Daha iyi yenilemezsin
Oyun tok, direnç şahane, bütünlük tam. Tek bir zaaf anı yaşanmasa, duran toptan yemesen, olduracak futboldu bu. Müthiş oynadı Galatasaray. Ama rakip Bayern Münih işte. Makine gibiler. Kaybetmiyorlar. 10 yıldır böyle bu. Yapacak bir şey yok.
Olabilirdi. Gerçekten olabilirdi. 41-43 arası bir gol atabilirdi Galatasaray. 61’de milimle ofsayt kalkmasa nefis bir organizasyonla golü bulabilirdi. Bunlardan biri olsa değişirdi iş. İki değil de tek gol yense, 1-1’e bağlanırdı belki. Hiç değilse berabere bitebilirdi. Öyle mi? Değişir miydi her şey? Biter miydi gerçekten?
Vücudunuzda kötü bir şey hissedersiniz. Bir yerde kanama, ağrı, şişlik… Hasbelkader internete bakarsınız, ne olabilir diye. Hemen asabınız bozulur. Hafif bir burun çekmeyi bile kansere götüren yorumlar okursunuz. O yüzden ne kadar ciddi bir şey yaşarsanız yaşayın, bakmayın internete. En kötüsüne kapılmanın alemi yok.
Bazı maçlar da buna benziyor. İstatistiğe bir bakıyorsunuz, kazanmanın imkânı yok gibi duruyor. Düşünün, bahisler Bayern’in galibiyetine neredeyse para vermiyor. Adamlar Türkiye temsilcilerine karşı son altı maçın tamamını kazanmakla kalmamış, ortalama 3,5 gol atmış, toplam sadece 2 gol yemiş. Sırf bize de değil kasıtları. Bu aşamada son dört sezonda oynadıkları 24 maçın 23’ünü kazanmışlar. Allianz Arena’da Şampiyonlar Ligi grup aşamasında 10 yıldır kaybetmiyorlar. Ki garip tesadüf, oradaydım o maçta. City’ye kaybettiler. 2-0’dan verdiler maçı. Olacak iş değildi. Grup aşamasında kaybedecekleri herhangi bir maç sezonun sürprizi gibi bir şey zaten. Böyle bir takıma karşı umut varsa, onu rakamlardan çıkaramazsınız.
Yine de akıllı oynamak diye bir şey var sonuçta. Serinkanlı bakmak mümkün her şeye. Okan Hoca en çok bunu başarabildiği için başarılı oluyor, olacak. Ortada büyük bir mesele yokmuş, rakip bir ‘öcü’ değilmiş gibi, haddini bilerek, zekasını kullanarak oynamak… Bu bize o kadar yabancı bir şey ki! Ama yapınca da oluyor işte! Bu sefer 80 dakika berabereydi maç. Sonda bile gelebilirdi puan. Gelmedi.
Aslında bir öncekine ‘uzaktan akraba’ bir oyun vardı sahada. Gene yer yer pres yapıyordu Cim Bom. Ama yer yer. Bayern hızlı çıkıyordu. İlk maça göre çok daha fazla. Goretzka’nın dönmesi, Kimmich’le birlikte asap bozucu bir ikili yarattı orta sahada. Presi de kırıyor, atağı da kışkırtıyor. İkisi de hem 6 hem 8, hatta bazen de 10. Buna karşı bu kadar uzun direnebilmek çok önemliydi. Alkışlamak lazım. Müthiş bir 80 dakika oynadı Sarı-Kırmızılılar. Yine. Karşıda ise makine vardı. Yine. Bunu sürekli teyit etmemizi istiyorlar nedense.
Tabii ki bu yenilginin pek çok teselli edici yanı var. Oyun tok, direnç şahane, bütünlük tam. Tek bir zaaf anı olmasa, duran toptan yemesen, olduracak futboldu bu. Oysa sorsanız istatistik bilimine, yani bahisçilere, “Ne oldu sonunda?” diyecekler. Çok acımasızsın istatistik, çok! Gidiş yoluna puan almalıydı Galatasaray.
Çünkü onlar Bayern!