bulabilirsin. Bizim aile yapımız böyle değildi bu sebeple İstanbul tecrübemiz için ne çok iyi ne çok kötüydü ama konuştuğum bekar oyuncuların tamamı İstanbul’a bayılmışlardı” diyor.