Mithat Koray’dan spor ekranı: Fenerbahçe ve Barcelona sahada!
‘El Clasico’nun galibi 4-0’lık muhteşem bir skorla Barcelona oldu. Hansi Flick’in dokunuşlarıyla bu sezon bambaşka bir kimlik sunan Katalan devi, böylelikle ezeli rakibi Real Madrid’le arasındaki puan farkını 11. haftada altıya çıkardı.
Dünyanın en muhteşem derbisinde dün gece taraflar bir kez daha kozlarını paylaşırken futbol adına gözlerimizin pasını silen bir resital izledik. Santiago Bernabeu’daki ‘El Clasico’ öncesi iki takımın La Liga’daki sezon performansına bakıldığında konuk takım 10 maçta dokuz kez kazanmıştı (tek yenilgileri ender gelişen ataklarıyla bildiğimiz Osasuna’ya karşıydı!) ve başkente ‘Lider’ unvanıyla geliyordu. ‘Mor Menekşeler’ ise yedi galibiyet ve üç beraberlikte oluşan bir karneye sahipti. Bir başka düşülecek not da iki takım arasındaki son dört karşılaşmayı da Real Madrid’in kazandığıydı.
Dünya futbolunun bu iki üst düzey ekibi, hafta içi Şampiyonlar Ligi cephesinde iki Alman devini üzmüş; biri Dortmund’u 5-2’yle, diğeri de Bayern’i 4-1’le geçmişti. Öte yandan ev sahibinin başında uzun süredir Carlo Ancelotti vardı ve İtalyan teknik patron döneminde alınmadık kupa, aşılmadık tepe kalmamıştı. Konuk ekip kanadı ise Hansi Flick yönetiminde ise yeni bir yol haritası peşine düşmüştü ve futbolun kendi içindeki doğasını, değerlerini bilenler için böylesi yeni kimyalarda sonuç alınması için zamana gerek vardı. Lakin Alman teknik direktörün dokunuşu o klişe deyimiyle ‘sihirli’ydi ve adeta Gaudi’nin kente kattığı mimari ruh gibi o da takımı bambaşka bir kimliğe ve dinamizme büründürmüştü. Dolayısıyla dün geceki ‘El derbi’ (!) Flick adına da yeni bir sınav deneyiydi.
🏆 Haftalardır beklenen muhteşem El Clasico şöleninde Barcelona, Santiago Bernabeu stadyumunda Real Madrid’i adeta paramparça etti! 🔴🔵
Real Madrid 0-4 Barcelona (Maçın Geniş Özeti)
🔥 Türk futbolunun birleştirici dinamosu PASHA!@PashaGroupInt pic.twitter.com/TcnNDsn9q7
— Ajansspor (@ajansspor) October 26, 2024
Mücadelenin ilk yarısı Real Madrid’in adeta ofsayt rekoru kırdığı uzun bir futbol seanstı. ‘Don Carlo’nun öğrencileri tam sekiz kez ofsayta takıldı, Barça’nın bu kategoride payına düşen rakamsa birdi. Aslında başkent cephesi itibariyle dünkü mücadelenin bize gösterdiklerine bakılırsa basit bir planları vardı; iki üst düzey sürat abidesi Vinicius ve Mbappe’ye top atılacak, sonrasında Brezilyalı ve Fransız bu iki yetenekle gelecek gollere sevinilecekti. Bu strateji sahada karşılık buldu ama ikisi de ofsayt meselesini halledemediler ve sıkça yan hakemin sürekli kalkan bayrağına takıldılar. İlk yarının en net pozisyonlarında ise Real adına henüz bir buçukuncu dakikada Mbappe’nin harcadığı fırsat, konuk takım adına da Yamal’ın değerlendiremediği pozisyon vardı.
Derken ikinci perdede bambaşka bir oyun sahneye konuldu… 54 ve 56’da Lewandowski arka arkaya attığı gollerle Madrid’lilerin gardını düşürdü. ‘Leh forvet’ 36 yaşının baharında ‘Hala Madrid’e karşı ‘hâlâ’ ayakta kaldığını gösterdi. Üstelik iki attıktan sonra da iki tane daha (birinde yan direği nişanladı) müsait pozisyonu da değerlendiremedi.
‘Don Carlo’nun talebeleri hafta içinde 2-0 geriye düştükleri karşılaşmada sonrada açılıp Dortmund’u 5-2 mağlup etmişti. Dolayısıyla ‘Menekşeler’ için geriye düşmek pek de sıkıntı arz eden bir durum değildi, düştüklerinde kalkıp yola devam ettiklerini defalarca göstermişlerdi. Ama dün Flick’le yeni bir kimlik ve profil kazanan Barça geri vites yapmadı ve sık sık kontraya çıkarak salvolarına devam etti. Nitekim önce Yamal, sonra da Raphinha ‘Parti’ye katılan diğer iki isim oldu ve Barcelona, şen gittiği Madrid’den şen ötesi döndü ve 258’inci ‘El Clasico’yu 4-0 kazanırken lig yarışında daha 11’inci haftada ezeli rakibinin altı puan önüne geçmiş oldu.
Dün iki takımın kalesinde de ‘jönler’ yoktu, ‘yardımcılar’ sahne aldı. Real’de sakatlanan Thibaut Courtois’nın yerinde Andriy Lunin, Barça’da da Marc-Andre ter Stegen’in yerinde de Inaki Pena vardı. Katalan temsilcisinin ‘yedek eldiveni’ (hatırlanacağı gibi kariyerinde kısa süreli bir Galatasaray serüveni de var) dün dikkat çekici bir performans gösterdi, özellikle 2-0’dan sonra Mbappe’nin mutlak golünü çıkardı, ofsayt kokan tüm pozisyonlarda yan hakem bayrağını kaldırmadan önce hamlesini yaptı ve kurtarışlarıyla mücadeleye damga vuran isimler arasında yer aldı.
Sonuç itibariyle Flick’in öğrencileri yoluna deplasmanda aldığı bu çok net galibiyetle devam etmiş oldu. Ayrıca Barcelona bu galibiyetle Real’in 42 maçlık yenilmezlik serisini (en son Eylül 2023’te Atletico Madrid’e mağlup olmuşlardı) de bitirerek kendisine ait 43 maçlık rekora ortak çıkmasını engelledi. Lewa da 11 maçta attığı 14 golle kariyerinin bu bölümünde yeni bir ışıltılı sayfayı aralamayı sürdürdü… Bu arada maç bittiğinde ‘Ofsayt istatistiği şöyleydi: Real Madrid 12 / Barcelona 1.
‘İlkler’e ilişkin iki notla final yapayım: Hansi Flick, geçmişte futbolculuk döneminde Mart 1988’de Bayern formasıyla, o zamanki adıyla Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası çeyrek final eşleşmesinde iki maçta Real Madrid’e karşı oynamıştı. İlk karşılaşmayı Bavyeralılar 3-2 kazanmış, rövanşı ise 2-0 kaybetmişlerdi. Flick teknik direktör olarak Barcelona kariyerindeki ilk Madrid randevusundan ise dün gece görkemli bir skorla ayrıldı. Bir başka ilkin peşindeki Kylian Mbappe ise Real formasıyla Barça ağlarını ne yazık ki havalandıramadı, attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi…
Bu arada maç dara düştüğünde “Ancelotti, Arda Güler ipine sarılır mı?” diye de düşünmedim değil ama sanırım hâlâ kendisini bu düzey için yeterli görmüyor ki sahaya sürmedi. Karşılaşma sonrası sosyal medyaya göz attığımda meseleye bu coğrafyadan bakan ‘Ardaseverler’in bu tercih dolayısıyla İtalyan hocayı eleştirirken tezlerini (!) Yamal örneği üzerinden kurduklarını gördüm. İyi de dünkü mücadeleyi damgasını vuran gençlikten ziyade tecrübeydi, nitekim ‘Maçın oyuncusu’ da emektar Lewa seçildi!